Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Alevilik kendine özgü bir inanç, cemevleri de ibadethanemizdir – 2 –

 

1990’lı yıllar Alevilerin örgütlenmelerini getirir.

1990’lı yıllara geldiğimizde Alevilerin bir araya gelmeye çalıştığı, yıllar olduğunu görürüz. Özellikle 1966’da yılında kurulan Birlik Partisi cumhuriyet tarihinde Alevileri temsil eden ve Alevilerin ilk siyasi deneyimi olan parti olması, amblemin de 12 imamları temsil ettiğine inanılan 12 yıldız ve Hz. Ali’yi temsil ettiğine inanılan Aslan olması Alevilerin büyük sempatisini kazanmış ve toplum üzerinde de büyük heyecan yaratmıştır. Tabii daha sonra partinin yaşadığı gelişmeler de toplumda travma yaratmıştır.

Özellikle 1993 yılında Semah Dönmek Deyiş Söylemek amacıyla Sivas’a Pir Sultan Şenliklerine katılmak için giden ülkemizin aydınlık yüzleri, geleceği olan yazarlar, sanatçılar, şairler, semahçılar, bağlamacılardan oluşan topluluk önceden planlanan, devlet eliyle desteklenen ve katillerin kollandığı bir katliamla yüz yüze bırakılmış kaldıkları otel ateşe verilerek 33 gül yüzlü cemale mensup canlarımız yakılarak katledilmişlerdir. Katliamla beraber toplumda birliktelik, bir araya gelerek örgütlenme isteği gelişmiş ve özellikle yurt dışında Alevi adıyla kurulan derneklerin sayısında artışlar görülmüştür. Avrupa’da yakılan bu birliktelik meşalesi Türkiye’ye de yansımış ve ilk etapta yasak olması, soruşturmaya tabii tutulmaları sebebiyle Alevi ismiyle değil Hacı Bektaşı-ı Veli, Pir Sultan v.b.  pirlerimizin, ulularımızın isimleriyle dernekler, vakıflar kurulmaya başlanmıştır.

Alevilerin dernek ve vakıflarda örgütlenmesi, şehirde Alevilerin birlikteliklerinin sağlanmasına hizmet ediyordu.

Bu gelişmeler rağmen Alevilerin köyde yaşattığı ilişki biçimine, geleneklerine uygun düşmeyen, alışık olunmayan, dernek örgütlenmesi Alevi toplumu için yabancı bir örgütlenme biçimiydi. Dernek örgütlenmesi inançsal değil, sosyal bir örgütlenmeydi.

Bir araya gelen, sosyal anlamda bir örgütlenme ve dayanışma içerisinde giren Alevilerin inançsal ihtiyacını karşılayacak yeni bir mekanizma olarak cemevleri gündeme geldi.

2002 yılında Alevi Bektaşi Kuruluşları Birliği yöneticilerinin yargılanması sonucunda mahkeme kararıyla alındıktan sonra Alevi ismiyle de kurumlar kurulmaya başlandı. Kurulan bu kurumlar bir dernek ve/veya vakıf binası olarak cemevi yapmak için harekete geçtiklerinde öncelikle arsa sorunuyla karşılaştılar.

Çünkü cemevleri ibadethane olarak kabul edilmediğinden mahallelerindeki ibadethane arazilerini alamadılar. Bu konuda üç yol izlendi; birincisi belediyelerden tahsis, ikincisi satın alma, üçüncüsü ise hazine ya da belediye arazilerini izin alınmadan cemevi yapmak..

Belediyelerin arsa tahsisi hayli sorunluydu, ancak 2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı sonrasında, Alevileri devletin yanına yedeklemek için iktidar kimi Alevi kurumlarını destekleme kararı aldı. Bu destek çerçevesinde bazı yerlerde arsa tahsisleri yapıldı. Çoğunluk ise satın alma veya kamuya ait arazilere cemevi yapma yolunu seçtiler.

1993’den bu tarafa ve halen dahi cemevleri ibadethane olarak kabul edilmediği için imar planı gereğince ibadethane olarak ayrılan arazilere cemevi yapılamıyor. İyi niyetli ve meseleye çözüm odaklı bakan belediyeler “kültür merkezi” adı altında bu amaçla ayrılmış arazileri tahsis edebilmektedir. Ayrıca kimi belediyeler de cemevlerinin yapımında iş ve malzeme yardımında bulunmaktadırlar.

Yani Aleviler şehirde vardı ve Alevi kimliğiyle vardı. Kimliğinin gereğinin şehirde yaşamak istiyordu.

Bu süreç elbette çok bilinçli, planlı gerçekleşmedi. İnançsal anlamda ihtiyaca cevap verecek yeni araçların yaratılması çeşitli denemelerden sonra bulundu.

Dün köyün büyükçe bir evinde cem yapıp, köy halkı ile birlikte inancın gereklerini yerine getirmek mümkün iken, şehirde altta üstte bir yabancının oturduğu evlerde cem yapılamaz, insanlar oraya sığamazdı.

İşte cemevi mekansal olarak Alevi yolunun gereğini birlikte açıkça şehirde gerçekleştirme ve yaşama ihtiyacına cevap verdi.

1) Dernek, sosyal örgütlenmeyi

2) Cemevi, inançsal örgütlenmeyi gerçekleştirdi.

Cemevlerinin tamamına yakını derneklerin bünyesinde , dernekler tarafından, derneklerin bir parçası olarak ve onların içerisinde kuruldular ve kurulmaya devam etmektedirler.

Şunun altını çizmek gerekir ki dernekler aracılığıyla Aleviler sosyal anlamda varlıklarını, cemevleri aracılığıyla da inançsal anlamda varlıklarını ortaya koymuşlardır.

Sünni Müslüman çevreler ve siyasetçiler cemevlerine nasıl bakıyor.

Cumhuriyet döneminin eski yıllarına gittiğimizde siyasetçilerin cemevlerine, Aleviliğe bakışının belgelerini bulmamız mümkün. Cemevlerine dair açıktan ilk değerlendirme 1995 yılında, genel seçimlerden hemen önce DYP Genel Başkanı Tansu Çiller için hazırlanan ‘gizli Alevilik raporu’nda yapılmıştır. Bu rapor Diyanet İşleri Başmüfettişi Abdulkadir Sezgin tarafından yazıldığı ileri sürülmüştür.

Tansu Çiller’e Aleviler nasıl çengel atacağı konusunda öğütler veren raporda cemevleri için şu değerlendirmelerde bulunuyor

‘Bütün Müslümanları din kardeşliği etrafında buluşturan tek mekan camidir. Alevilerin de mabedi, ibadet yeri camidir. Cami olmalıdır.

‘Cemevleri ayrı bir Alevi kimliğinin ihdas edimesine meydan veriyor. Şehirlerde kaybolan Alevi kültür ve folklorik değerlerinin muhafazasını sağlıyor. Ayrı bir mabet fikrini geliştirerek camiye gitmeye engel oluyor. Kırsal kesimden şehirlere gelen Alevilerin derlenip toparlanarak ortak talepleri ileri sürmesine, siyasal tavır koymasına neden oluyor’

Alevi Cemaatler Federasyonu eski yöneticilerinden Derviş Tur ve Ahmet Aydemir’in iplerine sarıldığı, kurtarıcı Mehdi olarak yardım bekledikleri Diyanet İşleri Başmüfettişi Abdulkadir Sezgin’in ‘Alevilik Deyince’ adlı kitabındaki cemevlerine karşı çıkma sebeplerini irdelemek gerekir. Çünkü bu görüşler sadece kendisinin değil yazının ileri ki bölümlerinde örneklerini vereceğimiz gibi Diyanetin var olan anlayışının devamıdır.

‘ Alevilik Müsümanlığın kendisidir ve cami dışında ibadethanesi, mabedi yoktur.’

‘Türkiye’de Alevilerin ve Sünnilerin tek ibadet yerleri camidir.’

Cemevleri ibadet merkezleridir diyen Aleviler bu tezleri ile

a- Tek mabed fikrinde şüphe meydana getirmek, böylelikle ‘Aleviler camiye gitmez’ tezini güçlendirerek din birliğini zayıflatmak.

b- (Cemevlerini) Dini bir mabed olarak kabul ettirerek, din ve vicdan hürriyeti gölgesi altında illegal örgüt merkezi oluşturmak.

c- Kırsal kesimden şehre gelen Alevi vatandaşların ‘Alevilik’ adıyla daha kolay toplayabilecekleri düşünülerek; siyasi taraftar olarak bulundurabilecek daha masum ve daha tabii mekanlar elde etmek.

d- Şehirlerde ekonomik ve sosyal baskılarla karşılaşan Alevi kökenli yurttaşların toplumla entegre olmalarını engellemek.

e- Ayrı kimlik ihdas ederek siyasi, ticari güç merkezleri oluşturmak.

f- Şehirlerde kaybolan Alevi giyim, kuşam, yemek, oyun, türkü gibi mahalli ve folklorik değerleri muhafaza etmek.

g- Alevi kimliğini muhafaza ederek köyde dönmeye devam eden ‘Dede Hakkı’ adlı tarikat vergisini şehirde de toparlanabilir hale getirmek.

Alevi asimilsayonunun mimarlarından Abdulkadir Sezgin’i çok iyi tanımak lazım

Diyanet İşleri Başmüfettişi Abdulkadir Sezgin’e bir parantez açmak lazım. Yazmış olduğum  Avrupa Alevi Örgütlenmesi Tarihi 1989 -2019 isimli Avrupa Alevi hareketinin tarihini yazan kitabımda (Sayfa 55-62) Abdulkadir Sezgin’le ilgili tespitlerimi, yaptığı çalışmaları yazmıştım. Diyanetin Alevi masası sorumlusu olan bu şahıs yurt dışına sık sık gelen, Alevi derneklerinde konferanslar verilmesi o dönemde ki bazı Alevi yöneticiler tarafından sağlanan, Alevileri asimile etmek için büyük çabaları olan bir şahsiyettir. 1989 yılında kurulan Alevi Cemaatler Federasyonu Başkanı Derviş Tur ve Genel sekreteri Ahmet Aydemir’in 1991 tarihlerinde yazmış oldukları 3 adet mektubu çok iyi irdelemek gerekir. Yöneticilerimiz mektuplarında genel övgülerden sonra saadete gelerek Cumhurbaşkanı ve Dinayet İşleri Başkanı ile görüşmek için randevu talep ettiklerini, ayrıca 10 Ekim 1991 tarihinde Türkiye Radyo ve Televizyon kurumunda yayınlanmak kaydı ile Kerbela Şehitlerinin ruhlarına Ankara Maltepe Cami’sinde Mevlit okutulmasının, Alevi vatandaşlarının gönüllerini kazanmak için önemli olduğunu belirterek  kendisinden bu konuda yardımcı olmasını istemektedirler. Diyanetin temsilcisi, başmüfettişi Alevileri asimile etmek için çabalarken onun değirmenine su taşıyan Alevi yöneticilerini de toplumumuzun bilmesi gerekir. Tabii bu istek o dönem Alevi Cemaatler Federasyonunda önemli bazı yöneticilerin itirazları sonucu yapılamaz.

Diyanet başkanlarının, çevresinin Aleviliğe ve cemevlerine bakışlarına bir kaç örnek verelim

Mum söndü iftirasını çağrıştırması için ‘Aleviler Sönmüştür’ açıklamasını yapar.

İbrahim Elmalı – Diyanet İşleri Eski Başkanı – 1965

‘Hz. Ali ömrünü islamın yayılması ve yerleşmesi için uğraşlarla geçirirdi. Hz. Ali camide namaz kılıyordu, Ali’nin cemevi falan yoktu. Bu içtidatın babası da Cafer-ül Sadıktır. O zatın namaz, abdest, zekat hakkında görüşleri var ve diğer mezhep görüşlerinden farkı yok. Hacı Bektaş Veli son derece mazbuti 5 vakit namaz kılan, günlerini namazda geçiren bir insandı, camide namazını kılardı. türbesinin yanında cami vardır.’

Prof. Dr Süleyman Ateş – Diyanet İşleri Eski Başkanı-

‘Aleviye sorsanız hemen ‘Biz Müslümanız’  der. Müslüman olduğuna göre onun ibadet yeri camidir. Cemevi ibadet yeri olmaz. Cemevi cümbüş yeri, saz çalınıyor.’

Necati Tayyar Taş (Diyanet İşleri Eski Başkan Yardımcısı

Cemevlerinin camiye alternatif bir ibadethane olduğu iddiası, tarihi gerçeklerle uyuşmamaktadır. Yeryüzünde İslam kadar ibadethane birliğini sağlayabilmiş başka bir din yoktur. Geçmişte Müslümanlar içinde tezahür etmiş en uç fıkralar dahi ibadethaneyi bölmemişken, şimdi ülkemizde cemevlerine cami mukabili bir işlev ve görünüm vererek Müslümanlığın ibadethanesini bölmeye çalışmak üzücüdür. Cami görüşü, düşüncesi ne olursa olsun kendini Müslüman olarak tanımlayan herkese açıktır. Dolayısıyla Alevilerin de ibadet yeri camidir.

metin.kacmaz@alevi.com

 Yararlanılan kaynaklar:

Ali Yıldırım: Cemevleri: Alevilerin İnanç ve kültür merkezleri – Yol dergisi sayı 25

Metin Kacmaz : Almanya Alevi Örgütlenmesi Tarihi 1989-2019  – Sayfa 55-62

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir