Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Ziya Ulusoy Yazdı: Millet değil sınıf

Erdoğan-Bahçeli millet kavramını kolayca ideolojik hegemonyanın hakim söylemi haline getirebildi. Erdoğan İslamcı-Türkçü ideolojik çizgide, Bahçeli Türkçü-İslamcı çizgide millet kavramını ideolojik hakimiyet için kullanıyor.

Erdoğan/AKP’nin, muhafazakar kesimi etrafında birleştirerek hegemonya kurması, sağlı-sollu liberallerden destek devşirmesi, neo liberalist gözüdönükçe uygulamasıyla ve uzun süreli kitle dayanağı nedeniyle tüm burjuvaziden destek görmesi sonucu onun ideolojik söylemlerini de bütün siyasi burjuva fraksiyonlar üzerinde ve halk arasında etkili kıldı.

Bu söylemlerden biri de millet kavramı. Milletin iradesi, milletin menfaati, milletin güvenliği, milli güvenlik… Erdoğan-Bahçeli’nin çabasıyla CHP’de de hakim hale gelen, hatta antifaşistlerin bile bir kısmını ve halk kitlelerinin geniş kesimlerini etkileyen bir kavram.

Politik mücadelede millet söylemi, sınıf çıkarları yerine sınıf işbirliğini öngören bir kavram. Bu işbirliği işçi sınıfı ve emekçileri burjuvazinin hakimiyetine bağlama işleviyle bile yetinmiyor. Sınıf işbirliğinin asıl yaratıcısı sosyal demokrasiye kıyasla daha fazla saldırganlığı, kaba bir milliyetçiliği, burjuvazinin çıkarlarıyla uzlaşmaktan ziyade ona zorunlu biatı koşullayan sınıf işbirliğinin kavramı. Bir adım ötesi burjuvazinin/milletin çıkarlarına ters düşmenin cezayı hakettiğini benimseten söylemsel/kuramsal temeli olarak faşizmin kavramı.

İşçi sınıfının sendikal örgütlenmesini yasaklamanın/iş cephesinde patronlara tabi kılmanın, politik olarak tüm ezilen sınıfların örgütlenme ve eylem özgürlüğünü yasaklamayı “milletin çıkarı”na dayandırarak meşrulaştırmanın söylemi.

Geçmişte egemen olan söylem halk kavramıydı. Halk sınıfları içinde sınıf farklarını görmeyi reddetse de yine de alt sınıfları dile getiren bir söylemdi. Devrimler tarihsel olarak nüfusun büyük çoğunluğu üzerinde halk söylemini egemen kıldılar.

Marksizm ve Ekim devrimi ise işçi sınıfı söylemini yaygınlaştırdı. Kapitalist merkezlerde ve kapitalizmin gelişmekte olduğu ülkelerde işçi sınıfı ve diğer emekçi sınıfların toplumsal çıkarlarını ve kurtuluşlarını vurgulayan söylemleri geniş kitleler arasında yaygınlaştırdı. Öyle ki ara sınıfların temsilcileri, hatta sosyal demokratlar bile bu kavramları kullanmak zorunda kalarak işçi sınıfının kitlelerini burjuvazinin hakimiyetiyle uzlaştırmaya çalıştılar. Faşist hareketler milliyetçiliğe/nasyonalizme sosyalizm söylemini eklemek zorunda kalarak kitleleri aldatmaya çalıştılar.

Sosyalizm, komünizm kavramları siyasal mücadelede öne çıktı, ara sınıfların, özellikle küçük burjuvazinin, sömürge uluslarda burjuvazinin ve küçük burjuvazinin sömürgeciliğe karşı olan temsilcileri sosyalizm söylemini kullanmayı halk kitleleri arasında etkili olmanın, dünya halklarından destek almanın önemli söylemi olarak tercih ettiler. Sömürge ulusların küçük burjuva ulusal özgürlükçü çok sayıda temsilcisi Marksizmin ve sosyalizmin ideolojik etkisine girdi.

Sosyalizmin yıkılmasından sonra, kapitalist ideolojik hegemonya zirveye çıktı. Liberalizmden milliyetçilik ve dinsel gericiliğe uzanan bütün versiyonları sökün etti. Elveda proletaryadan, emperyalizmin demokratlığına/demokrasi şampiyonluğuna, milliyetçilikten Haçlı Ruhu’na ve İslamcılığa/ümmetçiliğe uzanan bütün gerici ideolojiler kapitalizm temeli üzerinde yaygınlaştırıldılar.

Bu koşullarda Erdoğan-Bahçeli millet kavramını kolayca ideolojik hegemonyanın hakim söylemi haline getirebildi. Erdoğan İslamcı-Türkçü ideolojik çizgide, Bahçeli Türkçü-İslamcı çizgide millet kavramını ideolojik hakimiyet için kullanıyor.

Üstelik günümüzde kapitalizm bütün dünyayı kendi suretinde şekillendirdiği bir sosyo-ekonomik yapı var. Kapitalist üretim dünya çapında üretim zincirlerinde gerçekleşiyor. Dünya nüfusunun çoğunluğu işçileşti, işçi sınıfı mensubu.

İşçi sınıfı kavramının çok güçlüce kullanılması gereken bir dönem. Millet söylemiyle, dinsel ve liberal söylemlerle burjuvazinin halkı kendi siyasal hakimiyetinin arkasına bağlamasına izin verilmemesi gereken toplumsal yapının olduğu bir sınıfsallık dönemi.

Dünya gericiliği döneminin, toplumsal yapının tersine geliştirdiği bu ideolojik hakimiyet elbette esasen sınıf mücadelesi, komünist ve devrimci hareket geliştirilerek yıkılabilir. Ama bunun önünü açması, hızlandırması için, devrimci, komünist ve sınıfsal söylemin yüksek bir özgüvenle gerici faşizan söylem ve kavramlara karşı uzlaşmaz mücadelesi şarttır.

Konjönktürel olarak faşist liderlerin milliyetçi ve dinsel söylemlerle emperyalist, bölgesel güçlü iktidarların savaş arabalarına bağladığı bir zamanda bu ideolojik uzlaşmazlık çok daha gereklidir.

Kaynak: https://www.ozgurpolitika.com/haberi-millet-degil-sinif-196553

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir