TARAFSIZ ACI TARİFSİZDİR
Yaşanan acılar üzerinden, sistemi yerden yere vurmak yerine, içindeki nefreti kusuyorlar adeta. Taraf olmanın bahanesini çok iyi yaratıyorlar. Her acının arkasında buna tanıklık ettik aynı zamanda. Evet kınanmalı kötü ve yanlış olan her şey, hele ki bir çocuğun gözlerindeki umuda yönelik ise her türlü saldırı kınanmalı, hele ki annelerin yüreğindeki tarifsiz acıların nedeniyse… Kınanmalı yerden yere vurulmalı ölüm. Ama acılar arasında, ölenler arasında bir ayrım yapmadan. Bir çocuğun acısı diğer çocuğun acısından daha azaltılmadan. Aynı keza annelerin yüreğindeki ateşin büyüklüğü karşılaştırılmadan.
Yüzyıllardır yaşanan acılar, ölümler unutulmadan ve bunların arkasındaki devlet ve sistemin uygulayıcıları, işkencecileri, katilleri unutulmadan.
Ekmek almaya giderken vurulan Berkin’i, hayvan otlatırken havan mermisiyle bedeni parçalanan Ceylan Önkol’u ve kendisinden arta kalanları eteğine toplayan o annenin tarifsiz acısını, 12 yaşındayken 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz’ı, kokmasın diye dolapta tutulan Cemile Çağırgan’ı ve ailesini, yanağından vurulan nazlı bebeği ve onu korumak üzere üzerine kapaklanan dedesini, evinde üzerine sürülen panzerin altında kalan iki kardeşi, yedi gün sokakta bekletilen Taybet Ana’yı ve vahşi hayvanlar parçalamasın diye duvar dibinde bekleyen çocuklarını da düşünün mesela…Sokak ortasında suçsuz yere kurşunlanan insanları unutmayın. Yakılan, yıkılan, dümdüz edilen koca kentleri, köyleri de düşünün.
Cumartesi Annelerini iyi hatırlayın. Hiç unutmayın onları. Çünkü onlar hala çocuklarının kemiklerine kavuşma umuduyla her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde toplanıyorlar ve umutsuz bekleyişe yenik düşüyor kimi anneler ve kavuşamadan göçüp gidiyorlar.
Bir kaç gün önce ihmal sonucu adeta bir cinayete kurban giden Engin Eroğlu’nu unutmayın. Hayvanları otlatırken işkence edilen ve iki kurşunla öldürülen 52 yaşındaki kadını da..
Ve Ayaz’ı, Nupelda’ı hiç unutmayın
“Dövmeyin artık öldüm’ diyen Ali İsmail’i, evine baskın yapılarak ailesinin gözünün önünde öldürülen Dilek Doğan’ı ve Gezi eyleminde öldürülen herkesi, Ankara Garı’nı, Suruç’ta elinde oyuncaklarla öldürülen umut yolcularını da unutmayın. Barışın Elçisi Tahir Elçi’yi ve ailesini de hiç unutmayın.
Faili belli bütün kayıp insanları hatırlayın. Suçlunun aklandığı bu ceberrut sistemi hiç unutmayın mesela…
Gözleri oyulmuş kızları, oğulları düşünün, parçalanmış, yakılmış bedenleri, cesedi panzer arkasında sürüklenen Hacı Birlik’i de hatırlayın mutlaka. Çırılçıplak sokak ortasında bekletilen kadınları düşünmeyi unutmayın. Cinsiyeti üzerinde iddialar yapılarak süngünün ucuna takılan anne karnındaki bebekleri, taş ve sopa ile başı ezilen masum insanları, kurşuna dizilenleri, ağaca bağlanarak yakılan Behçet”i mutlaka düşünün ve ondan sonra sakalını dahi kesmeyen, tanrıya dahi küsmüş Firik dedeyi hiç unutmayın. Oğlu gözleri önünde asılan Seyit Rıza’yı da asla unutmayın. Zilan’ı Dersim”i, Sivas’ı, Maraş’ı, Roboski’yi, Ermeni katliamını da…
Tecavüze uğrayan, öldürülen kadınları, çocukları da hep hatırlayın. İnsanların emeğine, aşına, hayatına göz koyanları. Haksızlık yapanları da, haksızlık karşısında asla boyun eğmeyenleri de hatırlayın her daim. Bedel ödeyen onurlu insanların sırtından onursuzca bir hayat sürenleri de unutmayın. İhanet edenleri de.
Kendi çıkarları sözkonusu olunca inandıkları ve savundukları ilkelerden kolayca vazgeçenleri de. Toplumun ve insanlığın başına bela olan herkesi de kınamayı unutmayın. İyi olan her şeyi dilerken kendisinde o iyiliği barındırmayanları da asla ama asla unutmayın.
Nerde olursa olsun bilinçli olarak yakılan her ormanı, yok edilen, zulüm gören her canlıyı hatırlayın mutlaka.
Kendini üstün görerek kendisine hak gördüğü her şeyi bir başkasını ötekileştirmek, ona eziyet etmek, onu yok saymak, ortadan kaldırmak için kullanan kendisini zorla dayatan herkesi her düşünceyi de kınamayı unutmayın mutlaka
Olur mu?
Yüreğinizdeki acı taraf tutmuşsa bilinki acınız da, sözünüz de, duyarlılığınız da hükümsüzdür…
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler