Almanya Alevi Birlikleri Örgütlenme Tarihi 1989-2019

Geçmişte verilen emeklerin bilinmesi için kitabı yazdım.
30 yıla yaklaşan Almanya Alevi örgütlülüğü kuruluş çalışmalarını başlattığı 1988 yılından bu zamana kadar çeşitli sıkıntıları fedakarlıklarla aşarak önemli kazanımlarla bugünlere gelmesini bildi.
30 yıl dile kolay. Bir insan ömrünün neredeyse yarısı kadar. İşte Alevi örgütlenmesi kurulurken bugün bir çoğunu hakka uğurladığımız o ihtiyar delikanlıların yoluna olan bağlılıkları, üzerlerindeki baskıları, binlerce yıldır korku içerisinde saklanmaları parçalayan dirençleriyle oluşturdukları örgütlenme bugünlere her türlü sıkıntılar karşısında verilen fedakarlıklarla gelmesini bildi. Geçmişini bilmeyen toplumlar geleceklerini sağlıklı inşa edemezler özdeyişi aslında bir hakikatı anlatıyor. Almanya Alevi örgütlenmesi kurulurken daha hayatta olmayan gençlerimiz o günkü şartları, mücadeleyi kavrayamadan, nerelerden, hangi mücadelelerden geçerek bugünlere gelindiğini bilmeden örgütsel yapı içerisinde kendilerini bulduklarında bir yanları eksik kalır düşüncesindeyim. 30 yıla yaklaşan örgütsel mücadele içerisinde verilen bu emeklerin, çalışmaların bire bir tanığı olarak kurucularımızın hangi şartlarda kuruluşu gerçekleştirdiklerini bire bir gördüğümden bu çabaların yazılı belge olarak gelecek kuşaklara aktarılmasının bir gereklilik olduğunu sürekli düşünmekteydim.
Değerlerimiz çekimlerinde anlatılanlardan etkilendim.
Beni bu kitabı yazmaya iten en büyük sebeplerden birisi de yapımcısı olduğum ve Yol TV’de yayınlanan kurucularımızı tanıttığımız, Alevi örgütlenmesi kurulurken verdikleri emeklerini, çektikleri sıkıntıları anlattırdığımız ‘Değerlerimiz’ programı çekimleri sırasında anlatılanların beni etkilemesidir. 30 yıla yaklaşan bir örgütlülükte birçok gelişmelere mücadelelere tanık olmama rağmen anlatılanları dinlediğimde bildiklerimden daha fazla emek verildiğini görmek beni bu çalışmaya itti. Bugün kazanımlarımızdan, dünyanın en büyük Alevi örgütlenmesini kurduğumuzdan bahsederken kurucularımız çocuklarını, eşlerini ikinci plana iterek vermiş oldukları emeklerin kutsallığını bu program çekimlerinde bizzat çocukların, eşlerin anlatımlarından sonra daha iyi anladım. İşte o çocukların babalarına hasret kaldıklarında çektikleri acıları, eşlerin fedakarlıklarını, hangi şartlarda ne fedakarlıklar içerisinde bu örgütlenmenin kurulduğunu gelecek nesillerin öğrenmesinin gerçeğinden yola çıkarak yazmaya karar verdim. Ama bugünkü şartlara baktığımızda rahat ortamlarda, Alevilere yakışır cemevlerine sahip olmamıza, maddi olanaklarımızın artmasına rağmen o gün verilen çabaları, fedakarlıkları bugün görememekte beni bu kitabı yazmaya itti.
Bir diğer önemli neden de ‘Değerlerimiz‘ çekimleri için telefonla kendilerine ulaştığımız kurucularımızın amacımızı öğrendiklerinde hüzünlenerek 30 yıl sonra hatırlanmak dahi çok önemlidir sitemleri, evlerine gittiğimizde takım elbiseli, kravatlı, olarak yollarda karşılamaya çıkmaları onlar açısından hatırlanmaktan daha ziyade emeklerine verilen değer açısında duygusallığın yaşanmasına neden oluyordu. Hele anlatılanlar, ah o anlatılanlar, yapılan fedakarlıklar, dernek yeri alınırken hiç düşünmeden, korkulmadan 300-400 bin mark kredilere atılan imzalar mücadele azminin, yola bağlılığın kutsallığını göstermesi açısından çok önemli gibi önümüzde duruyordu.
Tüm bu sebeplerden dolayı bu kitabı yazmayı gerekli gördüm. Almanya Alevi örgütlenmesini anlatan çeşitli kitaplar bu yolda emek vermiş arkadaşlarımız tarafından yazıldı. Ama ben bu çalışmaları çok takdir etmekle beraber sadece yaşanmışlıkları kendi pencerelerinden bakılıp, kendilerini haklı çıkartan ve kendi gözlemlerine dayanılarak yazıldığından dolayı eksik görüp bu kitabı yazmayı görev bildim. Bu kitap o arkadaşlarımıza alternatif olarak değil onların eksik bıraktıklarını tamamlaması açısından yazıldı.
Polemiklere, kişisel sürtüşmelere girmemeye çaba gösterdim.
Bu kitapta polemiklere, kişisel sürtüşmelere, yazışmalara, disiplin kurullarının verdiği kararlara girmemeye özen gösterdim, sonuçta bunlar bizim örgütsel olarak içimizde kalması gereken meselelerdir diye düşünerek böyle davrandım. Kişilere karşı, onların hatalarını ortaya çıkartmak, geçmişte yaşanılanları kendi cephemden anlatıp birilerini karalamak, içimde kalanları anlatmak gayesiyle de yazılmadı bu kitap.
Yurtseverler Birliği, Alevi Cemaatler Federasyonu ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu örgütlenme süreçlerini belgeleri ve isimleriyle anlatmaya çalıştım.
Bu kitap Alevi örgütlenmesinin temelini oluşturan kadrolar tarafından kurularak mücadelesi verilen ‘Yurtseverler Birliği‘nden başlayarak ‘Alevi Cemaatler Federasyonu‘ (ACF) ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu‘ (AABF) örgütlenmesi ve bu uğurda verilen emeklerin yaşanılan zorlukların, baskıların, karalamaların bizzat bilinmesi gayesiyle yazıldı.
Özellikle ACF döneminde izlenen politikaların, kurulan diyalogların bizleri nerelere götürdüğü ve götüreceğinin bilinmesi açısından bu kitap yazıldı. Bu dönemde Diyanet tarafından Aleviler üzerine oynanan oyunlar, ACF yöneticilerinin Diyanetle girdikleri diyaloglar, Sünni İslam anlayışına kendilerini kabul ettirme çalışmaları gelecek nesiller açısından bilinmesi çok önemlidir. Hele özellikle 30-31 Ekim 1993 tarihinde Frankfurt Üniversitesinde yapılan 3. Genel Kurulun Almanya Alevi hareketi açısından bir milat olduğu düşüncesindeyim. O birleşme gerçekleşmeseydi bugün kazanılan bu hakların alınabilmesi, AABF çatısı altında 160 AKM’ne ulaşan dünyanın en büyük örgütlülüğünün sağlanacağını düşünmemekteyim. İşte bütün bunları bilinmesi açısından bu kitap yazıldı. Bu kitabı yazarken gözlemlerimden, yaşadıklarımdan daha ziyade yaşanılan tüm gelişmeleri belgeleriyle ve o günü yaşayan insanlardan en azından iki ya da üç kişiye teyit ettirerek yazmaya gayret ettim. İlk kurucu kadrolardan, kurumsal olarak tüm kurullarda emek veren yöneticilerimizin ve hangi mücadeleden geçerek bugünlere geldiğimizin bilinmesi açısından ilmik ilmik örülerek tüm belgeler taranarak bu kitap yazıldı. Bu kitap yazılırken kimin daha çok emek verdiğinden daha ziyade emeğin Alevilikte kutsal bir değer olduğundan hareket ederek her emek vereni ayırmadan yazmaya çalıştım.
Kitapta değerlendirmeleri okuyuculara bıraktım.
Yazdıklarımla sonucu okuyucuya bırakmayı önemli gördüm. Ben bildiğim gerçekleri, yaşanmışlıkları belgeleriyle yansıttım kararı sizlere bıraktım. Zaten en büyük karar verici olan okuyucudur, tarihtir. Hepimiz bu örgütsel mücadelede eksiğiyle fazlasıyla yer aldık, emek verdik. Kimimizin emekleri bilindi, kimimizin bilinmedi, bir çoğumuz örgütsel sorunlar sonucunda kenara çekildik ama kurduğumuz, kurulmasına emek verdiğimiz örgüt bugün dünyanın en büyük Alevi örgütlenmesi olarak tarih sahnesinde yerini aldı. Bugüne gelişi sadece bugünkü yöneticiler değil, kadını, erkeği, çocuğu, yaşlısı, genciyle emek veren belki bugün birçoğunun hatırlanmadığı o isimsiz kahramanların emekleriyle gerçekleştiğini belgesiyle açıklamak için yazıldı bu kitap.
Bu kitap her Alevinin kütüphanesinde, elinin altında olması gereken bir arşiv, bir tarihi belge olarak yazıldı. Emektarların, tüm yöneticilerimizin bilinmesi, hatırlanması, emeğine saygı gösterilmesi açısından yazıldı. Aslında Almanya Alevi örgütlenmesinin kendi oluşturması gereken ama bugüne kadar gerçekleştirilmeyen bir arşiv olarak yazıldı ve herkesinde geçmişe yönelik araştırma yapması açısından danışacağı belgedir bence bu kitap. Özellikle gençlerimizin geçmişlerini bilmesi, örgütümüzün nasıl ve hangi şartlarda kurulduğunu, hangi çabaların verildiğini araştırması ve örnek alması açısından yazıldı bu kitap.
metin.kacmaz@alevi.com

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler