Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Sözlü Tarih Lansmanı Köln’de Gerçekleşti

Madımak katliamının 30. yılına atfen AABK’nın yapımını üstlendiği Madımak Dijital Kütüphanesi, Madımak Sanal Müzesi, Madımak Belgesel Filmi, Madımak Sözlü Tarih Görüşmeleri ve Madımak Web Belgeseli olmak üzere 5 farklı proje ile Madımak Hafıza Merkezi oluşturuldu.

Aleviler açısından  atılmış önemli bir adım olan Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Projesi’nin beşinci ve son etabı olan Sözlü Tarih Projesi lansmanı, dün Almanya‘nın Köln kentinde yapıldı.

AABK‘nin yapımcılığında üsleniği Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Sözlü Tarih Projesi Açılış etkinliğine Cemevlerinden gelen calar ve Alevilerin dostları katıldı.

Almanya’nın Köln kentindeki Rathaussaal Porz Salonu’nda düzenlenen Sözlü Tarih Projesi açılış etkinliğini açılış konuşmasını Ali Çağan yaptı. Çağan, konuşmasına başlamadan önce  25 Eylül 2024’te Hakka yürüyen Alevi yol ve dava insanı Turan Eser için salonda bulunan insanları bir dakikalık saygı duruşuna çağırdı.

Alevi aydını, yapımcı, araştırmacı – yazar Turan Eese için yapılan saygı duruşunun ardından Alı Çağaı kısa bir konuşma yaptı.

Uzun yıllar Avrupa Alevi örgütlenmesinde yol ve inanç hızmeti yürütten, AABF ve AABK İnaç Kuruları’nda başklanlı görevini üslenen Çafer Kaplan Dede’nin Turan Eser’in kişiliğine, duruşuna, Alevilerle  ilgili yaptığı çalışmalara ve Alevi örgütlenmesine sunduğu katkılara ilişkin yaptığı konuşmadan sonra, konuşmasını yapmak için Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eşit Başkanı Hüseyin Mat söz aldı.

 AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat:‘‘Basel  Cemevi’mizde Turan Abiyle Helalleştik…‘‘

AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat, konuşmasına Delil Eğitim Akademisi’nin kurulmasına önemli katkılarda buluna Alevi yol ve dava insanı Turan Eser’e yönelik düşüncelerin dile getirerek başladı. Başkan Mat, Alevi aydın ve dava insanı Turan Eser’in Hakk’a yürümesine, Avrupa ve Türkiye Alevi hareketi içinde aldığı görevlere, Alevilerin hak eşitliği mücadelesine  sunduğu katkılara ilişkin şu ifadeleri kullandı:  “Canımızı kaybettik… Basel Cemevi’mizde Turan abiyle helalleştik, onu uğurladık. Devri tez olsun diyelim. Çok büyük emekleri oldu bu topluma. Hem Alevi Bektaşi Federasyonu’nun genel başkanlığını yaptı, hem Avrupa’da kalemiyle, görüşleriyle, fikirleriyle, yazılarıyla, yaptığı eğitim çalışmalarıyla Avrupa Alevi hareketinin 35 yılına çok derin izler bıraktı. Bundan 50-100 yıl sonra Avrupa’da hangi cemevine giderseniz gidin, yaptığı çalışmalara bakın, onların arşivlerine bakın, mutlaka Turan Eser’e dair bir iz bulursunuz. Özellikle son 20 yıldır yetişen gençlerimizin eğitimi konusunda, Alevi inancının asimile edilmeden geleceğe aktarılması konusunda çok emeği oldu. Ne söylesek biçareyiz. Bıraktığı derin izleri unutmayacağız” dedi.

Turan Eser’e ilişkin düşüncelerin dile getiren AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat, konuşmasının devamında  Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’in ve Sözlü Tarih Projesi’nin Alevileri açısından önemini ve 2,5 yıl içerisinde yaşananları anlattı. Mat, konuşmasını proje katkı sunan, emek harcayan herkese teşekkür ederek bitirdi.

Başkan Mat’ın konuşmasından sonra Ali Çağan ve Eylem Şen sunum yaptılar. Katılımcılar tarafından büyük bir dikkatle dinlenen sonumlardan  sonra,‘‘ Unutulmayanlar‘‘filmi gösterildi. Filim gösteriminden sonra kısa bir ara verirdi. Aranın ardından Madımak Hafıza Merkezi, Sözlü Tarih Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Aslan söz aldı.

Prof. Dr. Şükrü Aslan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:  Madımak projesi ve dolayısıyla projenin bir parçası olarak ‘Sözlü Tarih Çalışmaları’ kısmına dair bilgim ilk olarak, AABK YK üyesi Erdal Kılıçkaya’nın daveti ile oldu. Ana hatlarıyla projeden sözetmiş ve projenin temel ayaklarından biri olan Sözlü Tarih kısmının sorumluluğunu üstlenmemi rica etmişti. 2022 yılının bahar aylarıydı ve zaman azdı. Bir yıl içerisinde projenin tüm bölümlerinin tamamlanması gerekiyordu. Bu durum deyim uygunsa ‘iki ayağı bir papuca sığdırmak’ anlamına geliyordu. Fakat bütün diğer bölümlerde bir ilerleme olabilmesi öncelikle ‘Sözlü Tarih’ kısmının başlaması ile mümkündü. Başka bir deyişle web belgesel, belgesel, sanal müze gibi tüm çıktılar için gerekli materyal büyük ölçüde sözlü tarih ile elde edilebilirdi. Dolayısıyla hızlıca bir karar vermem gerekiyordu ve projenin özgül önemi/değerini dikkate alarak ve bana da bir görev düştüğünü görerek kabul ettim. Ardından projenin o zamanki koordinatörü ile telefonda konuşarak çalışmaya başladım.

Ben daha önce Dersim coğrafyası ve çeşitli kentlerin toplumsal tarihini konu edinen sözlü tarih çalışmalarında yer almıştım. Bu çalışmaların kimisinde proje yöneticisi, kimisinde de araştırmacıydım. Bu nedenle genel olarak toplumsal tarih, özel olarak da kitlesel katliamlara konu olan sözlü tarih çalışmalarının etkileri hakkında hatırı sayılır bir deneyime sahiptim. Madımak projesinde de tüm görüşmeler beni etkiledi elbette ama bazı ailelerle görüşmeler haftalarca zihnimin orta yerinde durdu. Mesela Yeter Sivri ve Hüsne Kaya ilk aklıma gelenler. Eskilerin bir sözü vardır, “Allah kimseye evlat acısı vermesin’ diye. Bu sözün anlamını bir kez daha ve en derin biçimde o görüşmelerde hissettim. İnsanın, çocuğunun ölümünü ve hele de ateşler içinde ölümünü düşünmesinden daha büyük bir acı olamaz. Bu yangını planlayan canavarlar, masum insanlara böyle acılar yaşattılar ve ben de bunu görüşmeler sırasında çok yakıcı biçimde hissettim.

Projenin en zor kısımlarından birisi kamu görevlileri ile kayıt yapmaktı. Özellikle de bakan, vali, müdürler ve doğrudan o gün orada olan kamu görevlileri. Ama bunların çoğuna ulaşmak mümkün olamadı. Ulaşabildiklerimizle görüşmeler de açıkçası çok kolay olmadı. Çünkü proje kayıtları Ankara’da Cemevinde yapılıyordu. Kamu yöneticilerini görüşmeye ikna etmek zaten başlıbaşına bir sorundu. Ama görüşmeler için planladığımız Cemevine getirmek ayrıca meşakkatliydi. Mesela Sivas valisi Ahmet Karabilgin ve Kültür Bakanı Fikri Sağlar, kendileriyle görüşmenin kayıtlı olarak ve cemevinde yapılacağını son anda öğrendiler. Bir akademisyenle görüşmeyi kabul edip, Cemevi işin içine girince reddetmek herhalde onlara da makul gelmemişti. Elbette dinlemek istediğimiz kamu görevlilerinin çoğuna ulaşamadık ne yazık ki. Bir kısmı görüşmeye yanaşmadı, bir kısmı kayıtlı konuşmak istemedi. Bir kısmı adının geçmesini istemedi. ‘Kamu’nun, bu işin merkezinde olduğunu bütün bu detaylar bize göstermiş oldu. Madımak gerçekte adına ‘kamu’ denilen siyasi merkezlerde planlanmış bir katliamdı ve tam da bu nedenle kamu yöneticileri hiç yargılanmadı. Madımak’ta olan bitenin bir “şeriatçı kalkışma” olduğu tezi de özellikle onlar tarafından işlendi. Elbette buna üzülen kamu görevlileri de vardı ama asıl suçlu kamu görevlileri ile ne yazık ki konuşamadık.

Madımak Hafıza Merkezi Projesinin en büyük işlevi hiç kuşku yok ki çocukların, sanatçıların, bilim insanlarının göz göre göre ve adeta bir canlı yayında katledilmelerinin silinip gitmemesi için, gelecek kuşaklara aktarılması için, üzerine hukuki-siyasi her türlü mücadelenin verilmesi için sağlam ve kalıcı bir zemin inşa etmiş bulunuyor. Bu nedenle çok değerli ve bu zemin gelecek yıllarda da işlevsel olacaktır. Bu yüzden sadece Alevilerin değil, Türkiye’nin toplumsal barışını isteyen herkesin bu projeye sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum‘‘ dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir