Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Tunçdemir: Edremit Belediyesi’nin görevi yerine getirmesi için imza kampanyası başlattık

Edremit Kadın Platformu, CHP’li belediyenin, yasal sorumluluğunu yerine getirerek “Kadın Danışma Merkezi” ve “Kadın Sığınma Evi” açması talebiyle imza kampanyası başlattı. Kampanyaya ilişkin ETHA’ya konuşan Songül Tunçdemir, “Edremit, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin çokça yaşandığı bir ilçe. Bu nedenle Edremit Belediyesi’nin görevi yerine getirmesi için bir imza kampanyası başlattık” dedi. Tunçdemir, kadınlara da 8 Mart’ta omuz omuza olma, seslerini birleştirme çağrısı yaptı.

Balıkesir’in Edremit ilçesinde çalışmalar yürüten, Edremit Kadın Platformu, belediyenin Kadın Danışma Merkezi ve Kadın Sığınma Evi açması için imza kampanyası başlattı. Kadına dönük şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için başlatılan kampanya kapsamında kadınlar her çarşamba Edremit Cumhuriyet Meydanında eylem yapıyor.

Kadınlar açıklama yaptıktan sonra imza toplayarak, CHP’li Edremit Belediyesi’ne yasaların getirdiği sorumluluğu hatırlatıyor. Kadına dönük şiddetin ve kadın cinayetlerinin çok fazla yaşandığı ilçede acil olarak Kadın Danışma Merkezi ve sığınma evi açılmasını isteyenler kadınlardan Songül Tunçdemir ile 8 Mart öncesinde başlattıkları kampanyayı konuştuk.

‘YENİ KAZANIMLARINDA, KAZANILMIŞ HAKLARIMIZA DA SAHİP ÇIKMAK İSTİYORUZ’
Edremit Kadın Platformu olarak kadına yönelik şiddeti her zaman gündemde tuttuklarını dile getiren Tunçdemir, “Bunu çeşitli şekillerde ifade etsek de şiddete uğrayan kadınların şiddet sonrası yardım göreceği merkezlerin talep edilmesi de bu mücadelenin temel ayaklarından biriydi. Şiddet gören kadınların sığınabileceği, psikolojik ve hukuki destek birimlerinin olması kadın cinayetlerinin önüne geçmek bakımından çok önemli. Mücadelemiz yeni kazanımların yanında kazanılmış haklarımızı da sahip çıkmaktır. şiddete uğrayan kadınların can güvenliğini sağlayacak yasalar mevcut ama çoğu işlevli değil. Bu yasaların uygulanması konusunda yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor” dedi.

‘BELEDİYE KANUNU VE 6284 UYGULANMALI’
5393 sayılı Belediye Kanununun “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır” maddesini ve 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanununun “Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, bakanlığa ait veya bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlerde; barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hallerde ise mülki amirin, acele hallerde kolluğun veya bakanlığın talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde güvenli nakli sağlanıncaya kadar geçici olarak barındırılır. Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenmesi, diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması. Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi, gibi hususlarda mülki amirleri ve kolluk kuvvetlerini sorumlu tutar” maddesini hatırlatan Tunçdemir, Edremit’in kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerin çokça yaşandığı bir ilçe olduğuna dikkat çekti bu nedenle belediyenin üstüne düşen görevi yerine getirmesini istediklerini söyledi.

‘SONUÇ ALANA KADAR EYLEMLERİMİZ DEVAM EDECEK’
Kadın Danışma Merkezi ve Kadın Sığınma Evi’nin temel talepleri olduğunu belirten Tunçdemir, “Geçtiğimiz 25 Kasım öncesinde 4 hafta boyunca her çarşamba günü taleplerimizin gerçekleşmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için sessiz yaşam nöbetleri tuttuk, oturma eylemleri gerçekleştirildik. 8 Mart yaklaşırken yine şubat ayının başından itibaren her çarşamba basın açıklaması ve oturma eylemleri yapıyoruz. 20 Şubat’tan itibaren de eylemi gerçekleştirdiğimiz alanda stant açarak, Edremit’te Kadın Danışma Merkezi ve Kadın Sığınma Evi talebiyle imza kampanyası başlattık. Daha sonra belirleyeceğimiz bir günde imzaları belediyeye teslim edeceğiz. Sonrasında ise takipçisi olacağız ve sonuç alana kadar eylemlerimiz devam edecek” ifadelerini kullandı. 

‘BASKILAR ARTTIKÇA KADINLAR DAHA RADİKAL EYLEMLERE GİRİŞİYOR’
2024 yılında en az 394 kadının katledildiğini, 259 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini, kadınları öldüren en az 724 fail varken sadece 304’ünün tutuklandığını, 111 kadının boşanmak istediği için katledildiğini, katillere tahrik ve iyi hal indirimleri uygulandığını, kadınların nasıl yaşayacağı, kaç çocuk doğuracağı, nasıl giyineceğinin, ne iş yapacağının siyasiler tarafından belirlendiğini, kadının nafaka hakkına göz dikildiğini, ucuz iş gücü olarak görüldüğü ve aynı zamanda eve kapatılmak istendiğini anımsatan Tunçdemir, şöyle devam etti: “Vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin müebbet hapis cezası yargı tarafından ‘canavarca bir his barındırmadığı’ tespitiyle bozulduğu bir ülkede yaşıyoruz. Özellikle de AKP-MHP iktidarı döneminde yenilerini bir yana bırakalım kazanılmış haklarımız tek tek gasp ediliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması ve kısıtlı hale getirilmesi, nafaka hakkınına göz dikilmesi bunlardan sadece bazıları. Demokratik bir anayasamız yok fakat buradaki demokrasi kırıntılarının bile yeni yasalarla tek tek elimizden alındığı ya da uygulamadığı bir dönem bu. Her ne kadar siyasal iktidarın kadın bedeni üzerinden yürüttüğü kadın kazanımlarına dönük saldırılar arttıysa da bu tür uygulamalara kadınlar hep mücadeleyle karşılık verdi ve bundan sonra da verecektir. Baskılar arttıkça kadınlar daha radikal eylemler geliştiriyor. ‘Etki tepkiyi doğurur’ ya da ‘Baskı direnişi artırır’ sözlerinin vücut bulduğu yerdir kadın mücadelesi. Kadın, mücadelenin içindeyse eğer onu hiçbir güç geri döndüremez. Çünkü oraya gelene kadar kadar birçok engeli aşmıştır. Yakın çevresini, cinsiyet eşitsizliğiyle donatılan toplumu, sistemin önüne koyduğu engelleri aşarak gelmiştir. Bu nedenledir ki tarih kadınların yazdığı direniş destanlarıyla doludur. 2022’de İran’da Jîna Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alınarak işkenceyle katledilmesinden sonra İran’da başlayarak tüm dünyaya yayılan isyan bunlardan sadece biri.”

Platformun, demokrasi mücadelesi veren sendika, parti ve derneklerin kadın temsilcilerinden oluştuğunu bu çeşitliliğin de kadın mücadelesine zenginlik  kattığını dile getiren Tunçdemir, “Kadın olamaktan kaynaklı genel sorunların yanında bir de aidiyetinden dolayı ikinci kez yaşanılan sorunlarla karşı karşıyayız. Mesela sırf kadın olmak başlı başına birçok sorunla karşı karşıya olmak anlamına gelirken, Alevi, Kürt, işçi, işsiz kadın olmak beraberinde başka sorunları da getiriyor. Bu nedenle kadın platformları kadının birleşik mücadelesini güçlendiren çok değerli bir yerde duruyor” dedi. 

‘TÜM HAKSIZLIKLARI GÜNDEMİMİZE ALIYORUZ’
Kurumlarda mücadele eden kadınların çoğalması ve kurumlardaki demokratik işleyişin güçlendirilmesi, kurumlardaki kadınlar için özgün örgütlenme alanlarının açılmasının önemine vurgu yapan Tunçdemir,  böyle olursa kadın mücadelesinin büyüyeceğini ve kazanımların da daha kolay elde edileceğini söyledi. Tunçdemir, “Kadın gündeminin özgün bir yanı olsa da demokratik kamuoyunun gündeminden azade değildir. Ekonomik kriz, Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinde yaşanan savaşlar, ekolojik katliamlar, eğitim ve sağlık alanındaki sorunlar, farklı aidiyetlere olan düşmanlık ve ayrımcılık, kamusal alanda yaşanan sorunlar hepsi birbiriyle bağlantılı. Bahsettiğimiz bu sorunlardan en çok etkilenen cins de kadın cinsidir. Bu olumsuzlukların yarattığı toplumsal çürüme kadına yoksulluk, şiddet ve kırım olarak dönmektedir. Dolayısıyla bizler kadınların kurtuluşu için mücadele verirken diğer yandan da ülkemizde yaşanılan tüm haksızlıkları da gündemimize alıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘OMUZ OMUZA OLALIM, SESİMİZ DAHA GÜÇLÜ BİRLEŞTİRELİM’
Bu nedenle de kampanyanın sloganını, “Eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam hakkımız” olarak belirlediklerini dile getiren Tunçdemir, şu sözlerle devam etti: “Bu slogan içinde bulunduğumuz sistemde kadının nerede olduğunu, aynı zamanda kadınların ne istediğini çok net bir şekilde ortaya koymakta. Eşit değiliz, özgür değiliz, kadına yönelik şiddet var ve biz eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam istiyoruz. Bu bizim hakkımız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor ve birçok yerde 8 Mart eylem ve etkinlikleri başladı. Bu nedenle ben 8 Mart çağrısı yapmak istiyorum. Sevgili kadınlar, değerli kız kardeşlerim. Her türlü erkek devlet şiddetine, kazanılmış haklarımızın gasp edilmesine karşı, emeğimiz ve haklarımız için her zamankinden daha fazla yan yana gelmeye, her zamankinden daha fazla mücadele etmeye ihtiyacımız var. Dünyayı kurtaracak olan birleşik ve örgütlü kadın mücadelesidir. Bu 8 Mart’ta daha fazla omuz omuza olalım ve sesimizi daha güçlü birleştirelim.”

Kaynak: ETHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir