Zulme Karşı Olanları ‘Siyasal Alevi’ Diyerek Etiketlemek Bir Tarihsel Hafıza, Bir Zihinsel Çarpıtma
Özgür Demir
Bugün, devletin ve toplumun bazı kesimlerinin adalet ve eşitlik talep edenlere karşı takındığı bu tavır, aslında geçmişin karanlık günlerinden hiçbir farkı yoktur. Katliamları alkışlayanların, kurbanları ‘Siyasal Alevi’ diyerek küçümsemeleri, toplumsal barışa ve huzura tehdit oluşturan bir tutumdur.
Türkiye’nin tarihindeki en karanlık dönemeçlerden biri, Alevilere yönelik gerçekleştirilen kitlesel katliamlarla şekillendi. Maraş, Çorum ve Sivas’ta canları boğazlananlar, ateşe verilip yakılanlar, bir halkın inancını ve kimliğini hedef alan vahşetle yok edilmeye çalışıldı. Bu katliamların ardından, acılarına gözyaşı döken Alevi halkı, yıllarca yaşadıkları zulmün izlerini vücudunda ve ruhunda taşıdı.
Ancak bugün, yüzlerce yıl süren bu acıların mirasını hala taşıyan Aleviler, aynı zulme maruz kalan bu halkın acılarını dile getirdiklerinde, onları hedef alanların zihinsel yapısı ve söylemleri ne yazık ki hiç değişmedi. Zalimce yaklaşımlarını bugün de farklı şekillerde sürdürenler, Alevileri sadece inançları yüzünden değil, aynı zamanda siyasal duruşlarından ötürü de dışlıyor. Son yıllarda, zulme ve ayrımcılığa karşı seslerini yükselten Alevi bireyleri, ‘Siyasal Alevi’ olarak yaftalayarak, barışa, kardeşliğe ve toplumsal huzura düşmanlıklarını daha açık bir şekilde sergiliyorlar.
‘Siyasal Alevi’ etiketi, aslında tarihsel travmalarla boğuşan bu halkın sesini kısmak, onlara karşı duyulan öfkeyi meşrulaştırmak için kullanılan bir ifadedir.
Bunu söyleyenler, tarihlerinin her aşamasında zulme uğramış bu halkı hala kendi dar ideolojik ve politik bakış açılarıyla tanımlama çabasında olanlardır. Maraş, Çorum ve Sivas katliamlarını alkışlayanlar, yıllarca acı çeken bir halkı yok sayanlar, bugün barış ve eşitlik isteyenlere karşı aynı önyargılarını yeniden ortaya koyuyorlar. ‘Siyasal Alevi’ etiketi, aslında tarihsel travmalarla boğuşan bu halkın sesini kısmak, onlara karşı duyulan öfkeyi meşrulaştırmak için kullanılan bir ifadedir.
Bunun bir anlamı var: Bugün, devletin ve toplumun bazı kesimlerinin adalet ve eşitlik talep edenlere karşı takındığı bu tavır, aslında geçmişin karanlık günlerinden hiçbir farkı yoktur. Katliamları alkışlayanların, kurbanları ‘Siyasal Alevi’ diyerek küçümsemeleri, toplumsal barışa ve huzura tehdit oluşturan bir tutumdur.
Gerçekten de, Alevilerin sesini duyurması, inançları ve kimlikleriyle ilgili bir hak arayışı içinde olmaları, sadece kendi haklarını savunmak değil, aynı zamanda bütün toplumun barışı ve huzuru için bir çaba gösteriyorlar. Zira, bir halkın zulme uğraması, sadece o halkın sorunu değil; toplumun her bireyinin sorunudur.
Bugün, Alevilere yönelik olan bu etiketlemeler ve ayrımcı dil, sadece geçmişin acılarını tazelemekle kalmaz, aynı zamanda toplumun birlikteliğini zedeleyen bir zihniyetin yansımasıdır. Yıllar önce kaybedilen canların, bugünün siyasi hesaplaşmalarında kullanılmasını engellemek, her bireyin vicdanına bırakılmış bir sorumluluktur.
Zulme karşı çıkmak, barışı savunmak ve eşitlik talep etmek, bir halkın kendini savunma hakkıdır. Aleviler, tarihsel acılarından ders alarak, geleceğe umutla bakmayı sürdürürken; toplumun diğer kesimlerinin, bu sesleri küçümsemek ve karalamak yerine, onları dinleyip anlamaya çalışması, barışa giden yolun başlangıcı olacaktır.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler