HIZIR CEMİ İLE HIZIR ORUCU ÜZERİNE
-Rıza Aydın-
Bizim EMLEK yöresinde ya da şöyle deyim bize yakın köylerimizde -eski zamanlarda- HIZIR CEMİ her yıl yapılırdı. Hızır Ceminde kurban tığlanmaz GAVUT yapılırdı. O gün gavut dağıtılırdı. Kızlar gavut yunururlardı. Hızır Cemi Garba Yalinin esmesi isteği ile ilgiliydi sanırım.
Peki Hızır orucu tutulur muydu?
Şimdi yine garip karşılayanlar olacak ama annemle konuştum. Diyor ki Sıraçlar bir hafta Hızır orucu tutar. Biz üç gün tutarız. Bizde inanılır ki oruç tutarsan, birine karış vermişsen, o garışın geçermiş derler. Bu yüzden yanlışlıkla birine karış verdimde geçer diye biz bir gün tutardık diyor. Bu insanlar sahiden inaçlı insanlardı, bunları inançla yapıyorlardı. Bunu anlamak şimdi zor.
Ben bizim yörede yaşlı kişilerin, Alevilğin herşeyine softaca bağlı olup onu yerine getirmek isteyen kişilerin (Kadınların – erkekleri anlamında kişilerin diyorum, bizim dilimizde kişi sözcüğü cinsiyetsizdir) Hızır orucu tuttuğunu sanırdım. Çünkü ebemle kardaşının oğlu Hüseyin Dede (Hüseyin Acırlı) Hızır orucu tutardı. Ben köyde de hiç Hızır orucu tutmadım. Bizi buna teşfik etmezlerdi. Ama Gavut yapılan hızır bayramlarına (cemlerine) katıldım. Hızır cemlerini biliyorum.
Belirtmeliyim ki bizim yörede yapılan cemlemlerde saki meydanda oturan herkes ile köydeki her haneye lokma olarak dem verirdi, dem sunardı. Dem, Sakinin bir fincan içinde sunduğu IRAHIYDI (şarap ya da rakıydı). “Irahıya” şehire gelince “Rakı” dendiğini öğrendi. Buna Aksalman vs diye tabir edildiğinide gördüm. (Bu konu için Cemal Bardakçının 1921 yılında, Çelebi Cemalettin efendinin yardımıyla, Çorumda katıldığı iki cemi “KIZILBAŞLIK NEDİR” adlı kitabında gördüklerini yazar. Bu babda bunun okunmasında yarar var)
Bugünün okurları bunu nasıl anlarlar bilemem ama “Dolu” yada “Dem” cemde verilen lokmaydı, bir kutsiyeti vardı. Bunun hammaddesi “Arahıydı” ama o cemde “dolu” olarak sunulunca kutsal bir lokma olurdu. Ona çıhla içki yada Rakı denmesine gönlüm razı olmuyor. Hani derlerya dedeye “baba erenler içki içermisiniz” diye sual edince “yok evlat” demiş “biz dem alırız, demleniriz, bizim içtiğimiz içkiden o anlamda ayrıdır” demiş. Baba erenlere, demle içkinin arasındaki farkın ne olduğunu sival edince de, baba erenler “Evlat içki şişede olduğu haliyle öylece loş edilen şeydir, demse o mübareğin muhabbate meze olsun diye sazla sözle muhabbetle birlikteliği içinde muhabbetle loş edilmesine denir” demiş. Bu yüzden cemdeki herşeyi cemin o kapsayıcı, büğüleyici, insanı kappıp kavrayan, o ruhi bütünlük içinde düşünmek lazım. Yoksa cemde yapılan bir hizmetin benzerini cem dışında yaparsanız o, o tadı vermediği gibi, o onunla aynı muhtevaya gelmez. Mesela Cemdeki ibadetin bir parçası olan semah, cemde ibadetin bir parçasıdır ama bunu düğünde ya da her hangi bir törende dönersen bir oyundan farklı değildir. Cemde farracın yaptığı temsili işte öyledir. Bütünün içindeki bir parçayı bütünden koparır yalnızlaştırırsan görülen şey bütündeki muhtevanın görülmesini engeller. Benim küçükken gördüğüm cemlerde, cema katılanlarda farklıydı. Şimdi onu anlamasıda anlatmasıda zor.
Bu yüzden ebemden duyduklarımı vs yazmamı yadırgayanları yadırgamıyorum.
Saygılarımla arz ederim.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler