Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

LAİKLİK TOPLUMSAL BARIŞIN GÜVENCESİDİR (1)

''Laiklik, modern demokrasilerin temel taşı olan bir ilke olarak, sadece devlet yönetimiyle sınırlı kalmayan, toplumun tüm katmanlarına yayılan bir denge unsurudur.''

-Özgür Kaplan-

Laiklik, modern demokrasilerin temel taşı olan bir ilke olarak, sadece devlet yönetimiyle sınırlı kalmayan, toplumun tüm katmanlarına yayılan bir denge unsurudur.

Tüm dini inançları devletten ayıran bu ilke, bireylerin özgürce inançlarını yaşama hakkını güvence altına alırken, aynı zamanda farklı inançların veya inançsızlıkların bir arada uyum içinde var olabilmesini sağlar. Laikliğin temeli, dinin siyasete alet edilmeden, devletin tarafsız kalmasını sağlamaktır. Tam bu nokta da tüm varlığını inanç sömürüsü üzerine kurmuş Akp’ye karşı verilen mücadelenin mutlaka Laiklik hattını içermesi gerekmektedir. Siyasal İslam’ın beslenme damarlarının zayıflatılarak ortadan kaldırılması için bu bir mecburiyettir. AKP adında ki siyasal organizasyon adeta bir sel felaketi gibi önüne gelen her şeyi yıkarak ilerlemektedir. Bu selin beslendiği kanallar ise tarikatlardır.

Laikliği halkların kardeşlik denizine dönüştürmeliyiz. Bu toplumsal barışın korunmasının en önemli unsurlarından biri olacaktır.

Evet, toplumsal barış için Laiklik demeliyiz çünkü farklı inançlar arasında eşitlik sağlar. Laiklik, tüm inanç gruplarına eşit mesafede durarak, devletin herhangi bir dini görüşü benimsemesini veya dayatmasını engeller. Bu sayede, toplumun çeşitli kesimlerinin bir arada, barış ve uyum içinde yaşamasına olanak tanır. Laik bir toplumda, hiç kimse dini inancından ya da inançsızlığından ötürü dışlanamaz, ayrımcılığa uğramaz veya imtiyaz elde etmez.

Laikliği savunmayan toplumlar her alanda sömürüye açıktır. Kapitalizme ve Emperyalizme karşı bilinçlenme de mümkün değildir.

Toplumsal mutabakat ve yasal güvence altına alınmış bir Laiklik tarikatlaşma ve dini çatışmaların önüne geçer. Tarih boyunca birçok toplumda, din üzerinden yapılan politik müdahaleler ve güç mücadeleleri, çatışmaları ve bölünmeleri tetiklemiştir. Avrupa’nın ortaçağı, Ortadoğu’nun bitmeyen karanlığının nedeni de budur aslında. Laikliği savunmayan toplumlar her alanda sömürüye açıktır. Kapitalizme ve Emperyalizme karşı bilinçlenme de mümkün değildir. Çünkü yoksulluğun emek sömürüsünün bir sonucu olarak değil de kader olduğuna inanılır. Laiklik devlet, yönetiminde dini etkilerin önüne geçerek, bu tür çatışmaların önlenmesini sağlar. Kısaca Laik bir devlet tüm inanç ve kimliklerin bir arada yaşamasını tehdit olarak algılamak yerine teşvik eder, barıştan korkmaz.

Fakat ülkemizde Laikliği inananlara karşı bizzat devletin elindeki sopaya dönüştüren zihniyetin de mahkûm edilmesi gerekmektedir. Bu zihniyet devleti tek tipleştiren faşist ideolojiyi beslerken, onu inançların düşmanı olmakla suçlayan siyasal İslamcıların önünü açmaktadır. Kısaca Laiklik abdestli faşistlere ırkçı faşistler arasında sömürü argümanı olmaktan kurtarılmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir