Alevi Kızılbaş Tarihini En İyi Anadolu Bilir

Kenan Küçük
Alevi Kızılbaş tarihini anlamak, Anadolu’nun hafızasını okumaktan geçer. Bu tarih, yalnızca yazılı belgelerle değil, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan halkların sözlü kültüründe, dağlarında, derelerinde, ocaklarında ve ocakzadelerinin hafızasında yaşamaktadır. Anadolu, insanlık tarihinin en eski inanç merkezlerinden biri olup, Aleviliğin kökleri de bu kadim coğrafyanın içinde filizlenmiştir.

Anadolu’nun kırsal köylerinden geçerken mezarlıklara dikkatlice baktığınızda, buradaki taşların yalnızca birer mezar taşı olmadığını fark edersiniz. Onlar, bir inancın, bir yaşam felsefesinin sessiz tanıklarıdır. Çoğu Alevi mezarında, “Ruhuna El Fatiha” yazısını ya da Arap harfleriyle süslenmiş kitabeleri görmek pek mümkün değildir. Bunun yerine, Alevi-Kızılbaş öğretisinin doğayla kurduğu derin bağın yansımaları olan motifler vardır. Devir daim inancını simgeleyen spiral desenler, yaşamın sürekliliğini anlatan güneş figürleri, koruyucu ruhu temsil eden koç başları, at figürleri, turnalar, hayat ağacı ve doğanın döngüsünü simgeleyen çeşitli semboller bu taşlara işlenmiştir.
Bu semboller, Aleviliğin doğa merkezli bir inanç sistemi olduğunu ve varoluşu bir döngü içinde gördüğünü kanıtlar. Alevi-Kızılbaş inancına göre, yaşam gelip geçicidir; insan doğadan gelir ve yine doğaya döner. Bu nedenle mezar taşları sadece bir ölümü işaret etmekle kalmaz, aynı zamanda ruhun yeniden var olacağını, devri daim edeceğini anlatır.

Alevi inancında cennet ve cehennem kavramları bir ödül ya da ceza mekanizması olarak kabul edilmez. Alevilik, iyiliğin ve ibadetin karşılık beklenerek yapılmasını reddeder. İnsan, Hak rızası için yaşar; iyiliği cennete gitmek için değil, bu dünyada huzur, barış ve kardeşlik için yapar. Alevi öğretisine göre, insan kendi cennetini de cehennemini de bu dünyada yaratır. Zulmeden, bencillik eden ve haksızlık yapan kişi kendi cehennemini yaratırken, adaletle, vicdanla ve sevgiyle yaşayan kişi bu dünyada manevi bir cennete erişir.
Bu düşünce, sadece sözlü anlatımlarda değil, Alevi mezar taşlarında yer alan motiflerde ve sembollerde de kendini gösterir. Alevi mezar taşları, insanın bu dünyada nasıl bir iz bıraktığını anlatan, yaşamın geçiciliğini ve ahlaki bir miras bırakmanın önemini vurgulayan sanatsal ve ruhani eserlerdir
Aleviliği Anadolu’nun dışında düşünmek ya da onu Anadolu’dan koparmak, bu inancın özüne zarar vermekten başka hiçbir sonuca varmaz. Tıpkı mezar taşlarına kazınan ve nesiller boyu aktarılan bu sembolik motiflerin, Aleviliğin manevi mirasını ve yaşam felsefesini yüceltmesi gibi; inancın özü de Anadolu’nun kültürel dokusuyla bütünleşmiştir. Böylece, Alevi Kızılbaş inancı, Anadolu’nun alevin kutsal kıvılcımları arasında, her daim yaşamın ve insanlığın evrensel değerleridni yaşatmaya devam eder.
Fotoğraf Aşağı Çamurdere köyü
Aşk ile
Kenan Küçük
13.02.2024

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler