GEÇMİŞTEN GELECEĞE ANADOLU ALEVİLİĞİ
Toplumların gelişme tarihlerini öğrenmek ve bilmek, onların günümüzdeki durumlarını anlayabilmek için gereklidir. Geçmişlerini bilmediğimiz, bu günkü durumlarını doğru anlayamadığımız, toplumların gelecekleri için, nasıl neler söyleye bilirizki.
Bu nedenle, tarihimizi ve bu günümüzü mümkün olduğu kadar iyi bilmeli ve tanımalıyız. Elbette, insanlık tarihi içerisindeki yerlerimizi ve konumlamışlarımızıda birlikte öğrenmek ve bilmek, kendi toplumsal gerçekliğimizin tarihdeki konumlanışlarına yönelik, değerlendirmeler yapmamıza imkan verecektir.
Bilimsel yada eleştirel yaklaşım, tarihte meydana gelen ve yaşanan her döneme yönelik, gelişme-kriz-çatışma dönemlerine yönelik, hem eğemen toplumların yada devletlerin tavır ve davranışlarını, hemde Anadolu Alevi toplumunun tavır ve davranışlarını, birlikte yani bir bütünlük içerisinde değerlendirmemiz gerektiğini öğretiyor.
Ancak böylesi bütünlüklü bir değerlendirme ile Anadolu Alevi toplumunun, tarihte yaşanan gelişmelere yönelik güçlü ve haklı olduğu yanlarını, ama aynı zamanda da, zayıf, yetersiz ve yanlış konumlarını anlayıp öğrenebiliriz. Ve ancak böylesi bir değerlendirme ile tarihten doğru dersler çıkarabiliriz.
Babailer hareketi, ortaya çıkışı, gelişmesi ve sonuçları bakımından, Anadolu Alevileri tarafından detaylarıyla değerlendirilip, henüz daha gerekli dersler çıkarılamamıştır. Mesela, selçuklu ordusunun ‘önüne çelik zırhlı Frank askerlerinin yerleştirildiği’ gerçeği, Babai hareketinin tahmin edemeyeceği konulardandı. Niye tahmin edilemedi, burada girmek istemediğimiz, belkide bir çok nedeni vardı.
Geleceğe yönelik, bırakalım reçeteler yazmayı, toplum projeleri tasarlamak dahi, sorunludur. Şimdiye kadar geleceğe yönelik toplum projeleri tasarlamaya çalışanlar, yaptıkları tasarlamalarda, kendi yaşadıkları dönemdeki yada ortamdaki isteklerini, özlemlerini ve hayallerini, sırasıyla dile getirdiler. Bazıları pratikte denenmesine rağmen, hiç birisi tasarlandığı gibi gerçekleşmedi. Bunu anlamamız gerekiyor.
Toplumlar değişen, gelişen ve ileriye doğru akan bir yapıya sahipler. Halkların, günümüzden beş yüz yada bin yıl önceki, istemleri, özlemleri ve hayalleri ile bu günkü özlemleri, istemleri ve hayalleri, bir değil. Bu günkü istemler, özlemler ve hayaller ile bundan yüz yıl sonraki istemler, özlemler ve hayallerde bir olmayacak. Bundan dolayı, bize göre, geleceğe yönelik toplum projesi çıkarma yerine, bazı eski ama geçerli ilkelerin geleceğe uyarlanması ve geleceğe yönelik bazı yeni sezilerin olgunlaştırılıp tartışmaya açılması gerekiyor.
İki örnek ile konuyu somutlaştıralım. Bazı dostlar, Anadolu Aleviliğinde ve Rıza Şehri’nde sınıfların olmadığını anlatıyorlar yada yazıyorlar. Biz öyle düşünmüyoruz. Bize göre hem Anadolu Aleviliğinde ve hemde Rıza Şehri’nde kategoriler, sınıflar ve çelişkiler vardır.
Bir:
Anadolu Alevileri’nin eski tarihlerdeki, belkide safaviler dönemine kadar olan dönemlerdeki, inanç önderleri, halkın yaşadığı yaşamı yaşıyorlar ve halkın inancına inanıyorlardı. İnanç önderlerinin, yaptıkları faaliyetler karşılığında, hiç bir beklentisi olmazdı. İçinden gelenler yada imkanları olanlar bir şeyler verirse verirdi. Esas olarak, toplumun onları İnanç Önderi olarak tanımalarının yada kabul etmelerinin, imajı, prestiji ve psikolojik üstünlüğü, onlara yetiyordu. Şimdi, inanç önderlerimizin haline bir bakın. Bir taraftan, yaptıkları faaliyetleri Hak için yaptıklarını ve bir karşılık beklemediklerini söylüyorlar, diğer taraftan, bir elleri yada bir cepleri sürekli açık geziyorlar. Burda bir sorun var, bu sorun bize göre, uygun bir şekilde, çözülmelidir. Bu sadece bir örnek, dahaları var.
İki:
Bazı Dostler, Cenneti bu dünyada kuralım diyorlar. Kuramazlar, kurmak içinde çalışmasınlar. O kadar istenecek, özlenecek ve hayaller kurulacak bir ortam değil. Ayrıca, günümüzde Huri’li hayat sürdürmek, İnsan onurunu zedelemektir.
Rıza Şehrine gelince, burada toplumun en az üç kategoriye yada üç sınıfa ayrıldığı görülüyor. Bunlar, Şehir Halkı, Görevliler ve Divan yada Meclis Üyeleri gibi alttan üste doğru bir hiyerarşik yapı arzediyorlar.
Rıza şehri, şehirleşmenin geiştiği dönemlerde özlemi duyulan ideal şehir rüyasının yada hayalinin, dile getirilişidir. Anadolu Alevileri’nin bütün isteklerine rağmen, işler ve ilişiler her zaman Rızalık ile yürümüyor. Belkide, hem Rızalık teriminin ve hemde Rızalık Şehri ütopyasının, zamana yeniden uyarlanması gerekiyor. Bazı Dostlar, amaçlarının Rıza Şehri kurmak olduğunu anlatıyorlar yada yazıyorlar. Sadece rüyalar ve ütopyalar ile gelecek tasarlamak, sadece kendimizi oyalamak ve avutmak olur. Anadolu Alevileri, tarihin ve toplumların ilerleyişi içerisinde, kendi eşitlikci, özgürlükcü, dayanışmacı ve gerçekci istek ve amaçlarını dile getirerek, kendi pratiklerinde uygulayarak, bütün toplumun aydınlanmasına katkı sunmalılar. Gelişmiş ileri sistemler, gelişmiş ileri toplumların eseridir. Artık herkes, kendi dediği olursa rızalık, yoksa zorbalık, sayıyor.
Anadolu Aleviliği Aydınlanmasına Katkı Amacıyla
Aşk ile
Dr. Hüseyin Akpınar
10.10.2024
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler