Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

KENDİ YOLUMUZDAN YÜRÜMEK

⌈Özgür Kaplan⌉
Hiç kuşkusyuz Alevilerin özgürleşmesi, hakları için örgütlenmesiyle olacaktır. Ve yine kuşku yok ki, Alevi halkının en büyük öğretmeni, zalimlere boyun eğmeden tarihe geçmiş atalarının izinden bu günün mücadele hattını örmeleri olacak. Günümüzün en önemli sorunlarından biri,başarının kolayca sağlanacağının sanılmasıdır. Zira böyle düşünenler,sağa sola reçeteler dağıtıp,işleri bürokratik işleyişlere mahkum edip, üstüne de bunca bedellerle yaratılmış örgütsel gücün neden Alevi halkını bir türlü harekete geçiremeyişinin şaşkınlığı ve hazımsızlığı içindeler. İnsanların yaşamına dokunmayıp, onların dertlerini kendi derdi olarak görmeyi bilmeyenler, başkalarının yarattığı gündemlerin peşinden koşarak olsa olsa günü kurtaracak nutuklar atarlar. Nasıl ki, Kürt sorunu Kürt kimliğinin varlığından çıkarılmış ,Ermeni sorunu Ermeni kimliğinin varlığından çıkarılmış ise, Alevi sorunu da Alevi kimliğinin varlığından kaynaklıdır. Her kimliğe giden yol farklıdır. Şu bir gerçektir ki,başkalarının açtığı yoldan yürüyerek, tarif ettiğin hiç bir hedefe ulaşamazsın. Kendi yolumuzu yürüyerek kendi politikamızı üretmek zorundayız.Bunu başarmanın ilk koşulu ise, halkımız ile güven üzerine kurulmuş ilişkileri yaratmaktır. Tarihimiz bunu başarmış önderlerimizle doludur. Örneğin; En geride duranımızdan en önde yürüyenimize kadar hiç birimiz, Şah Kalander Çelebi için ve onun verdiği mücadele hakkında samimiyetsizlikten,güvensizlikten asla bahsedemeyiz. Hatta Alevi düşmanlığı üzerinden kendini varedenler dahi bunu söyleyememektedir. Aynı durum, Hünkar için, Abdal Musa ya da Pir Sultan Abdal ve tarihimizi yaratmış tüm önderlerimiz için de geçerlidir. Günümüzün özgürlük mücadelesini verenlerin sadece güven yaratmak ile yetinmeyip güvenbağını kurmaları gerekmektedir. Tıpkı atalarımızın yatığı gibi!
Elbette ki mesele bununla da sınırlı değildir. Bahsettiğim güvenbağları kuruldukça derinleşen ilişkilerde oluşmaya-olgunlaşmaya başlayacaktır. İşte Alevilerin özgürlük politikaları buralarda doğup şekillenecektir. Bu noktadan sonra mücadelenin ivmesi, dernekler, vakıflar vb aşarak, ailelere, mahallelere, evlere,köylere taşınacaktır. Nasıl ki 1200’lü, 1500’lü yıllarda tarihe geçen irademizi yarattıysak, işte, 21. yüzyıldaki özgürlük mücadelemizin iradesini de buradan şekillendireceğiz. Soyut programlar çıkarmak, başka coğrafyalarda yaşayan halkların kimlik ve inançlarından doğan politikalarını şablon olarak alıp kendi halkımıza dayatmak bizi kuru lafazanlık, içi boş ajitatörlerden öte götürmemektedir. Kendi halkıyla birlikte yaşamayıp, onlarla nefes alıp vermeden, onlara yabancılaşmış vaziyette,bir kitlesel hareket beklemek, en hafifiyle hayalperestliktir, kendi halkını oyalamak ve onları tarihin gerisine itmektir. Alevilerin hayellere değil, özgürlük için somut ve gerçekçi tespitlere,politikalara ihtiyacı vardır. Örgütlerimizi mevcut kapasitelerine hapsederek, bu iş tali ama şu iş daha büyük….gibi yaklaşımlarla küçük iş-büyük iş ayrımı yapanlar, önlerine çıkan engeller karşısında git gide örgütlerine ve yoldaşlarına yabancılaşarak sonunda Alevilerin özgürlüğünü de küçümsemeye başlarlar. Bu yanılgıdan beslenenler ise bir anda kendilerini sadece çıkarları için mücadele ederken bulabilirler. Tarihimiz böylesi karakterlerle doludur ve bizim örgütlülük konusunda hak ettiğimiz noktada ol(a)mayışımızın en önemli nedenlerinin başında bu gerçekliğimiz gelmektedir.
Alevi kimliğinin özgürlük mücadelesini verenlerin, meseleye mevcut örgütlerin kapasite sınırından bakma gafletine düşmeden yürümeleri,tarih önündeki sorumluluklarıdır.Burada kimsenin bireyselliğine,kişisel hırs ve ego’suna yer bırakılmamalıdır. Bu mücadele çeperinde bulunan hiç kimse gördüğüne müdahale etmeme hakkına da sahip değildir.
Ne demişti Hünkar Hacı Bektaş Veli:
Yalanla uyuşma, topluluk haklı beraberlikle ayakta durur.
Başaracağız..!
Özgür Kaplan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir