EGO’NUN DUVARLARINI AŞABİLIRİZ
-Marc Aslan-
Birlik olmak bir cesaret eylemidir…
Bizi daha güçlü, daha sağlam yapan, fırtınaların ortasında hiçbir şeyin sarsamayacağı bir sükunetle yol almamızı sağlayan da bu birlik arayışıdır.
Ego, sıklıkla oyunbozanlık yapan bir seyahat arkadaşıdır. Yaşam yolculuğumuz sürece bizi takip eder ve bizim iyiliğimiz pahasına bile olsa sürekli kendini konumlandırmaya, öne çıkmaya, kendini korumaya çalışır.
Kendini bazen saklar ve bazende görünür olur.
Bizi ortak noktalardan ziyade farklılıkları görmeye, olası köprülerin olduğu yerde hatalar aramaya itiyor. Ego bizi böler, bizi diğerlerinden ayırır, çoğu zaman fazlasıyla sınırlı olan bir benlik fikrine kilitler ve bizi körleştirir. Bize yalnız olmanın güçlü olmak olduğunu fısıldıyor. Ama gerçekte bu sadece bizimle dünya arasına, bizimle kendi aramıza kalın duvarlar örüyor.
Zihnin başka bir dili, başka bir vizyonu vardır. İnsanları bir araya getirmeye, egonun yalnızca hataları görebileceği bağlantılar yaratmaya çalışıyor. Ruh uzanmaktan, kendini savunmasız göstermekten korkmaz. Her buluşmanın, her alışverişin büyümek, kendini başkalarında keşfetmek için bir fırsat olduğunu biliyor. Egonun bir tehdit gördüğü yerde zihin kendini zenginleştirme şansı görür. Ve ruh bizi iyileşmeye, ne başkalarına ne de kendimize bağlı olan, ancak yeniden keşfedilen bu birliğe bağlı olan iç huzura doğru, bu momentumda, bu açıklıkta yönlendirir.
Bölmek kolaydır.
Bu sadece egonun bize söylediklerini takip etmeyi, kendimizi korkuya, şüpheye ve yargılamaya kaptırmayı gerektirir. Öte yandan birlik olmak bir cesaret eylemidir. Görünüşlerin ötesine geçmeyi, kelimelerin ötesini görmeyi, eylemlerin ötesinde herkesin içindeki en saf olana dokunmayı seçmektir. Zihin mükemmelliği aramaz; bağlantı arıyor. Bizi daha güçlü, daha sağlam yapan, fırtınaların ortasında hiçbir şeyin sarsamayacağı bir sükunetle yol almamızı sağlayan da bu birlik arayışıdır.
Peki ya bir an için de olsa egoyu bir kenara bırakıp ruhun sesini dinlemeye cesaret etsek? Çoğu zaman düşüncelerimizin gürültüsünde boğulan ama bizi bizim için doğru olana doğru nasıl yönlendireceğini çok iyi bilen bu yumuşak ses. Belki bölmek yerine birleşerek, incitmek yerine iyileştirerek sonunda kendimizi keşfedebiliriz; izole edilmiş varlıklar olarak değil, bir bütünün parçaları olarak, birbirine bağlı ve güçlü, sahip olduğumuz için değil paylaştığımız için.
Unutmayalimki hayat paylaştıkca güzelleşir.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler