Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Türkiye’de İnsan Hak ve Özgürlükleri Tehdit Altındadır!

 Eğitim Sen Genel Merkezi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla bügün yazılı bir açıklama yaptı.  Birleşmiş Milletlerin 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul etmesinin üzerinden 74 yıl geçtine vurgu yapılan ”Türkiye’de İnsan Hak ve Özgürlükleri Tehdit Altındadır” başlıklı yazılı açıklmada, ”Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin üzerinden 74 yıl geçti. İnsan hakları konusunda uluslararası alanda en temel belge olan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi; ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler sebebiyle ayrımı gözetmeksizin herkesin doğal insan haklarına sahip olduğunu vurgulamaktadır” ifadelerinin yer aldığı açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verilmiş:

”Türkiye, Evrensel Bildirge’yi kabul edilişinden bir yıl sonra imzalamasına rağmen, ülkemizde temel hak ve özgürlükler büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmıştır. Türkiye’de düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğü fiilen ortadan kaldırılmakta, sendikal faaliyet ve eylemler üzerinden suç üretme çabaları artarak devam etmektedir. Anayasa’da yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşleri keyfi olarak yasaklanmakta, en temel demokratik tepkiler bile polis şiddetiyle engellenmektedir.

20 Temmuz 2016’dan sonra ilan edilen OHAL ve sonrasında çıkarılan KHK’ler nedeniyle ortaya çıkan hak ihlalleri devam etmektedir. 140 bine yakın kamu görevlisinin savunmaları bile alınmadan işten atılması, hiçbir yerde çalışma hakkı tanınmaması, sosyal haklarına ve banka hesaplarına el konulması, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler ve bunun gibi ne kadar hak ihlali varsa hepsi geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilmiştir. İktidarın ihraç edilen ya da açığa alınan kamu görevlileri için ‘bir daha geri dönmemek üzere kamu görevinden çıkarma’ kararı vermesi, ihraç edilen kamu görevlilerinin ‘yaşam hakkı’ ve ‘çalışma hakkı’na yönelik açık bir tehdittir.

Türkiye’nin insan hakları karnesi tarihte hiç olmadığı kadar karanlık hale gelmiş durumdadır. İktidar gibi düşünmeyen, tüm kişi ve kurumlara yönelik olarak hayata geçirilen hak ihlalleri her geçen gün artmaktadır. Yasal olarak kalkmasına rağmen fiilen sürdürülen ve darbe dönemlerini aratmayan olağanüstü yönetim anlayışının yansıması olarak hukuksuz bir şekilde sendikal faaliyetlerin engellenmesi, demokratik eylemlerin suç sayılması, iktidarın yargı kararlarını doğrudan etkileyen bir tutum göstermesi hak ihlallerinin çıkış noktasının ‘tek adam rejimi’ olduğu açıktır.

İktidarlar, gücünü önceden belirlenen kurallar ve yasalardan almak zorundadır. Ancak yasaların ve kuralların olması, temel hak ve özgürlüklerin yasalarda yazılı olması tek başına yeterli değildir. Yasalara ya da kurallara uyulması ve onların çizdiği sınırlar içinde hareket edilmesi başta iktidar olmak üzere, herkesin öncelikli sorumluluğudur.

Uzun bir süredir iktidarın baskıcı ve anti demokratik politika ve uygulamalarına karşı çıkan herkes iktidarın hedefi haline gelmiştir. Türkiye’de başta muhalif siyasetçiler olmak üzere, muhalif belediye başkanları, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, emek ve meslek örgütü temsilcileri yaptıkları açıklamalar nedeniyle iktidarın ve onun denetimindeki yargının doğrudan hedefindedir. Uzun bir süredir iktidarın baskıcı ve antidemokratik politika ve uygulamalarına karşı çıkan tüm kişi ve kurumlar, ‘bağımsız ve tarafsız’ olduğu iddia edilen yargı kıskacına alınarak sindirilmek istenmekte, hukuksuz tutuklamalarla karşı karşıya kalmaktadır.

Türkiye’de emekçi olmak, kadın olmak, çocuk olmak ve hak aramak her geçen gün zorlaşmaktadır. İktidarın giderek artan baskıcı politikaları kadınların ve çocukların daha çok şiddet görmesine ve şiddete karşı daha savunmasız bırakılmasına neden olmaktadır. Kadınların yaşam hakkı ve çalışma hakkı başta olmak üzere, eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerine yönelik baskı ve tehditler azalmak bir yana sürekli artmaktadır. Özellikle iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının ardından kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakalarında görülen belirgin artışın önüne geçmek için hiçbir somut adımın atılmaması dikkat çekicidir.

Eğitim Sen olarak, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle, dünyada ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinin son bulması için toplumun tüm kesimlerini haklarına, özgürlüklerine ve geleceklerine sahip çıkmaya, dayanışmayı ve örgütlü mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir