REHBERİMİZ TARİHİMİZDİR
-Özgür Kaplan-
Biz inancımızı devlete teslim etmemeyi Pir Sultan’dan öğrendik. Çünkü o, saraya diz çökmektense Şah’a gitmeyi yeğlemiş ve bunu da sarayın kapısının itine değil ol sarayın kendisine haykırmıştır. Peki ne istiyordu saray. Tabi ki Alevisiz Alevilik. Yani köklerinden kopuk, her sözü ve ritüelini başka inanca benzetme çabasını gittikçe inançsal amaca dönüştürmüş bir Alevilik.
O Alevilikte, ‘’Benim kabem insandır, diyemez dem alamaz, semah dönemezsiniz. ‘’Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde, Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde…’’ dediğinizde ise taşlanarak aşağılanırsınız. Oradaki ‘’Alevilikte’’ Hakka yürüyemez ölürsünüz ve elbette ki, ‘’Ölürse ten ölür Canlar ölesi değil’’ de diyemezsiniz. Bizden istenen tam olarak bu ve daha fazlasıdır. Yani tıpkı Pir Sultan’dan istendiği gibi bizim de kendimizden geçmemiz isteniyor. Oysa biz kendimizden geçe geçe ancak insan-ı Kamil mertebesine ulaşırız. Bugün de bize dayatılan yetinmemizdir. Onların layık gördüğü kadarıyla yetinmek, verdiklerine razı olmak, söylediklerine sualsiz inanmak, boyun eğip biat etmek. Ve sonuç olarak Alevisiz Aleviliği kabul ederek kendimizi inkar etmemizdir. İstenen ve amaçlanan tam olarak bunlardır.
Şimdi Pir Sultana daha sıkı sarılma zamanıdır.!
Bilmeliyiz ki Pir Sultan Abdal başka bir inanca karşı mücadele ederek can vermedi. O bizzat bir halkı teslim almak için her türlü baskı ve hilelere başvuran devlete karşı durarak Hakka yürüdü. Pir Sultan inancımızı devlete teslim etmemenin sembolüdür.
Bu gün kökleri ile bağı koparılmış, kendi gövdesine düşmanlaşmış bir Alevilik yaratmaya çalışanlar, o gün Pir Sultan’ı taşlayanlardır. O kimseyi inancından dolayı yargılamamış, misyonerlik yapmamıştır. Asla hiçbir cana kıymamıştır. Canını dişine takıp Aleviliğin teslim alınmasına karşı halkını bilinçlendiren şiirler yazıp deyişler söylemiştir. Bizde asla cana kıymayacağız elbette ama canımızı da yoldan başkasına teslim etmeyeceğiz. Çünkü can yolsuz olmaz yol ise cansız. Yolu inkar ederek Alevisiz Alevilik yaratmaya çalışanları durduracağız.
Biliyoruz ki her çiçek kendi rengini taşır, her kuş kendi sesi ile öter ve her ağaç kendi kökünden yeşerir. Kimsenin rengini soldurmadan, sesini kısmadan ve köklerine saygı duyarak kendi yolumuza sahip çıkacağız.
Pusulamız inancımızdır rehberimiz Pirlerimizdir.
Başaracağız…
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler
