Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

KIRKLAR MEYDANINA GİDEN YOL RIZA ŞEHRİNDEN GEÇER..!

Özgür Kaplan

İnancımızda Kırklar Meclisi-Meydanı, birliğin, eşitliğin ve İnsan-ı Kamil olmanın makamıdır. Burada cinsiyet, makam, mevki, statü vb ayrımı yoktur. Her can, kendi özüyle, kendi hakikatiyle oradadır. Bu meydanda kişi, nefsini, kinini ve kibrini geride bırakmış ve kendi varlığını Hakk’ ta yok etmiştir.

İnancımızın köklerinden gelen sembollerimiz, aslında insanın hakikate ulaşma yolculuğunun yapıtaşları niteliğindedir. Kuşkusuz ki bu kadim yolculuğun en kutsal duraklarından biri de Kırklar Meydanıdır. İşte o meydana varmanın ışıklı yolu Rıza Şehrinden geçer. Peki, bizim açımızdan Rıza Şehri nedir ve neden yolumuzda bu kadar önemlidir?

İkrarın ve Adaletin Mekânıdır Rıza Şehri;

Çünkü Rızalaşmak, Alevilikte basit bir kavram değildir. O, kişinin kendisiyle, toplumu ve devriye ile barış içinde olmasını, yani doğanın kendisi ile rızalık esasına dayalı bir yaşamı temsil eder. Rıza Şehri, bireylerin birbirleriyle ve toplumun da bireylerle uyum içinde yaşadığı, nefsin arındığı, bireysel hırsların olmadığı, kişinin tüm canlara her durumda empati ile yaklaştığı hakkın ve hakikatin rehber olduğu manevi bir makamdır. Bu şehirde ne mal mülk hırsı ne başkasının hakkına el uzatılması vardır. Burada üretmeden yaşanmazken, üretilen hiçbir şey meta olamaz. Yani herkes gücü ve yeteneği oranında üretir ve herkese ihtiyacı kadar pay edilir.

Orada Rızalıkla pişmeyen aş, gönül sofrasına konmaz.!

Bunlardan dolayıdır ki Rıza Şehri’nde pişen aş, ancak hak lokmasıdır ve o lokmayı yiyen her can, Kırklar Meydanı’na bir adım daha yaklaşır.

İnancımızda Kırklar Meclisi-Meydanı, birliğin, eşitliğin ve İnsan-ı Kamil olmanın makamıdır. Burada cinsiyet, makam, mevki, statü vb ayrımı yoktur. Her can, kendi özüyle, kendi hakikatiyle oradadır. Bu meydanda kişi, nefsini, kinini ve kibrini geride bırakmış ve kendi varlığını Hakk’ ta yok etmiştir.

Orada birlik lokması paylaşıldığında, kırk can bir can olur, bir can kırk can olur. Bu meydan, insanın kendi hakikatiyle yüzleştiği, sır kapısının aralandığı yerdir. Ondandır ki, ‘’birimiz kırkımız kırkımız birimiz için’’ denir.

“Yol bir, sürek bin bir” dediğimiz yer aslında her canın Rıza Şehri’nden geçme yolu farklıdır anlamını da taşır. Bir can bu yolda özünü bir dostta bulurken, kimi bir deyişle uyanır, kimisi de 12 hizmetle yolun derinliklerine dalar. Ancak yolumuzda olmazsa olmaz olan, RIZALIK almaktır.

Çünkü RIZALIK olmadan ne hizmet kabul olur ne de ikrar tamamlanır.

Rıza Şehri’nden geçmek, bir anlamda pişme sınavıdır aslında. Kendi nefsini sınamak, hırsını törpülemek ve her canın hakkını gözetmektir. Bu sınavı başarıyla tamamlamak, Kırklar Meydanı’na varıldığında kendi hakikatleriyle buluşmaktır.

Bugün, modern dünyanın karmaşasında Rıza Şehri’nden uzaklaştığımız anlar olabilir. Hırs, çıkarcılık ve bireysellik, toplumsal rızalığı tehdit eden unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Ancak unutmamak gerekir ki, Rıza Şehri bir ideal ya da uzaklarda bir yerleşke değil, bir yaşam biçimidir. Her davranışımızda, her sözümüzde, her lokmamızda rızalığı gözeterek yaşamanın, bizi Kırklar Meydanı’na bir adım daha yaklaştıracağını unutmayalım.

Evrensel ölçekte de düşündüğümüzde iyilik yapmak lütuf değil medeni bir davranıştır.

O halde yolumuz belli, izimiz ayandır. Rıza Şehri’nde pişen her lokma, Kırklar Meydanı’na açılan bir kapıdır.

Bu yolda yürüyenlere aşk olsun.!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir