Genç kadınlar: Kampüslerde güvende hissetmiyoruz
Dokuz Eylül ve Ege üniversitelerinde iki akademisyen öğrencilerini taciz etmesine rağmen görevlerinden alınmadı, derslere girmeye devam etti. Ege Üniversitesi’nde eğitim gören genç kadınlar ETHA’ya konuşarak, kampüslerde ve derslerde kendilerini güvende hissetmediklerini söyledi. Üniveriste yönetimlerinin şeffaf disiplin süreçleri işletmesini isteyerek kampüslerde kadın dayanışma ağları kurulmasının gerektiğini belirtti.
Erkek egemen AKP-MHP iktidarı, kadınlara karşı işlenen suçlarda uyguladığı cezasızlık politikası ile erkekleri ödüllendirerek her yaştan kadının hayatını tehdit ediyor. Kadınlar evde, işyerinde, okulda, kampüste ve sokakta kendini güvende hissetmiyor. Kadınlar bir taraftan kadın dayanışmasının gücüne yaslanarak devletin almadığı önlemi kendileri almaya çalışırken, diğer taraftan da devletin kadın düşmanı politikaları ile mücadele etmeye devam ediyor.
İzmir’de bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde görevli akademisyen Mücahit Bora’nın, öğrencilerine sistematik taciz saldırısı ve Ege Üniversitesi’nde Profesör Zeki Eralp Buduneli’nin öğrencilerine yönelik taciz suçundan 10 yıl hapis cezası almasına rağmen üniversitedeki görevlerine devam etmeleri, tacizcilerin nasıl korunduğuna güncel somut iki örnek. Mücahit Bora, defalarca genç kadınlar tarafından teşhir edilmesine rağmen ne açığa alındı ne de öğrencilerin şikayet dilekçeleri rektörlük tarafından işleme konuldu. Zeki Eralp Buduneli ise 10 yıl ceza almasına rağmen Diş Hekimliği Fakültesi 4. sınıf öğrencilerinin derslerine girmeye devam ediyor.
GENÇ KADINLAR KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR
Akademide yaşanan taciz saldırıları ve mücadele yöntemlerine ilişkin ETHA’ya konuşan Ege Üniversitesi edebiyat, iletişim ve mühendislik fakültelerinde okuyan genç kadınlar, kampüste ve derslerde kendilerini güvende hissetmediklerini vurguladı, hem tacize uğramalarını engelleyecek hem de olası bir taciz saldırısında genç kadınlara güvenli alanlar oluşturulacak mekanizmaların kurulması gerektiğine işaret etti.
Yaşadıkları baskılar nedeniyle gerçek isimlerini açıklamayacağımız dört kadın öğrenci akademide tacizin sadece Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde yaşanmadığını, pek çok üniversitede benzer saldırılar yaşandığını hatırlattı.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ayşe, “Maalesef, bu tür olaylar Türkiye’deki birçok üniversitede gündeme geliyor. Bu durum üniversitelerin sistematik bir sorunla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Kendimi güvende hissetmek için bireysel önlemler alsam da, daha geniş çaplı önlemler olmadan bu güvensizlik hissinden kurtulabileceğimi de düşünmüyorum” dedi.
Tanık olduğu veya duyduğu taciz olaylarından dolayı tedirgin olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencisi Melda, “Kendimi güvende hissetmek için çevremdeki insanlara dikkat etmeye çalışıyorum” diyerek kişisel önlemlere başvurmak zorunda kaldığını anlattı. Bu durumun genç kadınların yaşam alanlarını ve toplumla ilişkisini sınırlandırdığını belirten Melda, kampüslerde ve akademide artan tacizlere ilişkin üniversite yönetimlerinin sorumlu davranmasını istedi.
Edebiyat Fakültesinde okuyan Aslı ise, “Bu tür olayların yaşanması, üniversite içerisinde ben de dahil olmak üzere birçok öğrenciyi güvensizlik duygusuna itiyor. Öğrenciler için güvenli bir alan yaratmak üniversitelerin sorumluluğuyken üniversite yönetimleri maalesef bu konuda eksik kalıyor” dedi.
REKTÖRLÜK SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRSİN
Tacizi önlemeye yönelik asıl sorumluluğun üniversite yönetimlerinde olduğunu vurgulayan genç kadınlar, tacize uğrayan kadınların başvuracağı etkili mekanizmaların olmayışını eleştirdi. Edebiyat fakültesi öğrencisi Ayşe, “Öncelikle üniversitelerde tacize hiçbir şekilde tolerans gösterilmemeli. Taciz olayları yaşandığında ise cezai yaptırımlar uygulanmalı ve tacize uğrayanların güvenle başvurabileceği birimler oluşturulmalı” diye konuştu.
‘DİSİPLİN SÜREÇLERİ ŞEFFAF OLMALI’
Tacize uğrayan kadınların seslerini duyurmasının önemine dikkat çeken Melda ise, “Üniversitelerde disiplin süreçleri şeffaf olmalı ve bu durumlarda öğrencilere psikolojik destek sağlanmalı. Ayrıca farkındalık için çeşitli çalışmalar yapılmalı” talebini dile getirdi.
‘KADIN DAYANIŞMA AĞI KURULMALI’
Aslı da, “Akademik etik ve disiplin kuralları sıkı bir şekilde uygulanmalı. Eğitimciler ve öğrenciler için toplumsal cinsiyet duyarlılığı üzerine zorunlu eğitimler düzenlenmeli” diyerek eğitimcilerin de kadın özgürlükçü bir bakış açısıyla yetiştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Kadına karşı işlenmiş suçlarda yürütülmesi gereken süreçlere değinen Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden Damla ise, genç kadınların katılımıyla oluşturulacak komiteler kurulması gerektiğini belirterek, “Üniversitelerde tacize karşı dayanışma ağları oluşturulmalı ve tacize uğrayanların desteklenmesi için hukuki ve psikolojik yardım sağlanmalı” diye önerdi.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler