Eşimden Mektup Var
Eşimden Mektup Var
Sevgili dostlar,
Bugünkü mektup köşemi, izninizle eşime devretmek istiyorum. Onun feryadının içinde, benimkini duyacaksınız.
Ve eminim bu hukuksuzluğa karşı güçlünün değil, haklının yanında yeralacaksınız.
İşte 2,5 yıldır adeta bana karşı rehin tutulan ve oğlumuzdan, benden uzak yaşamak zorunda bırakılan eşim Dilek Dündar’ın dün yayınladığı videonun metni…
Merhaba,
Adım Dilek Dündar.
Siz beni ‘Can Dündar’ın eşi’ olarak tanıyorsunuz. Ama bunun ötesinde kimliklerim var:
Ankara Koleji ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu bir ekonomistim.
Belgesel yapımcısıyım.
Bir cumhuriyet kadınıyım.
Bu ülkenin bir yurttaşıyım.
Anneyim.
Yurttaş olarak haklarım, anne olarak sorumluluklarım, cumhuriyet kadını olarak yükümlülüklerim var.
Bugüne dek, bizden daha kötü durumda olanlara saygı gereği, yaşadığımız haksızlıkları, hukuksuzlukları dile getirmedim. Sustum. Yargının, vicdanların harekete geçmesini bekledim. Bunun olmayacağını görünce de, bize yaşatılanları sizlerle paylaşmak istedim.
İktidar partisinin genel başkan yardımcısı, geçenlerde bir basın toplantısında ‘Türkiye’de insan hakları ihlali olmadığını’ iddia ederken, ‘Aksini söyleyenler somut bir tek olay bile gösteremiyorlar’ dedi.
Madem öyle, işte size açık bir insan hakları ihlali:
2016 Ekiminde yurtdışına çıkarken havaalanında pasaportuma el kondu. Hakkımda hiçbir suçlama, soruşturma, yargılama yok. Önce, elimde olan pasaportumun kayıtlarda kayıp göründüğü söylendi; sonra polis, seyahat özgürlüğümün kısıtlanmasına gerekçe olarak, ‘yurtdışına çıkmamın ülke güvenliği açısından sakıncalı olduğuna’ dair bir yasa maddesini önesürdü. Benim yurtdışına çıkmam neden ülke güvenliğini tehdit edecekti ki? Madem öyle bir tehdit vardı, eşime kurşun sıkan tetikçi, neden ceza almadan salıverilmiş ve pasaportu iade edilmişti?
Tamamen hukuksuz, keyfi, siyasi bir kararla 2,5 yıldır yurtdışına çıkmam, oğlumla, eşimle buluşmam engelleniyor. Tam anlamıyla, eşime karşı rehin tutuluyorum. Oğlumun bütün ömrümce hayalini kurduğum mezuniyet törenine gidememem, sıkıntılı ya da sevinçli günlerinde annesi olarak yanında olamamam, 2,5 yıldır hiçbir suçlamaya muhatap olmadan bu hukuksuzluğa maruz kalmam, hiçbir mahkemeden sonuç olamamam, yeterince somut bir örnek midir? Yaşanan insan hakkı ihlalini göstermeye yeter mi?
Yetmezse devam edeyim:
Eşim ve ben, ömrümüz boyu çalışarak kendimize bir yazlık ev aldık. Sonra paramızın yeteceği zannıyla İstanbul’da da banka kredisiyle bir ev almaya kalkıştık. İkimiz de işsiz kalınca krediyi geri ödeyemeyeceğimizi anladık. Yazlık evimizi satıp bankaya borcumuzu ödemek istedik. Ancak, tapu memuru, bu satışı Ankara’ya sormak zorunda olduğunu söyledi. Bunun tamamen hukuksuz olduğunu hatırlattığımızda da ‘Nereye şikâyet ederseniz edin’ dedi.
O satışı yapamadığımız için borcunu ödeyemediğimiz evimize geçenlerde haciz geldi ve icra takibi başladı. Banka hesaplarımıza da el kondu. Ülkemden çıkamıyorum, ama yalnız yaşamaya zorlandığım evimden çıkmak zorunda kalacağım.
Türkiye’de yatırım yapacak, ev alacak, ortaklık kuracak olanlar, bu risklerin farkında mıdır, bilmiyorum. Ama biz, daima hukuka inanmanın bedelini ödüyoruz bugün… Buna rağmen hala o inancı sürdürüyor, başvurduğumuz mahkemelerden adalet bekliyoruz.
2,5 yıldır eşimden, oğlumdan uzaktayım. Çoklarının yaptığı ya da önerdiği gibi illegal yollardan ülkemi terk etmek istemedim; yargıya güvendim, sabırla bekledim. Benim ve benim gibi aile bağları nedeniyle gerekçesiz cezalandırılan binlerce eşin örneğinde, hukuk kadar eski bir kavramın, ‘suçun şahsiliği ilkesi’nin açıkça çiğnendiğine tanık oluyoruz. Sadece o da değil, anayasayla bize verilmiş olan hak ve özgürlüklerimiz; seyahat özgürlüğümüz, kanunlar önünde eşitlik hakkımız, haberleşme hürriyetimiz, mülkiyet hakkımız, hak arama hürriyetimiz ve tabii aile bütünlüğümüz de çiğnenmiş durumda…
Acaba daha ne kadar somut bir örnek verebilirim.
Hayatı boyunca sadece kendisi için değil, ülkesi için demokrasi ve adalet mücadelesi vermiş bir kadın olarak, son bir umutla ve benim gibi keyfi kararlarla ailesinden uzak tutulanlar adına buradan haykırmak istiyorum:
Bu hukuksuzluğa son verin.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Dilek Dündar
Can Dündar
ÖZGÜRÜZ
ozguruz.org
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler