MASALLAR: GRIMM KARDEŞLER ve “PİRA XECE”

Yıl 1998…
Kassel’den iki Sanat insanı
“İmdat! İnsanlar Geliyor-Hilfe, die Menschen Kommen” tiyatro oyunumuzu izlemeye geldiler…
“Biz bir orient masalını,
oyunlaştırdık ve Kassel Tiyatroları’nda sergilemek istiyoruz.” dediler
“ALLEM KALLEM’in
Yönetmenliğini Sizin yapmanızı istiyoruz
Olur mu” diye teklifte bulundular.
(Nâzım Hikmet de bu çok eski masalı yazmıştı)
Görüştük
Anlaştık…
Gittim Kassel’e…
Buluştuk Tren istasyonunda…
“Sizi kalacağınız yere götüreceğiz önce…” dediler.
Götürdüler…
Evin önünde durduk
Üç katlı bir bina…
Binanın Girişinde
bir Tabela…
“Bu ev
GRİMM KARDEŞLERİN yaşadığı evdir..”
Aaaa…
“Yani, ben şimdi Grimm Kardeşlerin evinde mı kalacağım iki ay kadar?”
“Evet” dedi Thomas
“Bu evde oturan Eczacı Hanım Tiyatro yöneticilerimizden…
Bu Masalı sahneye koyacak Yönetmeni bu evde misafir etmemiz jest olur dedi ve evin çatı katında Sizi misafir edecek…”
“Süper ya…”
Oyuncu kadrosu ile buluştuk…
Mehmet rolü için uygun
birini bulamadım.
Bizim Kadrodan Kemal Çelik’i kattım Kadroya.
Kemal de geldi beraber kaldık GRİMM KARDEŞLER’in evinde…
Gündüz prova yapıyordum…
Gece GRİMM KARDEŞLERİ okuyordum…
(Grimm Kardeşler:
Jacob Grimm (1785-1863)
ve Wilhelm Grimm (1786-1859)..
Dünyaca bilinen Alman masal yazarları….
1812 Masalları kitap olarak yayınlıyorlar
(Kinder und Husmärchen)
Babaları Wilhelm Grimm’in ölmesiyle KARDEŞLERİN eğitimini
Kassell’deki oldukça zengin teyzeleri üstlenir…
Ve GRİMM Kardeşler Kassel’de bu evde yaşar, okur, yazarlar…
Bazı eserleri:
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler,
Külkedisi,
Bremen Mızıkacıları, Kırmızı Başlıklı Kız, Çizmeli Kedi,
Uyuyan Güzel…
İşte ben bu masalların yazıya döküldüğü evde kalırken;
GRİMM KARDEŞLERİN birçok masalını okurken;
“müthiş birşey hatırladım…
Çocukluğuma döndüm…
PİRA XECE ( XECE NİNE…
Kaç yaşında olduğumu bilmiyorum…
Hayal meyal hatırlıyorum
XECE NİNE çok çok yaşlıydı…
Bizde kalırdı…
Ama Kimdi?
Niçin bizde kalırdı
bilmiyorum!
sonra ne oldu
Nerede öldü bilmiyorum…
Zorluyorum kendimi hatırlamak için…
Nafile…
Ama ablamla bana ÇİROK-MASAL anlattığı
halen canlı, dimağımda…
Evimiz tipik köy evi.
Taştan…
Alt katta keçilerimiz, koyunlarımız, ineğimiz,
Zabit ve Ceyran adında iki öküzümüz otururdu…
Üstte ise Anam Sırma , Ablam Hatun , ben, bacım Elif otururduk…
(Sonra 3 bacı daha doğurdu Anam…)
ve PİRA XECE
Babam yarı Gurbette yarı köyde olurdu…
Yani Babam ,
O evde “yarım” kalırdı…
Evimiz çay (dere) kenarında, yamaçtaydı..
Önü harman yeri…
Küçük pencereleri çay tarafında, karşı yamaca bakardı…
özellikle kış günlerinde pencereye yapışırdım.
Evden kopar dışarıya dalardım.
Ay’ın şavkı vururdu kardan gelinlik giymiş ağaçlara…
Karşı yamaçtaki koruluğa…
Muhteşemdik:
Derenin cağıltısı
Aydede-Hiva Zeri,
Karşı Yamaç,
Kar ve ben…
Taaki
PIRA XECE Masallara başlayana dek öyle bakardım bembeyaz gelinlik giymiş Doğaya…
XECE NİNE sobanın dibine oturur, Ablam ile ben de Onun fistanına yapışırdık…
Heyacanla beklerdik…
Biz izleyici,
dinleyiciydik…
PİRA XECE
Anlatıcı
Şarkıcı…
Ağıtçı
Oyuncu…
Masalda/Çirokda tüm bu güzel Sanat öğelerini kullanırdı…
Sanatçı…
XECE NİNE Kürtçe anlatırdı tabii ki..
Ne XECE NİNE ne de
biz bir kelime bile Türkçe
bilmiyorduk ki…
Zaten Kürtçe’den başka Dillerin olduğunu da bilmiyorduk ki…
XECE NİNE başlardı Çirok’a…
Bazen klasik
“bir varmış bir yokmuş…” ön nakaratı ile…
Bazen bir Türkü…
Bazen de bir Ağıt ile…
Ağzımız açık dinlerdik…
Anam da “kaçamak” dinlerdi…
Çıt çıkartmazdık…
XECE NİNE’nin Sesi,
Ara Öksürüğü ,
Sobamızın çıtırtısı,
fonda derenin (donmamışsa) cağıltısı,
karşı yamaçta Kurt, Tilki ulaması…
XECE NİNE anlatır
Biz dinlerdik ağzımız açık…
Uyuya kalırdık soba dibinde…
Gözümüzü açardık sabah sedirde…
Aynı masalları defalarca anlatırdı XECE NİNE…
Biz de biraz biliyorduk gayrı…
İstek zamanı gelmişti…
Bize sorardı XECE NİNE
“Hangisini istiyorsunuz ” diye…
” Kurt vardı ya,
hani bir eve girdiğini
6 çocuğu yediğini, yedinci çocuğun saatini içine girip saklandığını ( ki o yıllarda köyümüzde masa, duvar saati yoktu…)
oradan geçen bir Prensin eve girdiğini ,
saatin içindeki çocuğun çıkıp prense,
kardeşlerini yan odada uyuyan kurdun karnında olduğunu,
Prensin kurdun karnını yararak kardeşlerini kurtardığı vardı ya.. O’nu…”
“Yoo
Tilki vardı ya, hani Ninenin sütünü çalıp içiyordu, Nine kapının arkasına saklanıp bekliyordu ya…
O’nu…”
“Yoo…
Öbürünü.
Hani Padişahın has bahçesinde, tek has elmayı, her yıl gelip alan Dev’i…
Hani Padişahın üç oğlundan en küçüğü, elmayı Dev’den alıp Babasına getirdiğini…
Sonra yaralı devi takip ederek yedi kat yerin dibine indiğini…
Sonra yedi kat yerin dibinede yaşayan Halkı
Dev’in zulmünden kurtardığını…
Orada AY Yüzlü bir kıza aşık olduğunu…
Sonra o Ay yüzlü Kız ile yedi kat yerin üstüne doğru yolculuğunu… “
Sonra…
Daha sonra…
…
İşte GRİMM KARDEŞLER’in Masalları yazdığı O evde kaldığım her gece XECE NİNE’nin Masallarını hatırladım, anardım…
Yüzüme bazen buruk bir tebessüm gelir konardı tee o yıllardan…
Köyümüz, mezramız Hallas’tan…
Bazen karşı yamaçtan kar tanesi,
ay ışığı tanıklığında gelir girerdi düşüme, Kassel’deki GRİMM KARDEŞLER’in evine…
Bu duygularla Kassel’de
“ALLEM KALLEM” masalını sahneye koydum…
Ana rolünü Almanya’nın tanınmış oyuncularından Sabine WAGERNAGEL üstlendi …
(Sabine müthiş bir oyuncu…
Türkçe bir tekerleme de öğretmiştim Sabine’ye..
Türkçe Almanca harmanlayıp öyle anlatıyordu ki deme gitsin…
Sabine’ye de anlattım XECE NİNE’in
GRİMM KARDEŞLER’in masalların bana anlattığını…
Hayret ki ne Hayret…
(Sabine’nin soyadı WAGERNAGEL Almaya’da meşhurdur.
Tüm aile sinema tiyatro oyuncudur…
Oyuncu/ Yazar Kardeşi Christoph WAGERNAGEL
RAF- Kızıl Ordu Fraksiyonu Militanlarından sağ kalanı…
Sabine de yaşadıkları
O yılları anlatırdı…)
Kassel’deki ALLEM KALLEM oyununu Galasını yaptıktan sonra döndüm KÖLN’e..
Masallar takılı kaldı beynime…
Beyinimden yüreğime indiler,
yüreğimden kalemime aktılar…
Önce “ALLEM KALLEM” Masalı’nın 1800 yıllarda Almanca yazılmış bir versiyonunu denk geldim…
Masalı Tiyatro Eseri olarak yazdım…
Tiyatromuz ARKADAŞ THEATER de sahneledim…
Yüzlerce kez oynandı…
Gel gör ki, XECE NİNE aklımdan çıkmıyor…
Gelip mihman oluyor dimağıma XECE NİNE…
“Eyvallah Başım üstüne XECE NİNE” dedim..
Ve oturdum yazmaya başladım …
XECE NİNE’nin anlattığı bir masalı aklımda kaldığı gibi yazdım tiyatro eseri olarak…
Adını da:
“OMA-FUCHS-KUH”
NİNE-TİLKİ- İNEK (Sarıkız ) koydum…
XECE NİNE anlatmıştı ya…
Bir Ninenin bir ineği varmış.
Nine ineğini sağarmış…
Barkaç dolu sütünü
killere kor, ertesi gün kaynatır yoğurt yaparmış…
Başka da birşeyi yokmuş…
O da ne ?
Bir gün, iki gün, üç gün..
Killlerdeki Barkaç boş..
Süt yok olmuş …
Allah Allah..
Nine, killerdeki kapının arkasına saklanmış…
Elinde orak ile beklemiş …
Bir de ne görsün:
Tilki damdaki delikten dalmış killere..
Sütü içip bitirmiş.
Tam kaçarken sallamış Nine orağı…
Tilki can havliyle kaçmış…
Kuyruğu Ninenin elinde kalmış…
Nine,
Tilkinin kuyruğunu
Süslemiş asmış duvarına…
Tilki hergün gelip yalvarmış Nine’ye, kuyruğunu istemiş …
Nine de birçok şart koşmuş Tilkiye…
Şunları şunları yaparsan
vereceğim Kuyruğunu demiş…
Tilki başlamış Nine’nin şartlarını tek tek yerine getirmeye…
(Şartlar nelermış ki…?
Onunda ilerde tekrar sahneye koyarsam, ya da kitap olarak çıkarırsam görürsünüz gayrı !!! )
Neyse yazdım bitirdim…
Tiyatromuzda, “PUTZFRAUEN KABARET – TEMİZLİKÇİ Kadınlar Kabare Grubumuza metin yazan ve yöneten Reiner arkadaşımıza dedim ki,
“Reiner oyunlaştırdığım bu masalın rejisörlüğünü Sen yap…”
“Ama ben kaberetistim…
Ayrıca kendi oynunu kendin sahnele…”
“Bak Reiner Dostum
Ben bu masalı
Hallas köyümde XECE NİNE’den duymuştum..
Sen ise Masalları Almanya’da GRİMM KARDEŞLER’den okumuşsundur…”
“Eee…”
“Eeesi şudur Reiner:
İstiyorum ki XECE NİNE ile GRİMM KARDEŞLER buluşsun…”
“Yani…”
” Yanisi şudur ki Reiner Dostum…
XECE NİNE Kürtçe anlatmıştı…
Ben Türkçe yazdım…
Sen de GRİMM KARDEŞLER’in dili Almanca ile sahneye koyacaksın…
Doğu-Batı Sentezi’ni
XECE NİNE ile GRİMM KARDEŞLER’i buluşturarak gerçekleştireceğiz…
(Reiner Alaman’ya Kabere
Dünyasında bilinen önemli bir Kabaretisttir…
Kabarenin Vatikani olarak bilinen Münih’teki
Lach und Schiss Kabere ekolü temsilcilerindendir…)
Oyunu Almanca’ya çevirdik.
Reiner NİNE-TİLKİ- SARIKIZ ” eserimi sahneye koydu…
Hiç karışmadım…
Galasında izledim…
Eyvallah Reiner…
Sonra ben Türkiye’ye döndüm uzun süreliğine …
Oyun Köln’de sergilenmeye devam ediyordu tabii ki…
Birgün Tiyatromuzda çalışan Jürgen arkadaşımızdan bir telefon:
“Necati, müjdemi isterim…
“Köln Gençlik ve Çocuk Tiyatro Ödülü
“NİNE-TİLKİ-SARIKIZ” oyunumuza verildi…
Ödül törenine gelmen gerekiyor…”
Güzel…
O ödüle layık görülen
XECE NİNE’ydi …
O ödül XECE NİNE ile GRİMM KARDEŞLERin buluşmasına verildi..
O ödül,
ANADOLU Bozkırındaki
Cogi köyündeki
“Köken Kültürüm ile Göçmen Kültürümün” sentezine verildi…
Bütün masalların sonu mutlu biter…
Kötü yenilir, iyi kazanır…
XECE NİNE şimdi lşıklara anlatıyordur Masallarını…
Gökte üç elma düşer ya…
(Çok sonra öğrendim
XECE NİNE akrabamızmış,
Halı dokumak için kalırmış bizde.
Köyün kızları kadınları ondan öğrenmişler Halı dokumayı, Annem gibi. Başından çok çok aci olaylar da geçmiş PİRA XECE’nin …)
İşte , O XECE Ninenin
Sivas-İmranlı-Cogi Köyü-Hallas mezrasında bize anlattığı masalların birçoğunu GRİMM KARDEŞLER de anlatmış, yazmış, yayınlamışlar…
Peki, XECE NİNE nereden biliyordu ki…
O masalar Almanya-Kassel Şehrin’den,
Türkiye-Hallas Köyü’ne uçup gelmedi ya…
Yoksa kuşlar getirdi,
Kuş dilini bilen XECE NİNE’ye anlattı,
O da bize …
Işıklar yoldaşın olsun
XECE NİNE …
Necati Şahin
Köln 30.04.2021

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler