“ÖZGÜR” SURİYE’DE ALEVİLER ESİR!
Zeynep Ağzerli
HTŞ rejiminin ilk hedefi Alevi kesim oldu çünkü onların sözde “Özgür Suriye” anlayışları; Alevi olmayan, emperyalist emelleri kolayca uygulayabilecekleri bir Suriye yaratmaktı.
Emperyalist ve sömürgeci politikalar karşısında duran Aleviler, Ortadoğu coğrafyası için güvenlik sorunu olarak görülmüştür ve görülmeye de devam edilmektedir. En başından bu yana sözde ESAD rejimini gerekçe göstererek; “İç savaş var.” denildi ama bir iç savaş yoktu!
Suriye, 13 yıldır cihatçı politikanın saldırısı altındaydı. Bu saldırıya direndi. ESAD Rejimi gittikten sonra ise Suriye’ye özgürlük vaadiyle giren HTŞ rejiminin ilk hedefi Alevi kesim oldu çünkü onların sözde “Özgür Suriye” anlayışları; Alevi olmayan, emperyalist emelleri kolayca uygulayabilecekleri bir Suriye yaratmaktı.
IŞİD uzantısı rejim açıkça iç savaş başlatırken bir ifadeyi daha düzeltmek isterim. Bu katliama savaş denilemez çünkü siviller katlediliyor. Aleviler, silahsız ve savunmasız. Dahası dünya önünde “Alevi Avı” yapılıyor, insanlık suçlarına bir yenisi daha ekleniyor.
Yapılan bu katliam Ortadoğu coğrafyasında Alevilere yönelik ilk soykırım olmadığı gibi Osmanlı tarihinden bu yana hiçbir kabulü olmayan sebeplerle -ki katliamın sebebi olmaz- katliamlar yapılmaktadır. Üstelik kamuoyunda yaratmaya çalıştıkları algı ile rasyonelleştirme çabası içine girmişlerdir. Bu rasyonelleştirme çabası; katliamın “Siyasi Alevilere” yönelik olduğu.
Ağırlıklı olarak Humuz, Lazkiye, Tartus ve Hama bölgesinde yaşayan Alevi-Nusayri halka karşı baskı, zulüm aşağılama gibi birçok soykırım yöntemleri uygulanırken yandaş kanallar ESAD’ın gitmesiyle “özgürleşen” Suriye’de müslümanların rahat ve özgürce hareket ettiklerini, ibadet hakkına kavuştuklarını haber yapıyor. Yapılan haberde Cuma namazını Emevi Camii’nde kılmanın gururu ballandırarak anlatılıyor.
Cuma namazını kılanlara soruyorum; “Kendinden olmayanın katli vacip midir? Zulme ses çıkarmamak farz mıdır? Şiddet, sünnet midir?”
Filistin için ağlayanlara, miting yapanlara soruyorum; “Suriye’de yapılan katliamın İsrail’in
yürüttüğü siyonist politikadan farkı nedir?”
Ayrıca, Emevi Camii dediğinde ulusal faydadan söz ediliyor ancak Emevi Camii’nde namaz kılmak neden ulusal çıkarımız olsun? Türkiye’nin ulusal çıkarı; sınır güvenliğini ve ekonomisini korumak olmalıdır.
Bir önceki hafta ise savaş bölgelerinin vazgeçilmez muhabiri, bir pazar günü kilise önünden canlı yayın yapıyor. Israrla sorduğu soruların içeriği şu yönde; “…Artık özgürsünüz. Savaş bitsin istiyorsunuz…”
Suriye, bölücü terör örgütüne “özgürlük” adı altında teslim edilirken bağımsız dış politika izlenip tüm Suriye halkının yanında olmamız gerekir ancak bizler IŞİD temsilcisi ile el sıkışıp “Türkiye’de kalmak isteyenlerin başımızın üstünde yeri var.” demeyi tercih ediyoruz.
Bu tutum Türkiye vatandaşının ekmeğine, barışına, sınır güvenliğine ot dikmektedir. Yandaş medya ve iktidar bu yönde ya diğerleri?
Dünya medyası ise üç maymun oynuyor. “Oyun oynadığını” zannedenlere bir gerçeği ifade etmek isterim. Suriye’de yaşananlar Alevilerin, insanlığın gerçeğidir!
Bu sessizliğin bir alt metni var elbette. Alt metin diyor ki; tüm dünya sessiz kalarak Suriye yok edilecek. Yani küresel güçlerin göz diktiği sahil ve Suriye’nin Doğu Akdeniz’de yer alan doğalgaz kaynakları, Alevilerin kanı akıtılarak paylaşılacak!
Bu sebeple başta Avrupa Birliği ve insan hakları örgütleri, tüm sivil toplum kuruluşları, Aleviler ve Alevi olmayanlar gözünü, kulağını açıp ses çıkarmalı.
Alevi katliamına ses ver!
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler