Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Çocuk İşçi Çalıştırılması Yasaklanmalı, Çocuk İşçiliğine Derhal Son Verilmelidir!

”Çocuk işçiliği, insanlığın utanç verici bir lekesidir. Her geçen yıl büyüyen sorun, çocukların temel haklarını ihlal ederken, onların sağlığı, eğitimi ve gelecekleri üzerinde yıkıcı bir etki bırakmaktadır. İnsanlık adına kabul edilemez bir durum olan çocuk işçiliği, sadece birer çocuk olan bu bireylerin hayatlarını çalmak anlamına gelmektedir.

Çocuk işçiliği, genellikle yoksulluk, ailelerin ekonomik zorlukları, eğitimsizlik ve işçi haklarının ihlali gibi faktörlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkede yoksulluk artışına paralel olarak çocukların, düşük ücretli ve tehlikeli işlerde çalışmaya zorlandığı bilinmektedir. Bu durum, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.

Çocuk işçiliğinin en trajik yanlarından biri, bu çocukların genellikle eğitimden mahrum bırakılmalarıdır. Çocuk işçiliği, en temel insan hakkı olan eğitim hakkını çocukların ellerinden alarak, onları kısır bir döngünün içine hapsetmektedir. Eğitimsizlik, yoksulluk ve işsizlik arasında sıkışıp kalan milyonlarca çocuk, kendi geleceklerini kurmak için gerekli olan araçlardan mahrum bırakılmaktadır.

Çocuk işçiliği insan hakları ihlali olarak da kabul edilmelidir. Uluslararası İşçi Örgütü’nün (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin (CRC) belirlediği standartlara göre, çocukların korunması gerekmektedir. Ancak dünya genelinde milyonlarca çocuk, bu temel haklardan mahrum bırakılarak sömürülmekte ve istismar edilmektedir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocukların; eğitim, giyinme, barınma, sağlık gibi birçok temel hakları vardır. Çocuklar çalıştırıldıkları zaman bu haklarından mahrum kalırlar. Bu nedenle çocuk işçiliği aynı zamanda bir insan hakları sorunudur. Çocuk işçiliği emek sömürüsünün en sert biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır ancak çocuklar bu süreçte yalnızca emek sömürüsüne maruz kalmamakta, beraberinde istismar başta olmak üzere başka hak ihlalleri ile de karşı karşıya kalmaktadır.

Çocuk işçiliği, çocukları çocukluklarını sağlıklı bir şekilde yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve yeteneklerini eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işler, okula düzenli devam etmelerini engelleyerek okullarından erken ayrılmalarına yol açan işler çocuk işçiliği kapsamında değerlendirilmektedir.

Dünyada çocuk işçiliğinin en önemli nedenlerinden birisi yoksulluktur. Yoksulluk nedeniyle özellikle bazı toplumlarda çocuklar ev ekonomisine ‘katkı veren kişi’ sorumluluğunu almak zorunda kaldıklarından çocukların okulu bırakıp bir işte çalışmasına neden olmaktadır. Çocuk işgücü aynı zamanda ucuz iş gücü olarak görülmekte ve kullanılmaktadır. Resmi verilere göre, dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan birisi işçi olarak çalışırken, az gelişmiş ülkelerde bu oran her 5 çocuktan birine kadar yükselebilmektedir.

İKTİDAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ TEŞVİK ETMEKTEDİR 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 32. maddesi “Çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını” belirtmektedir. Çocuk işçiliği ise baştan sona bu hakkın ihlali anlamına gelmektedir. Bir diğer örnek ise 138 sayılı İLO sözleşmesidir. Bu sözleşmede çalışma asgari yaş sınırının, zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın altında ve “her halükârda 15 yaşın altında olmayacağı” vurgusu yapılmaktadır. Türkiye bu sözleşmeyi 1998 yılında imzalamış olmakla birlikte, hala 15 yaşın altında çok sayıda çocuğun ağır ve tehlikeli işler kategorisinde bulunan sektörlerde çalıştıkları bilinmektedir.

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi başta olmak üzere, çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme çocukların eğitimden uzaklaşmasını ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından yapılan yasal düzenlemeler ile çocuk işçiliğinin önü çıraklık ve stajyerlik uygulamaları üzerinden artmış, çocuk işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Bugün sayıları 2 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsünün artması, çocukların ‘çırak’, ‘stajyer’ kimliğiyle çalıştırılmasının, dolayısıyla çocuk emeği sömürüsünün önünü daha da açmıştır.

Türkiye’de meslek liselerinin büyük bölümü birer eğitim kurumu olmaktan çok fabrika gibi işlerken, çocuk ve gençler ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bünyesinde çalışırken resmi verilere göre en az 9 çocuk hayatını kaybetmiş, 336 çocuk iş kazası geçirmiştir. Yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. İSİG verilerine göre 2013-2024 yılları arasında 695 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.

İktidarın benimsediği sermaye merkezli ekonomi politikalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan işsizliğin, yoksulluğun ve sömürünün yaş ayrımı olmadığı gibi, bu politikalardan en çok etkilenenler çocuklar ve çocuk işçiler olmaktadır. Özellikle mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.

Türkiye’de çalışan çocukların bir bölümü tarım sektöründe ucuz iş gücü, bir bölümü de ücretsiz aile işçisi olmaktadır. Kız çocukları da benzer nedenlerle eğitim öğretimden uzaklaşarak çocuk yaşta zorla evliliğe sürüklenmekte, iş gücüne kayıt dışı olarak katılmaktadır. Kız çocuklarının yaptıkları işlerin büyük çoğunluğu evde yapılan ücretsiz ev işleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca anadilinde eğitim alamayan öğrencilerin okulda başarısız olarak eğitim dışına itilmeleri de okulu erken yaşta terk etmelerine neden olmaktadır. Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte göç etmek zorunda kalan çocuklar göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İNSAN HAKLARI İHLALİDİR, DERHAL YASAKLANMALIDIR!

Türkiye’de son yıllarda derinleşen ekonomik kriz nedeniyle yoksul nüfus hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır. Bu durum özellikle çok çocuklu ailelerde çocukların eğitimden uzaklaşarak çalışma hayatına katılmak zorunda kalmasına neden olmaktadır. Çocuk işçiliğinin giderek yaygınlaşmasının temelinde ekonomik kriz nedeniyle yaşanan hayat pahalığı ve hane gelirlerinde yaşanan dramatik azalmanın belirleyici etkisi bulunmaktadır.

Çocuk işçiliği her şeyden önce bir insan hakları ihlali olarak görülmek zorundadır. Kendi seçimleri olmaksızın, zorla veya zorunlu olarak çalışan çocuklar, en temel hakları olan çocukluklarını yaşama, sağlıklı beslenme, eğitim hakkından yararlanma ve geleceğe hazırlanma haklarından mahrum bırakılmaktadır. Türkiye’de çocuk işçiliği konusunda bir kısır döngü söz konusudur. Çocukların eğitim hakkından yararlanamaması çocuk işçiliği doğurmakta, ailelerin düşük gelirli olması yoksulluğu arttırmakta, yoksulluk da çocuk işçiliğini yeniden doğurmaktadır. Çocuk işçiliğine yönelik kalıcı çözüm üretilmediği sürece yaşanan kısır döngünün büyüyerek sürmesi kaçınılmazdır.

EĞİTİM SEN OLARAK ÖNERİLERİMİZ;  

  • Yapılması gereken ilk iş çocuk işçiliğinin kesin olarak yasaklanması, çocuk işçi çalıştıran işletmelere ağır yaptırımlar uygulanmasıdır.
  • Çocuk işçiliğine eğitimden kopma, yetişkin işsizliği ve yoksulluk gibi hususlar neden olduğundan öncelikle bu alanda gerçekçi ve bütünlüklü politikalar üretilmesi gerekmektedir.
  • Çocuk işçiliği ile mücadelede yapılması gereken ilk iş, çocuk işçiliğini acil çözülmesi gereken bir sorun kabul etmek ve somut bir eylem planı hazırlamaktır. Çocuk hak ihlallerinde cezasızlık son bulmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalıdır.
  • ILO’nun da tavsiye ettiği gibi önce kısa dönemde, kabul edilemez istihdam biçimlerinde çalışan çocuklara (kölelik, uyuşturucu ticareti vs.), ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara (maden ve taş ocaklara vs.) ve en korumasız gruplara (12 yaşın altındakiler ve kız çocukları) ulaşılmalıdır. Ayrıca bu dönemde, çalışan çocuk işçilerin çalışmaktan alıkonulana kadar işyerinde korunması da sağlanmalıdır.
  • Eğitim ve okulun çocuk işçiliğini sona erdirmek açısından de en etkili araç olduğu açıktır. Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim yaygınlaştırılmalı, eğitim çağındaki çocukların çalıştırılması yasaklanmalı, başta yoksulluk olmak üzere çocukları çalışmaya iten toplumsal nedenleri ortadan kaldıracak politikalar benimsenmelidir.
  • Çocuk işçiliği ile mücadelede, yoksul ailelerin çocuklarını çalışma hayatından alıkoyup okula gönderilebilmesi için, bu ailelere yönelik ekonomik ve sosyal destek politikaları hayata geçirilmelidir.
  • Çocuk işçiliğinin en önemli nedenlerinden olan yoksulluğu ortadan kaldırıcı, ailelerin ve toplum ekonomik sorunlarına çözüm üreten politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.
  • Orta ve uzun dönemde ise çocuk işçiliğinin tüm boyutları ile sona ermesi konusunda somut politikalar oluşturulmalı ve mümkün olan en kısa süre içinde uygulanmalıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir