HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ

Kübra Özyurt
Öncelikle, büyük gösterilerle, ajitasyon yaparak televizyon ekranlarında depremzedeler için para toplandı. Tüm yürek akıllarda tek soru: Bu para nasıl kullanıldı, nereye gitti? Oysa Kızılay çadır sattı! AFAD görevini yerine getirmedi. Buna rağmen bu kurumlara bağış yapılması etik miydi?
6 Şubatın ardından iki yıl geçti. Farklı gündemler ve yaşam gayesi altında dikkat süremiz azalsa da yaşatılan acıları unutmadık. Neler yaşadığımıza dair yazılacak çok şey var. Bunlardan bir tanesi, afet anında alana gelmeyen yöneticilerin koşar adım seçim sürecine girmesi. “Oy varsa hizmet var!” diyerek tehdit edenler helallik istedi. Hakkımızı neden helal etmeyeceğimizi her mecrada dile getirdik. Bu anlamda hesaplaşacağımız birçok konu var.
Öncelikle, büyük gösterilerle, ajitasyon yaparak televizyon ekranlarında depremzedeler için para toplandı. Tüm yürek akıllarda tek soru: Bu para nasıl kullanıldı, nereye gitti? Oysa Kızılay çadır sattı! AFAD görevini yerine getirmedi. Buna rağmen bu kurumlara bağış yapılması etik miydi?
99 depreminden bu yana verdiğimiz deprem vergileri var ve bu vergiler nerede? Vergi toplanırken neden devletin kurumlarına bağış yapıyoruz? Düğme en baştan yanlış iliklendiği aşikar.
Cenazelerimizi taşımak için ne ceset torbası ne araç verdiler. Görevliler ateş başında otururken; “Bu araçları kullanamayız!” yanıtını aldık. Deprem bölgesine gelen araba bizler için kullanılmayacaksa neden var? Halk, burada ayrıcalık istemedi. Halka ait olanı talep etti. Herkes görevini yapsa yeterdi.
En can alıcı yanı neydi biliyor musunuz? Can alıcı diyorum çünkü bu ihmalden dolayı Can’larımız gitti. Hatay’a AFAD 72 saat sonra geldi. Hatay’da AFAD’ın binası ve hastanelerde yıkıldı! Afet anında görevini yapması beklenen doktor, savcı, AFAD görevlisi de enkaz altında kaldı.
Tedavi olmak için hastaneye giden depremzedelere; “Geldiğiniz bölgeden depremzede olduğuna dair belge aldınız mı? Almadıysanız ücretsiz tedavi edilemeyeceksiniz.” denildi. Henüz şok ve acı içinde yaşam mücadelesi verilirken rant ve istismar devam ediyordu.
Bu esnada haberler sadece mucize ve her konuda uzman olanların konuşmalarını paylaşıyordu. Birkaç show yapan muhabiri de unutmamak lazım. Sözde bilim insanları dahi mucize bekliyordu. Bizler mucize istemiyoruz! Bizler hizmet görmek istiyoruz. Devlet gereğini yapmalı, insanlar bilinçli olarak bireysel önlemleri almalı.
“Sosyal devlet istiyoruz.” derdik. Öyle bir hale geldik ki sadece “Devlet istiyoruz.” demeye başladık.
“Deprem için Adalet!” dediğimizde yargı ayağı birkaç müteahhiti hedef gösterdi. Müteahhitler, inşaat sektörünün en son halkası. Zemin etüdü yapan, izni verenler, denetleyenler nerede? Bir binanın inşa edilmesi için en az 42 imzaya ihtiyaç var. Yıkılan her bina için imza veren 42 yetkili nerede? Bu bir kader ise neden sembolik olarak müteahhitler yargılanıyor? Yargı süreci varsa bir tek müteahhitler için mi? Adalet sağlanacak ise, herkes için zamanında olmalıdır.
Enkaz alanında engelli, göçmen, farklı dil ve uyruğa, spesifik hastalığa sahip olan insanlar var. Arama kurtarma vd. yardım ekipleri bunları göz ardı etmeden hareket etmesi gerekirken “Sesi duyduk ama buradayız diyemedik. Arapça konuşursak yardım etmezler.” diyen insanların yaşadıkları karşısında yoksulluğun arttığını, ayrımcılığın yaygınlaştığını gördük.
Bu konuda çalışma yapan tüm kuruluşların harekete geçerek deprem ve göç politikası için itici güç olması gerekmektedir.
11 ilden göçler başladı. Bundan sonrası felakete bağlı olarak göç, yoksulluk, kültürel ve ekonomik yozlaşma, çarpık kentleşme, işsizlik gibi birçok sorunu beraberinde getirdi.
Tedbirsizlik ve kriz masasının yokluğu bizlere unutulmayacak travmalar bıraktı.
Bir şekilde enkazdan çıkıp yaşasak da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Geride kalanları unutmayacağız.
Felaket görüntülerinden video klipler hazırlayarak dramatik müzikler ekleyerek paylaşım yapanlara ise bir uyarım var; bu paylaşımlar herkesin ruh sağlığını olumsuz etkiler ve uygunsuzdur. Bireysel çıkarla acı yığını oluşturmaktan başka bir şey değildir. Kurban psikolojisiyle ne yas süreci biter ne de insanların mücadelesine yardımcı olabilirsiniz.
Bu süreçte dayanışma, yardımlaşma, en azından “Nasılsın?” sorusunu sorma o kadar kıymetli ki!
Dayanışan insanlar iyi ki var. Umut oldular bizlere.
Bir kez daha geçmiş olsun başımız sağolsun.
Unutmadık, unutmayacağız, affetmiyoruz, affetmeyeceğiz!
Hakkımızı helal etmiyoruz!

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler