“Karanlığa Karşı Bir Işık: Kültür ve İnsanlık için Mücadele”

Bahar Coşkun

Bu savaşın hedeflerinden biri de bizim canlarımız olan Alevilerdir. Aleviler, tarih boyunca hakikatin, adaletin ve barışın savunucusu olmuşlardır. Ancak bugün, Suriye’de Alevi toplumu, baskıcı rejimler, radikal gruplar ve insanlık değerlerini hiçe sayan zihniyetlerin hedefi haline gelmiştir.

19 Ocak 2025 tarihinde, Bielefeld Alevi Kültür Merkezi – Cemevi’nde ”Suriye’den yükselen mazlumların cığlığına ses olalım” konulu bir panel düzenlendi.

Demokrasi Platformu ve OWL Bölgesi Alevi Kurumları tarafından dün Bielefeld Cemevi’nde düzenlenen panel de Gütersloh Alevi Kültür Merkezi Başkanı ve AABF Genel Yönetim Kurulu Üyesi Bahar Coşkun, AABF ve başkanı olduğu Gütersloh Cemevi adına kapsamlı, içerikli bir konuşma yaptı.

Bahar Coşkun’un “Karanlığa Karşı Bir Işık: Kültür ve İnsanlık için Mücadele” başlıklı konuşmasının tam metni söyle:

”Değerli dostlar, sevgili canlar,

Hepinizi Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu ve Gütersloh Alevi Kültür Merkezi adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bugün burada, yalnızca konuşmak için değil, sorumluluk almak ve insanlık adına bir adım atmak için bir aradayız.

Tüm Dünyada Azınlıklara Karşı Kirli Savaş: Suriye Örneği

Bugün dünyada azınlıklara karşı yürütülen kirli savaşlar, insanlığın en büyük sınavlarından biri haline geldi. Bu savaşların en acımasız örneklerinden biri şu anda Suriye’de yaşanıyor. Suriye’deki savaş, yalnızca fiziksel bir yıkım değil; aynı zamanda kültürel, etnik ve inanç topluluklarına yönelik bir yok etme politikasıdır.

Bu savaşın hedeflerinden biri de bizim canlarımız olan Alevilerdir. Aleviler, tarih boyunca hakikatin, adaletin ve barışın savunucusu olmuşlardır. Ancak bugün, Suriye’de Alevi toplumu, baskıcı rejimler, radikal gruplar ve insanlık değerlerini hiçe sayan zihniyetlerin hedefi haline gelmiştir.

Baskıcı ve gerici zihniyetler Suriye’de kimi yaşatacak?

•Hangi Hristiyanı?

•Hangi Müslümanı?

•Hangi Yahudiyi?

•Hangi Aleviyi?

•Hangi Ezidiyi?

•Hangi Dürziyi

•Hangi Şii’yi?

•Hangi Ateist’i?

Bu soruların cevabı bellidir: Kimseyi yaşatmayacaklar. Özgürlüğün yerini korku, adaletin yerini baskı alacak.

Mazlumların Sesi Olalım!

Değerli dostlar, bugün Aleviler başta olmak üzere tüm azınlıkların, kadınların, çocukların ve masum insanların bu acımasız saldırılar karşısında savunmasız bırakıldığını görüyoruz. Ancak şunu unutmamalıyız: Sessizlik, zalimlerin en güçlü silahıdır.

Bilimi, sanatı, sevgiyi ve barışı yok eden bu düzen, yalnızca azınlıkları değil, insanlığın tümünü karanlığa sürüklüyor.

Kadınlar temel haklarından mahrum kalıyor, çocuklar ise savaş ve nefret içinde büyüyerek kayıp bir nesle dönüşüyor.

Aleviler gibi barışın ve hoşgörünün savunucusu olan toplumlar, yok edilmeye çalışılıyor.

Eğer bugün sesimizi yükseltmezsek, bu sessizlik hepimizi esir alacak.

Kültür ve İnancımıza Sahip Çıkmak

Bugün Suriye’de yaşananlar, yalnızca bir coğrafyaya yönelik değil, aynı zamanda inancımıza ve kültürümüze yönelik bir saldırıdır. Bizler Alevi toplumu olarak tarih boyunca zulme karşı direndik. Ancak bu direnişi sürdürebilmek için inancımıza ve kültürümüze sıkı sıkıya sarılmamız gerekiyor.

Eğer bizler, çocuklarımıza bu kültürü ve inancı aktaramazsak:

•Yobaz zihniyetler her boş alanı dolduracak.

•Alevilik bir tarih kitabının sayfalarında unutulacak.

•Toplumumuz köksüz, kimliksiz bir hale dönüşecek.

Bir toplum kültürünü kaybettiğinde, yalnızca tarih olur. Bugün, inancımızı ve değerlerimizi yaşatmak için her zamankinden daha güçlü olmalıyız.

Bireyselleşme ve Dijital Dünyanın Tehdidi

Bugün bireyselleşme, modern dünyada en büyük sorunlardan biri haline geldi. Bu süreç, aslında pandemiden önce başlamıştı; pandemi ise yalnızca hızlandırdı. Ancak asıl tehdit, dijital dünyanın etkisiyle ortaya çıktı.

İnsanlar gerçek dostluklardan uzaklaşıyor, sanal dünyada bir “varlık” oluştururken toplumsal bağlarını kaybediyor.

Sosyal medya bizi birbirimize bağlar gibi görünse de, aslında yalnızlaştırıyor.

Toplumlar yerine bireyler ön plana çıkıyor; dayanışma ve ortak değerler zayıflıyor.

Bu durum, sadece bireylerin değil, toplumların direncini de zayıflatıyor. Eğer bu gidişata dur demezsek, dayanışma ruhumuzu kaybedebiliriz.

“Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın” Mantığının Yanlışlığı

Değerli dostlar, insanlık tarihinde en büyük yanlışlardan biri, zulmü görmezden gelmektir. Eğer biz bugün, “Bana dokunmuyor, beni ilgilendirmez” diyerek sessiz kalırsak, bu sessizlik bir gün bizim kapımızı çalacaktır.

Alevilik, her zaman mazlumun yanında olmayı ve haksızlık karşısında susmamayı öğütler. Bu öğüdü unuttuğumuz anda, sadece inancımızı değil, insanlığımızı da kaybetmiş oluruz.

Almanya’daki Sağcı Akımlara Karşı Çağrı

Değerli dostlar,

01 Şubat’ta, Suriye’deki katliamları ve etnik azınlıkta olan canlarımızla dayanışma göstermek amacıyla OWL Demokrasi Platformu olarak düzenleyeceğimiz Yürüyüş ve Mitinge güçlü bir katılım göstermenizi özellikle rica ediyoruz.

Sizlerde ricamız:

-Çevrenizdeki insanları bu yürüyüşe katılmaya teşvik edin.

•İnsanlara sağcı akımların tehlikelerini anlatın.

•Hep birlikte güçlü bir katılım sağlayalım.

Bu yalnızca bir yürüyüş değil, barış ve insanlık için ortak bir direniştir.

Güzel dostlar, sevgili canlar,

Bizler, yönetici ve temsilciler olarak özel yaşantımızdan ve zamanımızdan fedakârlık yapıyoruz. Neden? Çünkü toplumumuzu, inancımızı ve insanlığı bir arada tutabilmek için mücadele ediyoruz. Eğer sizlere hitap edebiliyor, dayanışma gösterebiliyorsak ne mutlu bize.

Eksikliğimiz varsa, burası meydan! Daha iyi katkılar sunabileceğiniz, bize yol gösterebileceğiniz her konuda desteğinizi görmekten minnettar oluruz.

Konuşmamı Pir Sultan Abdal’ın şu dörtlüğüyle tamamlamak istiyorum:

“Gel ikrar verelim divan yoluna,

Sadık olalım pirin özüne.

Cümle yaranların aşk meydanına,

Can ü gönül ile dolalım dostlar.”

Bu dörtlük, birliğin, sevginin ve dayanışmanın yolunu bize gösteriyor. Biz de bu yolda birlikte yürüyelim.

Her daim sevgi ve aşk ile…”

Bahar Coşkun