Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

BAHÇELİ’NİN BAHÇESİ

-Metin Mat-

Sadece dikenlerden ibaret. Bütün çiçekleri kurutup, kokularını, rengini, uyumunu, ahengini tarumar ederek çiçeksiz diken bahçesi yarattılar.

1960’lardan günümüze MHP çizgisi ırkçılığı esas alarak binlerce Türkiyeli devrimcinin (işçi, köylü, öğrenci, aydın) katili oldu. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki barikattır MHP çizgisi. Bu barikatı oluşturan emperyalizm ve Türkiye’deki hegomonik güçtür. MHP, siyasi partidir ama aslında derin devletin sivil görünümünden başka bir şey değildir.

Bu tarihsel yolculukta yeni bir paradigmaya mı evriliyor MHP? Yeni bir rol, yeni bir misyon mu?

Bu yüzden Devlet Bahçeli’nin söylemini iyi anlamak lazım. Eğer bu gündemi saptırmak ya da kurmuş oldukları ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini tahkim etmek için ittifak ağını genişletmeye dönük bir hamle değilse, o zaman bunu devletin yeni bir dizayn sürecine girdiğinin göstergesi olarak okumak lazım.

Olaylara kronojik bakmakta yarar var.

Önce Reis’in; “yumuşama” diye dillendirdiği, ardından Bahçeli’nin Mecliste DEM Başkanlarıyla tokalaşması ve Reis’in; İsrail’in “sonraki hedefi Türkiye toprakları olacağı” mealinde söylemi anlamlıdır. Ve dün (21.10.24) Bahçeli; “Tecrit kaldırılırsa Öcalan gelsin Mecliste konuşsun” cümlesiyle durumun devlet açısından çok ciddi olduğunu, mevcut statükocu yapıyla bunun sürdürülmeyeceğinin anlaşılması olarak görmek mümkün.

Eskiler; “Osmanlıda oyun çok.” derlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’de, tarihine baktığımızda bundan eksik kalır yanı yok. Sahte partiler kuruldu, hatta sahte Kominist Partisini bile kurdular. Sorunları çözüyormuş gibi görünüp ittifaklar kurup, kendi çıkarı doğrultusunda çözümler üretmek. Bu şekilde karşısındaki güçleri bölüp, zayıflatmak, sorunu çözmüş psikolojisiyle toplumu arkasına almak, muhalifleride oyun bozanlıkla suçlayıp tasfiye ederek yoluna devam etmek.

Şimdi ki yeni söylem, biraz Turgut Özal’ın 1980’lerin sonlarında yapmak istediği projeye benziyor.( Bütün Kürt Partilerin bir araya gelerek yaptıkları ortak açıklama!) Ancak Özal; Türkiye’de ki Kürtlere bazı haklar vererek İran, Irak ve Süriyede’ki bütün Kürtlerin hamisi olmak istedi.(ABD ve batının çıkarına uymayan bir durumdu bu.) Bu plan tutmadı ve tasfiye oldu. Tayyip ve Bahçeli’nin bu çıkışıda böyleyse başarılı olma şansı zor. Emperyal güçlerle birlikteyse sonuç alabilir. Bence MHP’nin dönüşünüde burda aramak gerekir. Buna iktidarın müthiş ihtiyacı var. Ülkedeki antidemokratik uygulamalar, çöken ekonomi ve mafyanın adeta otağına dönüşmüş ülke sosyal patlamanın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Ortadoğu savaşı kartların yeniden karılacağını, bunun da ciddi sonuçlar doğuracağı kesin. Türkiye işte bu yeni duruma göre kendisini örgütlemek istiyor.

Kürtler çok ağır bedeller ödediler. Defalarca kandırıldılar. Bu işe kesin garantiler elde etmeden evet diyeceklerini sanmıyorum. Böyle birşey yaparlarsa toplumun desteğini ciddi bir şekilde kaybederler, güvenirliklerini yitirirler. Ayrıca alınacak bazı haklara karşılık Alevilerin kurban edilmesi istenirse tutumları ne olacak? sorusu da kafaları ciddi şekilde kurcalamaktadır.

Uzlaştıkları, ortaklaştıkları talepler olsada kendilerine has istemleri olan üç toplumsal kesimin tutumu ne olacak, bu sürece katılımı sağlanacak mı?

CHP’de Özgür Özel’in açıklaması bunu destekler görünürken, ulusalcı kanatın buna direneceği muhakkak.

Çok zayıfta olsalar Sosyalistlerin tutumu da önemlidir.

Bütün bunların tutumu, kuşkusuz iktidarın bu konudaki yol haritasına, ciddiyetine, samimiyetine bağlı olacaktır.

Alevilere gelince; böylesi bir sürecin dışında kendilerini göremezler. Dikkatli ve sürece müdahil olmayı sağlamalılar. Kurban olmak istemiyorlarsa örgütlü gücünü, birliğini pekiştirmeli taleplerini açık ve net bir şekilde ifade etmeli, dayatmalıdır.

Uygulamalara baktığımızda kaygı verici epeyce emare saymak mümkün. Devlet tarafından kurulan, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve bu Başkanlık aracılığıyla Alevileri bölme, kıskaca alma hamleleri, Alevileri bu işin dışında tutma eğilimine işarettir. Demokratik çevrelerin ve özelliklede Alevilerin dikkatli ve uyanık olması gerekir.

Aleviler hep barış dedi, Analar ağlamasın, gençler toprağa gömülmesin dedi. Kin ve nefretin hastalıklı toplum yaratacağını, sevgiyi, kardeşliği, adaleti hep arzuladı, bu yönlü çığlığını hep haykırdı. Sesi kısıldı, Maraş’ta, Çorum’a, Sivas’ta, Gazi’de, Gezi’de yakıldı, kurşunlandı, öldürüldü. Ama buna rağmen içinde kin ve nefrete yer açmadı. Yine barış dedi.

Ve Türkiye gerçekten bu sorunları çözmek istiyorsa bunun yolu Cumhuriyeti demokratikleştirmekten geçer. Bu halkların, inançların özgürlüğünü esas alan gerçek anlamda laik ve demokratik Türkiye’nin inşasıdır.

Türkiye bununla güzelleşir, diken bahçesi gül bahçesine dönüşür.

Aşk ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir