Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Alevi soykırımına dur diyecek yok mu?

Rauf Karakoçan / 1 Ocak, 2025 

Suriye’de alevi soykırımı bütün hızıyla devam ediyor. Durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Gizlisi saklısı da yok olup biten insanlık dışı işkenceleri, açıktan yapılan infazları herkes görüyor, izliyor ve biliyor. Bu soykırım vahşetinin nerede ve ne zaman duracağına dair hiçbir emare de yok. İşin garip tarafı hiç kimsede tepki de yok. Vicdani ve ahlaki sorumluluk gereği karşı duran hiçbir güç de yok. Herkes, HTŞ çeteleriyle el sıkışmanın, prim yapmanın, iş kapmanın, menfaat sağlamanın, dostluk ilişkisi kurmanın derdindedir. 

Yapılan Alevi katliamının sorumlularıyla aynı kareye girmenin, suçluları meşrulaştırmanın çabası içerisinde olanlar, Alevi soykırımlarına karşı sorumluluk duymuyorsa işlenen suçlara ortaktırlar. Bir inanca mensup olmak suçmuş gibi bir halk topluluğu, hiç ayrım gözetilmeksizin, en ağır hakaretlere, işkencelere ve gayriinsani, gayriahlaki uygulamalara maruz kalıyorsa, HTŞ ile el sıkışanların eline Alevi halkının kanı bulaşmıştır.

HTŞ’nin sözde zaferine, aldatmaca devrimine, ağzı kulaklarına varanlar, bu katliamların sahibidirler. HTŞ’yi öne sürenler, sırtını sıvazlayanlar, onlardan medet umanlar, hiç tereddüt yok ki bu canilerin cinayetlerini meşru görmektir. DAİŞ’in Şengal’de gerçekleştirdiği Ezidi fermanı neyse HTŞ çetelerinin Suriye’deki Alevi fermanı da odur. Aradaki tek fark ve daha da kötüsü, DAİŞ bir terör örgütü olarak katliamlar işledi, HTŞ terör örgütü ise henüz terör listesinden çıkarılmamış ve meşruluk kazanmış Suriye yönetimi olarak bu katliamları yapıyor. HTŞ’ye hukuken, terör örgütü kararı verenler kendi hukuklarını çiğniyorlar. Çünkü hukuk ilkeleri hiçbir ahlaki kurala dayanmıyor.

HTŞ’nin en yakın dostu olan Türkiye geçmişinden beri Alevilere ayrımcı politikalarla yaklaştığını biliniyor. Ta Yavuz Sultan Selimden, Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar, sadrazam Kuyucu Murat Paşanın kendisi tarafından katledilen on binlerce Alevi’yi kuyulara gömerek temizlik harekâtı yaptığı iyi bilinmektedir. Osmanlı dönemindeki Celali isyanlarını bastırma adına Alevi avına çıkarak soykırım yapmakla yetinilmemiş, Alevi Türkmenler de aynı vahşetten payını almıştır. Hatta sadece Osmanlı dönemi de değil Cumhuriyet döneminin Dersim ve Koçgiri Alevi katliamları, yakın tarihimizin en somut örnekleridir.

Suriye’de suçsuz, savunmasız durumda olan Alevi topluluğu sistematik bir soykırım uygulamasıyla karşı karşıyadır. HTŞ’nin Alevilere karşı şimdiden başvurduğu bu vahşet, gelecekte diğer farklılıklara karşı da yapacağının teminatıdır. HTŞ İslami çete terörü, İslam adına her türlü barbarlığı sergileme yetkisi meşruymuş gibi bütün dünyanın gözüne sokarcasına Alevilere karşı terör estirmektedir. Peki, bu Alevi soykırımına karşı dur diyecek yok mu? İnsani değerler bu kadar mı düştü, vicdanlar bu kadar mı köreldi demeye dil varmıyor.

HTŞ’den oluşan ortaçağ barbarlarıyla, Suriye halkları asla yönetilemez, onunla ortak da olunamaz. Alevilere karşı soykırımda sınır tanımayan bu yamyamlar güruhuyla neyin iş birliği, neyin müzakeresi yapılacaktır. Şam’da resmi temsilcilik açmak isteyen, diplomatik ilişki kurmak isteyen her kim olursa olsun Alevi soykırımını görmezden gelemez, gelmemelidir. Aksi takdirde, Suriye’de yudumladığınız kadehte Alevilerin kanı olacaktır.

Alevi katliamını durdurmak için yarınlar çok geç olabilir. Bunu durdurmanın yolları da vardır. Eğer, Alevi katliamı durdurulmazsa, HTŞ’ye tavır konulmalı, ilişkiler askıya alınmalı, yaptırımlar uygulanmalıdır. Başka çözüm yöntemleri varsa onlar devreye sokulmalıdır. Her ne yapılacaksa şimdiden yapılmalıdır. HTŞ gibi derme çatma bir terör örgütüne söz geçiremeyenler, Suriye’de nasıl istikrar sağlayacaklar? Baas rejiminden daha fazla kötülük üreten bir zihniyete Suriye halkları nasıl teslim edilecektir? Soruları daha da çoğaltmak mümkündür.

Sokak ortasında, kamuya açık infaz görüntüleriyle, her türlü vahşeti servis ederek, halka korku salan HTŞ cinayet şebekesinin yönetiminde yaşayan farklılıkların, azınlıkların hiçbir yaşam güvencesi yoktur. Bu gerçeğin bilinmesinde fayda vardır. Suriye’de söz sahibi olan her gücün, hiçbir ayrım yapmadan istisnasız her kesimin bu zalimliğe karşı az çok sorumluluğu vardır. Mutlaka söyleyecek sözü olmalıdır. Siyasi hesaplara, devlet çıkarlarına Aleviler kurban ediliyorsa, en hafif deyimiyle, yaşanan insanlık suçuna iştiraktir. 

Mezhep savaşlarında kan kaybeden toplumların geleceği yoktur ve asla olamaz da. Orada demokrasiden, kadın-erkek eşitliğinden, insan haklarına saygıdan, yaşam güvencesi gibi doğal haklardan bahsedilemez. Suriye’de Alevilerin tavuk gibi boğazlandığı bir dönemde, eğer hayal dünyasında yaşanmıyorsa, hangi çözümden bahsedilecek, nasıl bir anayasa yapılacak, üstelik silahları olanlar, silahları nasıl bırakılacak? Verilecek hiçbir vaadin hiçbir kıymeti harbiyesi de yoktur.

HTŞ’nin yaptığı Alevi katliamını durdurmak için hiç kimse ses çıkarmıyorsa örgütlü ve planlı bir kötülüğün ortaklaşması demektir. İnsanım diyen herkes Suriye’de yükselen Alevi çığlığına kulak kabartmalı, elinden gelen imkanları seferber etmeli, kamuoyu oluşturmalı ve devletler nezdinde girişimlerde bulunmalıdır. Naçizane çağrımız, akan Alevi kanının mutlaka ve mutlaka bir an önce durdurulması için harekete geçilmesidir. Yeni yıla bu insanlık utancıyla girilmemelidir.

Kaynak:https://hawarnews.com/tr/alevi-soykirimina-dur-diyecek-yok-mu-rauf-karakocan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir