Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

DEM Parti: On binler irade gaspına karşı Hakkari’de: Belediyeyi halkın evi yapıncaya kadar mücadelemiz devam edecek

3 Haziran’da halk iradesine yönelik gerçekleştirilen kayyım darbesine karşı,  Dem Parti’nin  yaptığı çağrı üzerine, Türkiye’nin dört bir tarafından on binlerce darbe karşıtı kişi Hakkari’de buluştu. “Belediyeler Halkındır, Gaspa İzin Vermeyeceğiz”, “Şaredarî yên Gel in, Em ê Destûrê Nedin Xesbê” sloganlarıyla gerçekleştirilen miting öncesinde, engellemelere rağmen Hakkari’ye ulaşan kitle, kayyım karşıtı sloganlar attı. 

HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Halkevleri MYK üyesi Sevinç Hocaoğulları, TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Juliana Gözen, ESP Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, SYKP Eş Genel Başkanı Feray  Mertoğlu, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, EMEP MYK Üyesi Orhan Kurul, Devrimci Parti MYK Üyesi Enes Uğur Tekin, SMF MYK Üyesi Hıdır Yıldız, İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Menice Rumeysa Gülmez, Kürdistan Komünist Partisi Başkanı Sinan Çiftyürek, YSP PM Üyesi Aydın Şimşek, TİP MYK Üyesi Fırat Çoban, TJA Aktivisti Adalet Fidan ve KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak’ın aralarında bulunduğu çok sayıda kurum temsilcisi mitinge katıldı.

Halkı selamlayan katılımcıların tamamı kayyım darbesine bir an önce son verilmesi çağrısında bulundu ve darbeyi kınadı. Mitingte konuşma yapan DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ise yaptıkları konuşmalarda şunları söyledi:

Tülay Hatimoğulları: “Kürtler bu ülkenin asli yurttaşı değildir” diyen hukuksuzluğa karşı direniyoruz

Merheba hevalino hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çavan hatin. Merhaba değerli Hakkari halkı, merhaba Türkiye’nin dört bir yanında bugün Hakkari’nin yaşadığı mağduriyet ve zulme karşı dayanışmaya gelenler. Büyük demokrasi yürüyüşünde birlikte yürüdüğümüz demokratik kurum temsilcileri hepiniz hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz. Merhaba Sümbül Dağı, heybetli Zap Suyu kadar direngen, Berçelan Yaylası kadar güzel olan Hakkari halkı; binlerce kez merhaba sizlere. Kayyım atandığı günden beri buradayız, direniyoruz. Kayyıma karşı direniyoruz. İrademizi çalanlara karşı direniyoruz. “Kürt kendi kendini yönetemez, Kürtler bu ülkenin asli yurttaşı değildir” diyen Ankara’daki hukuksuz hukuka karşı direniyoruz. Direnişimize binlerce kez selam olsun. Selam olsun direnen değerli halklarımıza!

Halk bu siyasi darbeyi kabul etmiyor

Kayyımı atayanlar da itiraf etmiştir, bizzat Erdoğan itiraf etmiştir. “Kanuni değil ama biz kendi hukukumuzu uyguladık” demiştir. Hakkari halkının bu alanda ve meydandaki iradesini ey Ankara duyuyor musun? Ey Ankara, ey AKP, ey küçük ortağı MHP, ey bizleri hedef haline getirmek isteyenler; duyun halkın sesini, duyun halkın alkışını, duyun halkın zılgıtını, duyun halkın direnişini! Bunlar kayyım atayarak, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almış oluyorlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin, seçim demek demokrasinin asgari koşulu demektir. Seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran, kayyım rejimi ile Kürt’e “Sen seçilemezsin, seçilsen de yönetemezsin” diyen, her türlü yalanı dolanı ve kumpası Kürt’e reva gören anlayış şunu görecek: Halk direniyor. Halk kayyıma hayır diyor, iradesine sahip çıkıyor. Halk bu siyasi darbeyi kabul etmiyor.

Jandarmanın Hakkari sokaklarına inmesi bir askeri darbedir

Bizler burada kayyıma karşı direnirken polisin çeşitli saldırılarına maruz kaldık. Ama yılmadık, geri adım atmadık ve hep alanlarda, meydanlarda direnmeye devam ettik. Onlar bu kayyım meselesinin darbeyle alakasının olmadığını söylüyor. Oysa biz baştan beri dedik ki bu bir siyasi darbedir, asla kabul etmiyoruz. Hakkari Valiliğinin önünde basın açıklamamızı ve oturma eylemimizi yaparken birkaç gün önce, onlar valiliğin bahçesine jandarmayı indirdi. Jandarma indi Hakkari sokaklarına! Bu bir askeri darbedir aynı zamanda.

Bu ülkenin geleceği için belediyelerimizi korumaya devam edeceğiz

Bizler Hakkari’de de direniyoruz. Kazandığımız belediyelerimizi de demokrasi adına, insan hakları adına, bu ülkenin geleceği adına, Türkiye’de yaşayan bütün halkların ortak yaşamı adına korumaya devam edeceğiz. Belediyelerimizi siz değerli halklımızla beraber gözümüz gibi koruyacağız. Buradan sevgili belediye eş başkanlarımızın hepsine şu güçlü mesajı hep birlikte veriyoruz: Halkın içindeyiz, hep halkın içinde kalacağız. Halk ile beraber yöneteceğiz. Bütün belediye eş başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz 7/24 halkın hizmetinde çalışmaya devam edecek. Kayyımcı anlayışa en büyük cevabı böyle vereceğiz.

Kürt sorunu çözülmeden bizler özgürleşemeyiz

Kayyım atanmasının nedenini çok iyi biliyoruz. 40 yıldır devam eden ve kanayan yaramız olan, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olan Kürt sorunu siyasal diyalogla barış ve demokrasi zemininde çözülmediği sürece Türkiye’de ne işçiler ne emekçiler ne kadınlar ne gençler, yani bizler Türkiye halkları olarak, bu ülkenin Kürt’üyle, Türk’üyle, Arap’ıyla, Lazı’yla, Çerkes’iyle beraber özgürleşemeyeceğiz. O yüzden Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için, Beyaz Tülbentli analarımızın dediği gibi, beyaz tülbentlerimiz barışın sembolü olsun. Selam olsun direnen analarımıza!

Muhalefetin kayyımla ilgili ortaya koyduğu tutum çok değerli

Hakkari’de Deniz Gezmişlerin adına yapılmış bir köprü var. Deniz Gezmiş, bu ülkede hepimizin devrimci olmasında büyük emeği olan biridir. Onun anılarıyla ve mücadele tarihiyle büyüyen bizler, bir kez daha onun sözünü tekrarlıyoruz: Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği, yaşasın halkların kardeşliği! Bizler Deniz Gezmişlerin Mahir Çayanların, Kaypakkayaların Kıvılcımlıların, Behice Boranların, Mazlumların, Sakinelerin, Kemal Pirlerin yoldaşlarıyız. Türkiye’nin dört bir yanından devrimci sosyalist demokratik kurumların temsilcileri buradaydı. İşte Hakkari’nin anlamı budur. İşte Hakkari’de kayyıma karşı direnmenin anlamı budur. İşte halkların kardeşliğini savunmanın anlamını biz bir kez daha Denizlerden sonra burada bu sahnede hep birlikte gördük. Biz biliyoruz ki Türkiye’de muhalefetin kayyımla ilgili ortaya koyduğu tutum çok değerli. Buradan, Hakkari’den, bütün Hakkari halkı adına, bütün ezilenler ve sömürülenler adına, kayyıma karşı direnenlere sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kayyıma derhal el çektirilmeli 

Kayyıma karşı direnişte en büyük teşekkürü hak eden sevgili gençler, burada mıyız? En büyük teşekkürü hak eden ve gerçekten Sümbül Dağı gibi mağrur duran sevgili gençler, mücadelenizi selamlıyorum. Sonsuz teşekkürler sizlere. Yine en büyük teşekkürü sevgili kadınlar hak ediyor, eylemlerdeki cesareti ve direngenliğiyle kayyıma karşı en büyük mücadeleyi veren Barış Anneleri hak ediyor. Sevgili kadınlar, alkış ve zılgıtlarımız bir daha kayyıma karşı olsun mu? Son sözüm şudur: Bütün belediyelerimizi kayyıma karşı savunacağız. Hakkari’de atanmış olan kayyıma derhal görevinden el çektirilmeli. Vali ise gidip valilik yapacak, valilik. Belediye başkanı değildir o, gitsin valilik yapsın. Belediye Meclisimizin seçmiş olduğu Viyan Tekçe, bizlerin oyuyla belediye eş başkanıdır; iradesi kabul edilsin.

Belediye yönetimi kayyımdan alınıp esas sahiplerine verilmelidir

Biz bu talepleri Hakkari’de de İstanbul’da İzmir’de Adana’da Mersin’de Ankara’da, yani Türkiye’nin dört bir yanında söylüyoruz.  Hakkari’de belediye yönetimi kayyım elinden alınmalı ve esas sahiplerine teslim edilmelidir. O darbecilerin, o irade gaspçılarının orada yeri yok. Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında mücadelemize kayyım politikasını geriletene dek hep beraber devam edecek miyiz? İşte bu coşkumuz ve direngenliğimiz devam edecek. Bunu bütün Türkiye bilsin, Ankara bilsin, Saray bilsin, Saray’ın küçük ortağı bilsin. Bizler direnerek kazanacağız, dayanışarak ve birleşerek kazanacağız. Direnerek kazanacağız. Serkeftin.

Tuncer Bakırhan: Em qeyûman qebûl nakin, hûn qebûl dikin?

Merhaba dayikino, hevalên ciwan, gelê Colemêrgê, gelê serbilind, gelê têkoşer hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çavan hatin. Em di serî de ji vê qadê hevalê Mehmed Siddik re silavekî mezin bîşinin. Ew ên ku qeyûman avêtine îradeya gelê Colemêrgê bila rind bizanibin em qeyûman qebûl nakin. Em qeyûman qebûl nakin, hûn qebûl dikin?

Türkiye’nin dört bir yanından Hakkari’deki bu zulme karşı Hakkari halkıyla dayanışmak için buraya gelen siyasi parti ve kurum temsilcilerini; yüzlerce kilometre kat edip bugün burada Sümbül Dağı’nın eteğinde Hakkari halkıyla olan herkesi selamlıyorum. Van’da olduğu gibi bugün burada da dayanışma içerisinde olan ve Kürt halkını, Hakkarilileri yalnız bırakmayan değerli dostlarımıza söz veriyoruz. Önümüzdeki günlerde daha büyük, daha güçlü bir mücadeleyle başta Kürdistan olmak üzere iktidarın zulmüne ve faşizan politikalarına karşı daha güçlü bir duruş ortaya koyacağız.

Hakkari biziz, siz olsa olsa gaspçı olursunuz

Günlerdir Türkiye kamuoyu Hakkari’yi tartışıyor, Hakkari kayyımını tartışıyor. Hakkari’deki bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu tartışıyor. Türkiye tartışıyor, dünya tartışıyor, Türkiye halkları tartışıyor. Ama iktidar gözünü kulağını kapatmış bir şekilde hala kayyımcı anlayışın doğru olduğunu savunuyor. Bugün Hakkari’ye girdiğimizde kayyım vali ne yazmış biliyor musunuz? “Hoşgörünün, barışın kentine hoş geldiniz” diyor kayyım. Kayyım efendi, bir huzur varsa onu da bozdunuz, bir barış varsa onu da bozdunuz. Halkın iradesine zorla, gaspla atanmış bir insanın kentimize “hoş geldiniz” demesini kabul etmiyoruz. Colemêrg; kadınların, gençlerin, emekçilerin, Kürtlerin kentidir. Colemêrg, iradesini DEM Parti’nin adayları lehine kullanan onurlu Hakkarililerin kentidir. Colemêrg bizimdir, Hakkari bizimdir. Hakkari biziz, sizler olsa olsa gaspçı olursunuz. Olsa olsa misafir olursunuz. İnşallah halkımızın, halklarımızın dayanışmasıyla birlikte bir gün size de “bye bye” diyeceğiz. Sizi atayan o iktidar zihniyetine de güle güle diyeceğiz. O günler uzak değil, emin olabilirsiniz.

Erdoğan’ın uyguluyoruz dediği hukuk düşmanlık hukukudur

Değerli Hakkarililer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne demiş biliyor musunuz? Demiş ki biz hukuku uyguluyoruz. Bakın, evet haklılar. Kürdistan’da Kürtlere karşı bir hukuk uyguluyorlar. Ama o hukuk düşmanlık hukukudur. Dağını yasaklayacaksın, yaylasını yasaklayacaksın, dilini yasaklayacaksın. Sandık kuracaksın, iradesini seçecek bu kez iradesini yasaklayacaksın. İradesini gasp edip eş başkanını içeri atacaksın. Bir de diyeceksin biz hukuku uyguluyoruz. Sen düşmanlık hukukunu uyguluyorsun. Bütün Kürtler, emekçiler, muhalifler, sosyalistler bunu çok iyi biliyor. İşte bizler de Türkiye’nin emekçileri, yoksulları, ezilenleri olarak bu düşmanlık hukuku karşısında mücadele edeceğiz. Düşmanlık hukukunun bu coğrafyada sona ermesi için mücadele edeceğiz. Bir kez daha söylüyoruz; Kürdistan’da ikili bir hukuk uyguluyorsunuz. 83 yaşındaki Makbule anne cezaevinde, 75 yaşındaki Hatice Yıldız cezaevindeki kızına para gönderdiği için sedye ile cezaevine konulacak. Hrant Dink’i katleden katilleri serbest bırakacaksın, Tahir Elçi’yi katledenlere beraat vereceksin. Kürt’ün toprağını taşını yakanı, evini başına yıkanı serbest bırakacaksın. JİTEM davalarını beraat ve cezasızlıkla sonuçlandıracaksın. Bir de kayyım efendi diyecek ki hoşgörü kentimize hoş geldiniz.

Kürdistan halkı, Türkiye halkları 31 Mart’ta bize düşmanlık yapan anlayışı sandığa gömdü

Bunlar bize düşman, dağımıza düşman, Zap’a düşman, Sümbül’e düşman, hukukçumuza düşman, 83 yaşındaki Makbule annemize, gençlerimize düşman. Bunlar bizim dostlarımız değil. 31 Mart’ta Kürdistan halkı ve Türkiye halkları tam da bize düşmanlık yapan, bizi yok sayan bu anlayışı sandığa gömdü ama utanmaları yok, arlanmaları yok. İki dönem kayyım atamış, kayyımlar belediyeleri soymuş, talan etmiş, Kürt’ün diline ve kültürüne düşmanlık yapmış; kentler toz ve çamur içerisinde, işsizlik ve yoksulluk içerisinde kıvranıyor, beyefendi diyor ki ben hukuk uyguluyorum. Hangi hukukmuş bu? Bu, düşmanlık hukukudur. Seyid Rızalar gibi, Şeyh Saidler gibi, Mazlumlar gibi, Mahirler, Denizler, İbrahimler, Sakineler gibi asla bu düşman hukuku karşısında pes etmeyeceğiz. Bir gün mutlaka ama mutlaka Hakkari halkı, Amed halkı, Dersim halkı iradesini yansıtacak ve iradesi demokratik bir ortamda kendi kentlerini yönetecek. İki dönemdir kayyıma pes etmedik, iki dönemdir bu kayyımcı anlayışı sandığa gömdük. Üçüncü dönem hangi yüzle kayyım atıyorsunuz, buyurun açıklayın.

Başları secdede, elleri semada ama akılları Kürt düşmanlığında

Neymiş belediye eş başkanımızın soruşturması varmış? Allah sizin belasını versin. Soruşturması olmayan Kürt mü var? 7 yaşından 80 yaşına kadar fişlemediğiniz, soruşturma açmadığınız, dava açmadığınız tek bir Kürt muhalif bu ülkede bıraktınız mı? Hayır. Değerli halkımız, burada da takiye yapıyorlar. Geçen dönem belediye eş başkanlığı yapan başkanımızın hiçbir soruşturması yoktu. Neden kayyım atadılar? Oğlunun cenazesine katıldığı için. Bir başka belediye eş başkanımızın davası yok, soruşturması yok, diyor ki aday tanıtım toplantısına niye katıldın? Ya bir insan partisi tarafından aday gösterilince aday tanıtımı yapılmaz mı? Bunu AKP yapıyor, CHP yapıyor, MHP yapıyor. Ama Kürt kendi aday tanıtım toplantısına katılınca bu suç oluyor, soruşturma oluyor ve kayyım gerekçesi oluyor. Bir başka belediye eş başkanımızın hiçbir soruşturması yoktu geçen dönem, niye kayyım atadılar? 8 Mart etkinliğine katıldığı için. Bir kadın eş başkanımıza. Değerli arkadaşlar bu yalancılar, başları secdede elleri semada ama akılları Kürt düşmanlığında olan bu yalancılar sizi kandırmaya çalışıyorlar. Ama Sümbül Dağı gibi onurlu, kayyıma ve faşizme taviz vermeyerek partisine sahip çıkan bu halk kimin yalan söylediğini, kimin takiye yaptığını çok iyi biliyor.

Birleşirsek, dayanışırsak başarmamak için hiçbir sebep yok

Direnişiniz için, dayanışmanız için hepinizi tek tek tebrik ediyorum. Emin olun ki Hakkari’de ortaya koyduğunuz bu dayanışma ve direniş, bundan sonra kayyım atamak isteyenleri düşündürecektir. Bizler irademize sahip çıkmazsak; bu yalancı, talancı, dilimize ve kültürümüze düşmanlık yapan kayyımcı anlayışın karşısında direnmezsek, birlikte olmazsak, ortak mücadeleyi büyütmezsek; bunlar evlerimize, işyerlerimize, cebimizdeki paraya, içtiğimiz suya, zeytine bile kayyım atayacaklar. Öylesine büyük bir düşmanlık yapıyorlar ki bir gün bakarsınız, bir KHK ile “6 zeytinden fazla yemek yasaktır” diyebilirler. “Kürtler çalışamaz, kadınlar evlerinden çıkamaz” diyebilirler. Bu zulüm düzeni karşısında bugün burada olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanında bir araya geleceğiz, direneceğiz. Bizi yok sayan, irademizi gasp eden, dilimizi ve kültürümüzü yasaklayan, bizi işsizliğe mahkum eden bu kayyım düzeni karşısında ancak birleşirsek, dayanışırsak, burada olduğu gibi her zulme karşı aynı dayanışmayı ortaya koyarsak, başarmamak için hiçbir sebep yok. Bakın, 31 Mart’ta yenilmez denilen parti sandığa gömüldü. Şimdi de bu kayyımcı anlayışı hep birlikte dayanışarak, mücadele ederek göndermeye var mısınız? Dün Van’da olduğu gibi, bugün Hakkari’de olduğu gibi, yarın emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin başına gelecek bir kötülük karşısında nerede olursa olsun Muğla’da, Konya’da, İstanbul’da, İzmir’de, Kars’ta, Iğdır’da dayanışmaya var mısınız? Ben de sizlere inanıyorum. İstanbul’dan, Muğla’dan, İzmir’den, yüzlerce kilometre öteden emekçi ve yoksul Colemêrg halkıyla dayanışmak için buraya gelen siz fedakar yiğit halkımızın bu zulüm düzeni karşısında direneceğine inanıyorum.

İstiyorlar ki yeni yüzyılda Kürt olmasın

Değerli halkımız, bunlar istiyorlar ki yeni yüzyılda Kürt olmasın. Bütün akılları fikirleri, düşünceleri Kürt’ü yok saymakta, Kürt’ü yok etmekte, iradesini gasp etmekte. Bu düzen karşısında hep birlikte duracak mıyız? İçişleri Bakanına da buradan söylüyorum. Durduk yere kayyım atamamışlarmış ya! Önceden katilleri arka kapılardan salıveriyorlardı, şimdi ön kapılardan ellerinde tespihle salıveriyorlar. İçişleri Bakanını hukuka davet ediyorum. Hrant Dink’in katilinin serbest bırakılması konusunda bir irade ortaya koymaya davet ediyorum. Tahir Elçi cinayetini kameralar önünde kimin yaptığı açık bir şekilde ortadayken; kayyımla uğraşan, Kürt halkının iradesiyle uğraşan İçişleri Bakanını kendi göreviyle, hukukla, kendi bakanlığının sorumluluk alanına giren işlerle uğraşmaya davet ediyorum.

Buyrun gelin seçimleri yenileyelim

Değerli halkımız; sabahtandır buradasınız, yol geldiniz, yoruldunuz. Güneş ve yağmur altında büyük bir dayanışma ve mücadele örneği ortaya koydunuz. Daha beraber olacağız, önümüzde uzun bir yol var. Demokratik bir Türkiye’yi göreceğiz. Kürtlerin hakkına, hukukuna, statüsüne kavuştuğu günleri hep beraber yaşayacağız.

Kadınların özgür olduğu, gençlerin iş ve aş bulduğu, bu yaylalarımızı özgürce kullanacağımız, tarım ve hayvancılık yapacağımız, buradaki artı değerin hırsızlara gitmediği bir düzen için birlikte daha çok mücadele edeceğiz. Türkiye halklarının 31 Mart’taki başarısı önümüzdeki günlerde katlanarak devam edecek. Hakkari’den söylüyorum: cesaretleri varsa, hodri meydan, hadi buyurun tekrar Hakkari’de seçim yapılmasına da varız. Kendinize, hırsızlık yapan kayyımınıza güveniyorsanız buyurun gelin. Hadi yenileyelim seçimi, hadi yarışalım. Hakkari halkı, gençler, kadınlar kimi destekliyor, kimden yana oy kullanıyor görelim.

Bu dağlar İskender’e geçit vermedi, kayyımlara da geçit vermez

Gaspçılar ve kayyımcılar iyi dinleyin. Değil iki defa, üç defa, bin defa bile bu halkın önüne kayyımı koysanız, bir gün muhakkak mücadelesiyle, dayanışmasıyla, inancıyla onları bu topraklardan söküp gönderecektir. Bu dağları görüyor musunuz? Bu dağlar Büyük İskender’e, Timurlenk’e geçit vermedi. Bu dağlar hırsızlara, kayyımlara, gaspçılara asla geçit vermez. Kayyımcı anlayışa bir kez daha buradan seslenmek istiyorum. Bizler, bizim olanı tekrar alıncaya kadar, o belediyeyi halkın evi yapıncaya kadar, o belediyenin kapılarını emekçi, yoksul Colemêrg halkına, kadınlara, gençlere 24 saat açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Edecek miyiz? Bu sesinizi kayyım da kayyımcı anlayış da duyuyordur. Ji bo keda we, ji bo pêşwaziya we, ji bo sekna we ez li ser navê DEM Partiyê cardin we silav dikim. Bimînin di xêr û xweşiyê de. Em bawer in hûn jî bawer bin, em ê rojek van qeyûman, van dizan ji axa bişînin. Bimînin di xêr û xweşiyê de. Serkeftin.

13 Haziran 2024

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir