Türkoğlu: Kadınlara yönelik suikastlar kadınların özgürlük mücadelesine yöneliktir
Paris’te 9 Ocak 2013’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, katledilişlerinin 12. yılında mezarları başında anıldı.
Fidan Doğan için Maraş Elbistan’da bulunan mezarı başında yapılan anmada konuşan Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, şunları söyledi:
9 Ocak Paris’te katledilen Kürt kadın siyasetçileri anıyoruz. Fidan Doğan şahsında Kürtlerin, kadınların mücadelesini büyüten bu mücadele bizim de mücadelemizdir. Bir barış sürecinde, Paris’te 3 kadın siyasetçi katledildi. Fransa hükümeti bu katliamı aydınlatmalıydı ama ne yazık ki münferit bir cinayet olarak göstermeye çalıştı. Tetiği çekenin arkasında kimlerin olduğu, emri verenlerin kimler olduğu hala aydınlatılmıyor. Aydınlatılmaması için ulus devletler bir suç birliği içerisindeler. Bizler arkadaşlarımızı bir yandan mücadeleleriyle anarken, diğer yandan bu katliamların aydınlatılması için ısrarla mücadelemizi dile getiriyoruz. Bu katliamlar aydınlatılmak zorundadır. Katliamları gerçekleştirenler hesap vermek zorundadır. Bizler kadın özgürlük mücadelemizi, Kürt özgürlük mücadelemizi yürütürken de Sakineler ve Rojbinlerden Sevelere kadar hedef gösterilen her bir kadın yoldaşımızın ödemiş olduğu bedelleri anıyoruz.
Ulus devlet aklı kadınları hedef almaktan vazgeçmiyor
Ulus devlet aklı ve erkek egemenliği, mücadele eden kadınları hedef almaktan vazgeçmiyor. O yüzden günbegün aslında siyasi kadın suikastları artmaktadır. Kadınlara yönelik suikastlar, kadınların özgürlük mücadelesine yöneliktir. Bir halkın özgürlük mücadelesini de ortadan kaldırmak için bu suikastlar gerçekleştiriliyor. O yüzden cezasızlık politikalarıyla bunları birer faili meçhul dosyaymış, münferit bir olaymış gibi gösterip kapatmaya çalışıyorlar. Ya da sadece bir tetikçiyi yakalayıp arkasındaki güçleri sorgulamamıza izin vermiyorlar. Sakinelerin, Leylaların, Fidanların katledilişinde bir ulus devlet aklının var olduğunu biliyoruz. Bu ulus devlet aklı aynı şekilde her türlü suikastı gerçekleştiriyor. Bir gün Deniz Poyrazı katlediyorlar, bir gün Nagihan Akarsel’i katlediyorlar, Havrin Xelef’i katlediyorlar. Ortadoğu coğrafyasında Kürt özgürlük mücadelesi yürüten kadın siyasetçileri kasten hedef haline getiriyorlar. Bizler, 12 yıldır bu davanın takipçisiyiz ama aynı zamanda hesap soranı olmaya da devam edeceğiz. Çünkü arkadaşlarımızın katledilişini bu şekilde bu devletler kapatamazlar. Bu işbirliğini kabul etmiyoruz. Herkes suçunu itiraf etmiştir aslında. Çünkü bu işbirliği bunu göstermektedir. Avrupa ülkelerinin sessizliği bunu göstermektedir. Bizler kadın özgürlük mücadelemizi yürütürken de katliamla karşı karşıya kalan arkadaşlarımızı anarken de bunun hesabını sormakta kararlıyız. Bu mücadeleyi de büyütmekte kararlıyız. Elbette ki her bir kadın yoldaşımızın bir mücadelesi, bir fikriyatı vardır. Bu fikriyat başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere, Kürdistan’da özgürlük mücadelesi yürüten kadınların fikriyatıdır. Demokrasi temelli bir paradigması vardır. Onurlu barışın inşası için bir paradigması vardır. Kadın eşitliğini ve özgürlüğünü savunan, bu mücadeleyi yürüten kadın yoldaşlarımız, tam da Ortadoğu gibi bir coğrafyada bu özgürlük mücadelesini büyütmeye çalıştılar. Bu nedenle hedef gösterildiler, katledildiler.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren devrimciler vazgeçmedi
Elbette ki bu mücadele katliamlarla bitecek bir mücadele değildir. Yüz yıldır inkar ettiler, katlettiler, hapishanelere kapattılar ama asla kadınlar vazgeçmedi, Kürt halkı vazgeçmedi. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren devrimciler vazgeçmedi. Bu yüzden bilsinler ki bu mücadele muhakkak ama muhakkak 21. yüzyılda kadınların mücadelesi olarak büyümeye devam edecektir. Bugün bu mücadele aynı zamanda Rojava’da kendini inşa ediyor. Bu mücadele Rojava’da kadın devrimi olarak kendisini ortaya koyuyor. Fidan Doğan’ın Avrupa’da diplomasisini geliştirdiği bu paradigmanın aslında artık enternasyonal bir kadın dayanışması olduğunu söylemek mümkündür. Yani Fidan, Leyla ve Sakine şahsında “Jin Jiyan Azadî” artık tüm ülkelere yayılmış ve kadınların özgürlük mücadelesinin umudu haline gelmiştir. Elbette ki bir yandan barış süreçlerinde, bir yandan savaş süreçlerinde kadınlar her zaman hedef haline gelmiştir. Tıpkı 5 Ocak’ta katledilen Seveler gibi. İşte Ocak ayı, kadınlara yönelik katliamlara karşı mücadelemizi de yükselttiğimiz bir ay. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki arkadaşlarımızın ödediği bedelin yerini bulabilmesi için bu yeni yaşamı inşa etmek zorundayız. Bunun mücadelesini büyütmek zorundayız. Onların mücadelesi bizim de mücadelemizdir. Onların katledilmesi bizim mücadele gerekçemizdir, hesap sorma gerekçemizdir. Fidan Doğan şahsında Kürt kadın siyasetçileri sevgi, saygı ve minnetle anarken, onların gittiği yolda yürümeye, bu sözü daha da yükseltmeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki bu yüzyılda Kürt kadınlar başta olmak üzere Ortadoğu’da kadınlar baskı ve zulüm politikasına karşı en güçlü şekilde mücadelesini yükseltecektir.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler