Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Aşkın Hakk’a Yolculuğu ve İnsanın Zahirî Çaresizliği

-Türkan Doğan-

Alevi öğretilerinde aşk, sadece dünyevi bir tutku değil, aynı zamanda Hakk’a giden bir yol olarak görülür. Bu dizelerde de aşk, insanın ruhani yolculuğunda karşılaştığı en büyük sınavlardan biri olarak karşımıza çıkar. Sevgilinin “yeşiller içinde” zarafetle salınması, doğanın ve evrenin her bir zerresinde tecelli eden ilahi güzelliği simgeler. Yeşil, hayatın sonsuz döngüsünü ve yeniden doğuşunu anlatır; bu yeniden doğuş, aşk ile arınan ruhun Hakk’a yakınlaşmasıdır. Ancak aşık, “çullar içinde” bu güzelliğe sadece uzaktan bakar; dünya onun için bir yokluk ve ayrılık sahnesidir. Bu çullar, insanoğlunun zahirî dünyada çektiği acıları, dertleri simgeler. Aşk, bu zahirî eksikliklere rağmen, batıni bir zenginliğin habercisidir. Hakk’a giden yol, maddi eksikliklerle değil, maneviyatla doludur.

Aşkın bu varoluşsal çelişkisi, Alevi inancındaki “marifet” ve “sır” anlayışıyla da örtüşür. Aşık, dışarıdan bakıldığında fakir ve çaresiz görünse de, onun iç dünyasında taşıdığı aşk, Hakk’a olan yakınlığının bir işaretidir. Sevgiliye duyulan bu derin arzu, aslında insanın Hakk’a duyduğu özlemi simgeler; “ben çullar içinde”, insanın dünya içinde acizliğini kabul ederek Hakk’a olan teslimiyetini ifade eder. Sevgilinin ihtişamı karşısında durmak, insanın sınırlı maddi varlığının ötesine geçip, aşkın yüce, ilahi boyutunda erimeye ve hakikati bulmaya yönelik bir çağrıdır. Bu, Alevi inancında sıkça vurgulanan “kendi benliğini aşarak Hakk’a varma” yolculuğunun edebi bir anlatımıdır; aşkın gücü, insana dünyanın zahirî sınırlarını aştırır ve onu Hakikatin kapısına getirir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir