Sevdanın ve Mücadelenin Yoldaşlığı: Sevim Belli’ye

Türkan Doğan
Aşk, yalnızca iki bedenin birbirine yaslanması değildir; aşk, bir fikrin, bir davanın, bir inancın, sonsuz bir ufka omuz omuza yürüyüşüdür.
Aşk, yalnızca iki bedenin birbirine yaslanması değildir; aşk, bir fikrin, bir davanın, bir inancın, sonsuz bir ufka omuz omuza yürüyüşüdür. Mihri Belli ve Sevim Belli, yalnızca bir kadın ile bir erkeğin hikayesi değil, devrimciliğin en güzel suretlerinden biri olarak birbirini var eden, yoldaşlığı sevgiden bilen, sevgiyi mücadeleden ayırmayan iki insanın destanıdır.
Mihri, davasının rüzgarlarında olgunlaşmış, halkın kavgasında terini toprağa düşürmüş bir devrimciydi. Sevim, onun ardında yürüyen değil, yanı başında duran sosyalizme inanmış onunla aynı düşü kuran, onunla aynı çileye göğüs geren, onunla aynı ateşin içinden geçen bir yoldaşıydı. Onlar, aşkın da, devrimin de yarım bırakılmayacak bir türkü olduğunu bilenlerdendi.
Sevim Belli’nin gidişi, yalnızca bir bedenin toprağa karışması değil, yıllar boyunca süregelen bir inancın, bir yaşam tarzının, bir mücadelenin en güzel tanıklarından birinin sonsuzluğa uğurlanmasıdır. O, Mihri’nin elinden tuttuğunda yalnızca bir sevgili olmamıştı; Mihri’nin zindan yollarında ona yazdığı mektuplarda, sürgün yıllarında özlemle andığı ad olmuştu. Mihri’nin kalemi, Sevim’in yüreğinden süzülerek sayfalara düşmüştü. Onların aşkı, gül bahçelerinde değil, zindan duvarlarında, sürgün yollarında, işkencehanelerde, direniş meydanlarında sosyalizme inanarak filizlenmişti.
Bir devrimci için en büyük miras, ardında bıraktığı izdir. Sevim Belli’nin bıraktığı iz, yalnızca bir yaşam öyküsü değil, Mihri’nin tarihine karışmış bir direniş çağrısıdır. Onlar, kavgalarıyla olduğu kadar, birbirlerine duydukları sonsuz sevgiyle de hatırlanacaklar. Yoldaşlığın en güzel tanımı belki de onların dizelerinde gizlidir: “Sevda, insanın devrime adanmış yüreğidir.”

Şimdi Sevim, Mihri’ye kavuşuyor. O büyük yürüyüşte yeniden omuz omuza olacaklar. Yıldızlara, maviye, özgürlüğün sonsuz kıyılarına doğru… Onların aşkı, ne bir şiirde ne de bir romanda hapsolabilir. Onların aşkı, mücadele eden her yürekte, umutla bakan her gözde yaşamaya devam edecek.
Yolda bıraktıkları iz, ardıllarının yolunu aydınlatmaya devam eder. Ve biz biliyoruz ki, Sevim Belli adı, tıpkı Mihri Belli gibi, halkın belleğinde ve mücadelesinde sonsuza dek yaşayacak.
Çeviri:
Alman İdeolojisi (F. Engel – K. Marks’tan, 1992), Felsefenin Başlangıç İlkeleri (G. Politzer’den, 1999), Anarşizim Üzerine (F. Engel – K. Marks’tan, 1999), Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı (K. Mars’tan, Ücretli Emek ve Sermaye (K. Marks’tan, 1999), Fransa’da Sınıf Savaşımları 1848-1850 (K. Marks’tan, 1996), İlkel, Köleci ve Feodal Toplum Kapitalist Öncesi Biçimler (Z. Mitropolski’den, 1992), Kapitalist Toplum (Z. Mitropolski’den, 1995), Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i (K. Marx’tan), Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (F. Engels’den, 1992), Materyalizm ve Ampiryokritisizm Gerici bir Felsefe Üzerine Eleştirel Notlar (V. İ. Lenin’den, 1993).
Çeviri : Sevim Belli

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler