Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

IŞIĞA ÇAMUR BULAŞMAZ

Şah’a gittik. Ateşe atıldık kor olduk, ama kör olmadık. İnsanlığın hududuna aşk ile baktık. Yarın yanağından gayrı her zaman her yerde hep beraber diyerek kutsallarımızın dahi kapılarını açtık. Ve Hünkar, İncinsen de incitme derken kendi hane içine, kendi mahallemize sesleniyordu biliyorduk. Ama biz bunu da herkes için söylenen söz olarak açtık. Yeter ki hiç bir can incinmesindi.

Tanık olan yoktur, tarihte hiç bir savaşı biz çıkarmadık. Kendi özümüzü dardan indirmeden nefsimizi terbiye edip ölmeden öldük ama hiç bir toplumu yargılamadık. Kimsenin ışığı sönmesin diye ilim ile yürüdüğümüz bu yolda insanı okunacak kitap bildik. Ana sırdan büründüğümüz libasa aşkı, saygıyı, kemaleti ve 72 milleti nakşettik. Horlandık, kötülendik, kem kişi bellediler bizi. Yurtsuz bırakıldığımızda kimsenin yurduna göz koyup işgali düşünmeden yaylamızdan Şah’a gittik. Ateşe atıldık kor olduk, ama kör olmadık. İnsanlığın hududuna aşk ile baktık. Yarın yanağından gayrı her zaman her yerde hep beraber diyerek kutsallarımızın dahi kapılarını açtık. Ve Hünkar, İncinsen de incitme derken kendi hane içine, kendi mahallemize sesleniyordu biliyorduk. Ama biz bunu da herkes için söylenen söz olarak açtık. Yeter ki hiç bir can incinmesindi. Aynı ritüel ve aynı sıcaklıkta gelmeyenin dahi kalbini kırmadık. Herhangi bir canın hakkını yemeyi yasaklarken kendi hakkımızı yedirmemizi de yasaklayan bir inancın insanlarıyız. Çünkü bizim inancımız, sorumluluk ile başlayan bilincin inancıdır ve sınırımız değil ufkumuz geniştir bizim.

Bu dirayetli ve bilinçli duruşu yaratan Pirlerimiz Erenlerimiz, yaren yoldaşlarımız ve Hünkarımızdır. Zaman onlarıda aldı ama orada durmadı.

Çamur çağının ihanet tohumları. İçerde, dışarda, derste, sırada, her yere bulaşmış kara lekelerdir. Şimdi çamurlaşan kalpleriyle dergaha girmek isteyenler var.

Onlar ki toprağın ve kalbin, suyun ve güneşin ruhuna sabrı ve hoşgörüyü nakış nakış işleyen kemaletin ta kendisidir. İnsanın insanlaşma yolculuğunda ki kalplerin pusulasıdır.

Artık zaman öyle bir yere taşıdı ki bizi, şimdi ufkumuzdan gördüğümüz tek şey güneşimize atılan balçıktır. Henüz sinirimize değil ama sınırımıza geldi ve dayandılar. Evet onlar, en az bin yıldan bu yana, kalbinde ve heybesinde çamur taşıyanlar. Çamur çağının ihanet tohumları. İçerde, dışarda, derste, sırada, her yere bulaşmış kara lekelerdir. Şimdi çamurlaşan kalpleriyle dergaha girmek isteyenler var.

Ama bilmiyorlar ki Işığa çamur bulaşmaz.

Kadimden bu yana yürüdüğümüz yolumuz için ben 15 Ağustos’ta çamur çetelerine karşı Hünkarın huzurunda olacağım….Ya sen?

Şem'e düşen pervâneler

Gelsin bir hoşça yanalım

Aşka düşen divâneler

Gelsin bir hoşça yanalım

Yanmaktır bizim kârımız

Harcedelim hep varımız

Pervâneler yâranımız

Gelsin bir hoşça yanalım

(Kul Nesimi)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir