Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Atılan Çamurun İzi, İlk Olarak Kendi Ellerinde Belirir

Özgür Demir

Alevilik, “gördüğünü ört” anlayışını benimsemiş bir halkın inancıdır. Yani, başkalarını karalamak, hatalarını öne sürmek, insanın vicdanını yitirmesidir. Bu öğreti, hem bir yaşam biçimi hem de toplumsal huzurun anahtarıdır. Ne yazık ki bazıları bu kadim öğretiyi hiçe sayarak, başkalarını küçümsemekte ve insanları birbirine düşürmeye çalışmaktadır.

Anadolu topraklarında sevgi, hoşgörü ve adaletin özüdür. Bu toprakların ruhu, insanlık değerlerinin derin izlerini taşır hepimizin bildiği gibi. Alevilik de bu ruhun en saf, en direngen yansıması olmuştur. Bir inançtan çok, bir yaşam biçimi, bir ahlak anlayışıdır Alevilik. Hakk’a ve insana iyilik yapmayı, sevgi ve adaleti esas alan bu öğretimiz, tarih boyunca özgürlük ve adalet arayışının simgesi olmuştur. Baba İshak’ın dilinde sevgi, Hacı Bektaş Veli’nin öğretilerinde aydınlanma, Şah Kalender’in yüreğinde yiğitlik ve Pir Sultan Abdal’ın sazında direnişin izleri vardır tarihte.

Alevilik, zulme boyun eğmeyen, haksızlığa karşı susmayan ve mazlumun yanında saf tutan bir duruşu simgeler. Alevi inancının temelinde insanın değerini yüceltmek, adaleti ve sevgiyi öncelemek vardır. Ancak, bugün bazı kişiler Aleviliği ve bu kadim öğretileri yanlış anlamakta, çarpıtarak kullanmaktadırlar. Aleviliği kendi dar bakış açılarına alet etmeye çalışanlar, toplumu bölme ve huzuru bozan iftira kampanyalarını sürdürme yoluna gitmektedirler.

Bu kişiler, geçmişte kendilerine sunulan olanaklarla “kraldan çok kralcı” olmuş, çıkarları bittiğinde ise toplumu kaosa sürüklemek için kirli oyunlara başvurmuşlardır. Kendi çöplüğünü temizlemek yerine, başkalarının hatalarını dillendirmekte ve insanları karalamayı bir araç olarak kullanmaktadırlar. Ancak unutulmamalıdır ki, güneş balçıkla sıvanmaz. Alevilik, her türlü karalamaya ve iftiraya rağmen özündeki ışığı asla kaybetmemiştir. İnsanlık için doğan bu güneş, her zaman ve her koşulda parlamaya devam edecektir.

Alevilik, “gördüğünü ört” anlayışını benimsemiş bir halkın inancıdır. Yani, başkalarını karalamak, hatalarını öne sürmek, insanın vicdanını yitirmesidir. Bu öğreti, hem bir yaşam biçimi hem de toplumsal huzurun anahtarıdır. Ne yazık ki bazıları bu kadim öğretiyi hiçe sayarak, başkalarını küçümsemekte ve insanları birbirine düşürmeye çalışmaktadır.

Ancak, bugün bir adım daha ileri gitmekteyiz: İnsanların birbirleriyle diyalog kurmasını, sorunları açıkça ve dostane bir şekilde konuşarak çözmelerini sağlamak, toplumsal barış için çok önemlidir. Fakat bu dürüst ve açık iletişimden rahatsız olan, başkalarının fikirlerine tahammül edemeyen bazı kişiler, bu tür konuşmaları engellemeye çalışır. Kendi dar bakış açılarını ve önyargılarını başkalarına dayatmaya çalışırken, aslında gerçek bir toplumsal ilerlemenin önünde engel teşkil ederler. Çünkü onlar, sorunların çözülmesini değil, kaosun sürmesini isterler.

Düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığıyla hareket edenlerin günü kurtarma, gelecekle ilgili hiçbir yaptırımları yoktur. Bu zihniyet, kısa vadede belki belirli çıkarlar sağlayabilir, ancak uzun vadede toplumsal barışı ve huzuru yok eder. Herhangi bir ideolojiye veya inanca sahip olmayan, yalnızca düşmanlığa dayalı ittifaklar kuran kişiler, sadece bugünü ve kendi çıkarlarını kurtarmayı hedeflerler. Geleceğe dair sağlam bir yapıyı inşa edemezler. Çünkü dostluklar, örgütsel yapılanma çıkarlar üzerine kurulamaz; insanlık değerleri, adalet ve hoşgörü temelinde büyür. Düşmanlık ve öfke üzerine kurulan bir ilişki ise, her zaman bir çözüme ulaşamaz ve daha derin yaralar açar.

Dün birbirlerine küfür edip bugün kol kola yürüyenler, başkalarının yan yana gelip çözüm üretmesinden neden rahatsızlık duyarlar? Çünkü onlar, yalnızca kendi dar çıkarlarını, ideolojik savaşlarını ve kinlerini beslemeyi hedefler. Gerçek bir toplumsal değişim ve ilerleme, karşılıklı anlayış, diyalog ve empatiyle mümkündür. Ama bu kişiler, farklılıkları bir araya getirerek çözüme ulaşan insanları görmekten rahatsızdırlar. Onlar, çözüm değil, çatışma peşindedirler. Çünkü ancak çatışma, onların varlıklarını sürdürmelerine olanak sağlar.

İnsanların insanla muhabbet etmesi, fikir alışverişinde bulunması ve karşılıklı anlayışla sorunları çözmeye çalışması, toplumun olgunlaşması ve demokratik bir yapının güçlenmesi için temel bir ihtiyaçtır. Ancak bazı kişiler, bu olgun ve sağlıklı iletişime engel olmaya çalışır. Onlar, sorunun çözülmesinden değil, sürüp gitmesinden çıkar sağlarlar. Bu tür kişiler, toplumda gerçek huzurun ve barışın sağlanmasından rahatsızlık duyarlar.

Aleviliğe ve bu yolda hizmet eden canlara yönelik iftiralar, karalamalar ve yanlış anlamalar, sadece tarihsel gerçeklerle çelişir. Aleviliğin özündeki sevgi, hoşgörü ve adalet her zaman galip gelir. Çünkü unutulmamalıdır ki, güneş balçıkla sıvanmaz; her zaman kendisini gösterir ve doğruyu aydınlatır. Bu ışık, insana ve insanlığa hizmet etmekte, toplumsal barışı ve kardeşliği pekiştirmekte kararlıdır. Güneş balçıkla sıvanamaz, çünkü hakikat her zaman yüzeye çıkar, doğru tek yalan teşkilatlıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir