ALEVİLER, DEVLETİN ZORBALIKLARINA BOYUN EĞMEZ
Celal Firat Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Cela Firat, meclis kürsüsünden AKP iktidarına seslendi. Alevilerin sornunlarına ilişkin kapsamlı bir konuşma yapan Fırat, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
”Alevi gündemine dair meclis kürsüsünden yaptığımız konuşma: Sayın başkan, Yeşil Sol Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İktidar, toplumsal yaşamın tümünü, kamusal ve özel alanda, kendi siyasi ve ideolojik anlayışına uygun olarak biçimlendirmeye, düzenlenmeye çalışmaktadır. Eleştirel düşünce ve farklılıklar yok saymakta, tanınma, demokratik hak arayışları ve özgürlük talepleri baskı ve şiddetle karşılanmaktadır. Din, inanç, etnik kimlik ve yaşam tarzı gibi alanlar son derece hassas olan konulardır.
Bu konulardaki tekçi, dayatmacı ve zorlayıcı yaklaşımların büyük sorunlara neden olabileceğini yaşayarak görmekteyiz. Değerli milletvekilleri, ne adına yapılırsa yapılsın, bu tür yaklaşımların toplumda büyük huzursuzluklara neden olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok sanırım. Bu ülkede çok farklı din, mezhep, inanç, etnik kimlik, inanan, inanmayan ve farklı yaşam tarzları tüm zorluklara rağmen varlıklarını sürdürmektedir. Bir arada, birbirinin her türden kimliğini tanıyarak, ötekileştirmeden, hakkını teslim ederek barış içinde yaşamanın koşulları neden olmasın? Temel insan hakları, insanın topluluk ve birey olarak tarihsel etnik ve tüm kültürel varlığıyla özgürce var olma gibi haklar uluslararası hukukta da güvence altına alınmıştır. Temel insan hakları ve evrensel hukukta bunu gerektirir ve bu tür tekçi dayatmaları ret etmektedir.
Değerli milletvekilleri, biz Alevilerde bu tekçi, asimilasyoncu ve yok sayan anlayıştan fazlasıyla nasibimizi almaktayız. Alevi yurttaşların gündemde olan bazı sorunlarını kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçen hafta, Pir sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, Alevi kurum temsilcileri ve Cemevi başkanları şiddet kullanılarak ters kelepçe ile gözaltına alındılar. Şimdi ise Aralarında Demokratik Alevi Dernekleri Eş Başkanı Kadriye Doğan ve 1 Mayıs Cemevi yöneticisi Halil Aksu’nun da bulunduğu 20 kişi gece evleri basılarak göz altına alınmıştır. Kurumlarımızın ve cemevlerimizin yöneticilerine, başkanlarına bu zulüm ne zaman sona erecek? Bu tahammülsüzlük niye?
Eş Başkan Kadriye Doğan ve beraberindekilerin bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz. Sivas Madımak katliamı, aradan geçen bunca süreye rağmen tam anlamıyla aydınlatılmamış, arkasındaki örgütler bulunmamış, gerçek failler yakalanmamış ve adalet yerini bulmamıştır. 14 Eylül 2023 tarihinde firari üç sanığın yargılandığı son dava ise zaman aşımına tabi tutularak düşürülmüştür. Türkiye tarihinde Alevilere karşı işlenmiş en karanlık katliamlardan biri olan Sivas Madımak katliamının faillerinden firari üç sanığı “kaçak” sayılmalarına rağmen, zamanaşımı gerekçe gösterilerek yargılanmaması hukuki bir skandaldır. İktidar, davanın zaman aşımına uğramasıyla yetinmemiş, 2 Temmuz 1993’te 33 kişinin yakılarak katledilmesine ilişkin Sivas Katliamı davasında idama mahkûm edilen Hayrettin Gül’ün ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilen cezasını “sürekli hastalık” gerekçesiyle 6 Eylül 2023’te Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile kaldırmıştır.
Yaşanan bu gerçekliklere rağmen Cumhurbaşkanı’nın Madımak sanığına af çıkarması başta Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyunda tepki ile karşılanmış ve vicdanları bir kez daha yaralamıştır. 1993’te Sivas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmaya giden canlarımızın da dilinde olan Pirimizin “Kadılar müftüler fetva yazarsa İşte kemend, işte boynum asarsa İşte hançer, işte kellem keserse Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” deyişini dilden dile yayarak yaşayan biz Aleviler ve bu ülkenin aydınlık yüzü olan insanlar, Madımak katliamının bir insanlık suçu olduğunu hiç bir zaman unutmayacak, aynı zamanda, 3 Ekim 1993 yılında Muş’un Korkut ilçesinde yaşanan Vartinis (Altınova) katliamı ve Musa Anter’in katledilmeleri gibi insanlık suçu sayılan davaların aydınlatılması için mücadelemize devam edeceğiz.
Değerli Milletvekilleri, Devlet, biz Alevileri tanımıyor, inancımıza müdahale ediyor, yeniden tanımlamaya çalışıyor. Zorunlu din dersleri, baskılar, nefret söylemleri ve cezasızlık politikaları devam ediyor. Madımak utanç müzesi yapılmadığı gibi, davası zaman aşımına uğratılıyor, katilleri Cumhurbaşkanı tarafından affediliyor, Cemevlerimiz halen yasal olarak tanınmıyor. Ayrımcılığa ilişkin devletin, yasa, kanun ve yönetmelikleri tüm girişimlerimize rağmen değişmeden yerli yerinde duruyor. Lehimize olan AHİM ve ülkemizdeki yargı organlarının aldığı kararlar uygulanmıyor.
Alevi toplumunun bilinen çok sayıda sorunu ortada dururken, tüm itirazlarımıza rağmen acele bir şekilde Kültür Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı kurulmuştur. İzlediğimiz kadarıyla bu kurum, yıllarca dile getirdiğimiz sorunlara kulaklarını tıkamakta ve başka işlerle meşgul olmaktadır. Bu kurum çok yoğun bir faaliyet yürütüp, kurumlarımızın ve ocaklarımızın arasına nifak tohumları ekip bir kargaşa yaratmaya, dedelerimizi ve ocak evlatlarını bakanlığın memuru haline getirmeye niyetleniyor. Alevi inancı sadece bir kültürel öğemidir ki Kültür Bakanlığının bünyesine alıyorsunuz. Hakk Aşığı Nesiminin ve yol erenlerimizin iki cihana sığdıramadığı inancımızı bir bakanlığa nasıl sığdıracaksınız.
Bu cüreti kimden nasıl alıyorsunuz? Ne böyle bir kurumun kurulmasına ne de bu kurumun yürüttüğü çalışmalara asla rızamızın olmayacağını bilmenizi istiyoruz. Devlet inancını tanımadığı bir topluluk için Kültür Bakanlığı’na bağlı bir başkanlık kurmuş, bu başkanlığa bağlı memurlar köy köy, bütün kentleri gezip cemevlerimize bazı tekliflerde bulunup, sorunları çözeceklerini ileri sürmektedirler. Bununla da yetinmeyip, O Cemevlerine bir personel atanacağını söyleyip, dedelerimizi uzman statüsünde işe alıyor. Düşünün ki dedemizi bile, inanç önderi olarak görmeyen bir başkanlıktan bahsediyoruz…
Değerli milletvekilleri, Alevilerin sorunlarının çözüm yeri Kültür ya da İçişleri gibi bakanlıklarda değil, eşit yurttaşlığa dayalı demokratik ve özgürlükçü bir anayasadadır. İktidarın gücü ile Alevi toplumunu satın alacaklarını düşünüyorlar. Biz buna yıllardır hatta yüz yıllardır karşı çıktık ve direndik.
Tarihin hiçbir döneminde Aleviler devletin bu tür oyunlarına kanmamış, zorbalıklarına boyun eğmemiş ve bundan sonra da eğmeyecektir. Çünkü biz, Şah Hüseyin’in, Seyit Nesimi’nin, Hallacı Mansur’un ve Pir Sultanların torunuyuz. Onlar boğun eğip, teslim oldu mu ki biz olalım. Bütün canlarımızı bu girişime karşı uyanık olamaya ve karşı durmaya çağırıyorum. Devlet Alevileri muhatap alacaksa, Kurumlarımıza, Ocaklarımıza gitsin. Devlet bize hakkımızı verecekse, Cemevlerimizi ibadethane olarak tanısın, zorunlu din dersi uygulamasından vazgeçsin. Sözlerimi toplarken, tüm meclise saygılarımı sunuyor, yeni yasama dönemin demokratik bir cumhuriyet yaratma girişimlerin yaşanacağı bir yıl olmasını diliyorum.
Ali baş Hızır yoldaşımız olsun…”
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler