Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Alevi kurumları Hacıbektaş’ta yaptıkları toplantının sonuç bildirgesini açıkladı:Cem ibadetimiz, Cemevleri ibadethanemizdir!

 Alevi yol ve inanç önderi Pir Hünkar Bektaş-i Veli’yi anmak için Hacıbektaş’ta bir araya gelerek toplantı yapan Alevi kurumları toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Avusturalya Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Vakıfları Federasyonu, Anadolu Alevi Canlar Federasyonu, Cem Vakfı ve ABD Pir Sultan Abdal Dernekleri tarafından imzalana Hacıbektaş toplantısı sonuç bildirgesini Alevi Bektaşi Federasyonu ( ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan okudu.

Sözlerine, ” Bütün itirazlarımıza rağmen Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdular. Bu başkanlığı kuranlara sesleniyoruz: Hem Cemevi Başkanlığı diyeceksiniz hem de cemevlerimizi ibadethane olarak tanımayacaksınız. Siz kimsiniz? ” ifadelerini kullanarak başlayan Aslan, ”Örgütlü mücadelemizin üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen tıpkı bundan önceki yıllarda olduğu gibi eşit yurttaşlık haklarımızdan mahrum olarak Hünkâr’ımızın huzuruna gelmiş bulunuyoruz” dedi.

ABF Genel Başkanı Mustafa Aslan tarafından okunan sonuç bildirgesi şöyle:

” Yüzyılları aşarak insanlara ışık tutan Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin huzurunda sizleri aşk-ı muhabbetle selamlıyoruz.

Alevi kurumları olarak 60. Ulusal, 34. Uluslararası Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’nde sizlerin arasında bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu anma ve etkinliklere karınca misali katkı sunmaktan gurur ve onur duyduğumuzu siz değerli canlarla paylaşmak istiyoruz.

Örgütlü mücadelemizin üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen tıpkı bundan önceki yıllarda olduğu gibi eşit yurttaşlık haklarımızdan mahrum olarak Hünkâr’ımızın huzuruna gelmiş bulunuyoruz.

Devletin ve hükümetin asimilasyon çabaları her geçen gün daha da artmaktadır. Bütün itirazlarımıza rağmen Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdular. Bu başkanlığı kuranlara sesleniyoruz: Hem Cemevi başkanlığı diyeceksiniz hem de Cemevlerimizi ibadethane olarak tanımayacaksınız. Siz kimsiniz? Duymadıysanız bir kez daha burdan söyleyelim: Cem ibadetimiz Cemevleri ibadethanemizdir! Aleviler vardır Alevilik haktır!!!
”Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda
Bübüller şevke gelir, gül açar bağımızda
Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanlar ceylanlar dosttur kucağımızda.”

Diyen Hünkar’ın kucağındaki aslanla ceylanı bize alternatif yaptıkları sözde anma etkinliğinde kaldırdılar. Daha dün dergahlarımızda Şahı Merdan Ali ve Hünkar‘ın resimlerine tahammül etmeyip kaldıranlar şimdi aynı saygısızlığı bir kez daha yapmışlardır. Hünkar‘ın ve dolayısıyla inancımızın en önemli düsturu olan bir arada yaşam felsefesini ifade eden dünyaya malolmuş resme bile tahammül edemediler. Hünkar‘ımızın ruhunu teslim almaya çalışanlara ve bizi biz yapan değerlerimize saldırıp Alevileri köklerinden koparmak isteyenlere cevabımız nettir. Inancı, rengi, dili, milliyeti, cinsiyeti ne olursa olsun herkesin bir arada, özgürce ve eşit yurttaşlar olarak kardeşçe yaşamasını savunmaya devam edeceğiz. Canlı, cansız bütün varlıkları Hakk‘ın bir parçası olarak görmeye devam edeceğiz.
Oluşturdukları daire başkanlığı aracılığı ile Dede, Baba ve yol önderlerimize maaş teklifi yaparak devletin memuru hale getirmek istiyorlar. Alevi Bektaşi toplumunun yol önderleri hiç bir devletin memuru olmamıştır bundan sonra da olmayacaktır.

Aleviliği tanımak yerine, tanımlaya çalışanlara sesleniyoruz: Aleviliği tanımlamak sizlerin haddi de hakkı da değildir. İnancımız ve kimliğimizi tanıyacaksınız. NOKTA.
Sevgili canlar devletin, özellikle Alevilerin ziyaret ve kutsal mekan alanlarını maden şirketlerine ihale etmesi, yangınların çoğunlukla bu bölgelerde yoğunlaşması tesadüf olamaz.

Biz Aleviler cümle canı kutsal sayar, cana kıymayız. Biz Aleviler tarlalarımızda yere düşen başak tanesini kurdun kuşun hakkı olduğu için almayız. Biz, bu toprakların kurdunu, kuşunu, deresini, ırmağını, ağacını, ormanını, börtüsünü böceğini kutsal sayarız.

Bugün ülkemizin dört bir yanında doğamız talan edilmektedir. En son Akbelen örneğinde olduğu gibi dağına taşına, ormanına ağacına sahip çıkanlar bütün dünyaya ders vermişlerdir. Bütün halkımızı aynı duyarlılıkla doğamıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Sevgili Canlar,
Eğitimde dinselleşme ve yaşamın tüm alanlarına sirayet ettirilen gericilik aracılığıyla bugüne kadar uğruna nice bedeller ödenerek kazanılmış haklarımız ortadan kaldırmaya çalışılmış, okullarda okutulan zorunlu din dersleri yetmiyormuş gibi, sözde seçmeli olarak koyulan din dersleri de aslında zorunlu hale getirilmiştir.

Buradan toplumun tüm kesimlerini yürüttüğü dinci, gerici, ırkçı politikalarla teslim almak isteyen siyasal iktidara sesleniyoruz.

Yıllardır temel taleplerimizden birisi olan zorunlu din derslerinin kaldırılmasıyla ilgili mahkeme kararlarını uygulamadınız. Aksine başta eğitim olmak üzere kamusal alanların tamamını tarikatlara cemaatlere pay ettiniz.

 

 

Okullarda devam eden karma eğitim uygulamasına ortadan kaldırıp eğitim kurumlarını haremlik selamlık hale getirmeye çalışmaktasınız. Çocuklarımızı aklın ve bilimin ışığından uzaklaştırıp tamamen bilim dışı hurafelerle uyuşturmaya çalışıyorsunuz.

Hünkar, “Erkek dişi sorulmaz muhabbettin dilinde/ Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde / Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok / Eksiklikle noksanlık, senin görüşlerinde” derken, siz, gençlerimizi, kız ve erkek olarak ayırıp gençlik kampları organize ettiniz.

Kamuoyunda ÇEDES projesi olarak bilinen çalışmayla okullara imam atamaktasınız.
Değerli Canlar, buradan sizin huzurunuzda bir kez daha bütün dünyaya sesleniyoruz. Bu türlü ayak oyunlarını bozacağız. Bu proje başta olmak üzere laik eğitime yönelik her türlü saldırının karşısında bizi bulacaklar.
Bu şiarla 16 Eylül 2023 Cumartesi günü İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yapacağımız ’’LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE EŞİT YURTTAŞLIK MİTİNGİ’NE’’ bütün halkımızı çağırıyoruz.

Biz Alevi kurumları olarak bu zor günlerde, her türlü hukuksuzluğun, zorbalığın karşısında duracak; emeğimizi, hakkımızı gasp eden zalimlerin ve onların zulmünün karşısında direnmeye devam edeceğiz.

Emeğimizi hakkımızı gasp eden zalimlerin, zulmün karşısında duracağız. Bizleri yoksulluğa mahkûm eden, insanca yaşama hakkımızı elimizden alan ve bizleri açlıkla terbiye etmeye çalışan bu zihniyete ve saray dalkavuklarına karşı savunmasız olanların hakkını savunmak, sömürüye ve talana dur demek bizim mücadelemizin adıdır.

Çünkü biz barış içinde, sevgiyle yaşayacağımız vatanımıza yani geleceğimize sahip çıkıyoruz.

Aleviler her daim toplumsal barışa hizmet etmek için, laiklik, demokrasi, hukukun evrensel değerleri, ilkeleri ve sosyal hukuk devletine dayalı bir cumhuriyet için mücadele etmiştir. Cumhuriyeti ileri taşımak ve demokratikleştirmek ve tam anlamıyla laikleştirmekten yana tutum almıştır.
Adaletsiz, hürriyetsiz, eşitsiz, hukuksuz, ekmeksiz bir düzen tüm ülkeyi cendereye sokuyor. O cendere de ancak üzerine yürünerek, dokunularak ve kavrayarak kırılabilir.

Bu zihniyet iktidara geldiği günden beri ahlaki değerleri, demokrasi, eşitlik, özgürlük kriterlerinin tümünü kirletti; doğayı kirletti. Kısaca insana ait ne varsa kirletti. Müslümanların inançsal değerlerini siyasallaştırarak halkları ayrıştırdı. Başta Suriye olmak üzere bölge halklarına karşı nefret ve savaş suçları da dahil, insanlığa karşı sayısız suça imza attı.

Şimdi ise doğaya ve ekolojik dengeye nefretini kusuyor.
Ne Akbelen’de ne de başka bir yerde doğa katliamına sessiz kalmayacak ve izin vermeyeceğiz.

AKP zihniyeti, kadınların, yoksulların, emekçilerin, Alevilerin, Sünnilerin, Kürtlerin, Suriyelilerin ve doğadaki tüm canlıların gördüğü 21 yıllık kabustur. AKP demek fatura soygunu demektir, açlık ve yoksulluk demektir. AKP işsizliktir, yalandır, talandır, soygun düzenidir. AKP alttakine din iman, üsttekine han hamam siyasetidir. Milyonlarca insanı açlığa mahkûm edip, bir avuç yandaşı lüks içinde yaşatan yüzsüzlüğün adıdır AKP.

Cemaat yurtlarına mahkum edilen çocuklar; baskıdan, şiddetten ve dahi istismardan intihar ederken, insanlar ucuz ekmek kuyruklarında beklerken, esnaf kepenk kapatmışken, gençler akın akın ülkeyi terk ediyorken, Hükümetin derdi ülkeyi bir avuç uluslararası sermayeye peşkeş çekmektir. Halkın gündemi açlıkla mücadeleyken, onların gündemi her zaman olduğu gibi rant ve talandır.

Ülke kamuoyununa bir kez daha sesleniyoruz;

Milyonlarca yurttaş olarak, bir araya gelip bu kabusu bitireceğiz. Ülkemizin şeriata teslim olmasına, doğamızın katledilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Biz bu ülkede vergilerimizi siz şeriata yatırım yapın, çocukların geleceğini çalın diye vermiyoruz. Bizim tarihimiz 72 millete bir nazarla bakanların eşitlik, demokrasi ve özgürlük için verdiği mücadelelerle doludur. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de yarattığınız karanlığa karşı hayatın her alanında ışık olacağız.
Bugün milyonlarca insanı açlığa mahkum edenler, kadına yönelik şiddeti, çocuklara yönelik istismarı “hoş görenler”, bilime, sanata, laikliğe ve evrensel insan haklarına karşı olanlar, yüzleri dahi kızarmadan eşitlikten demokrasiden bahsediyor.

Alevi Bektaşi kurumları olarak diyoruz ki; Çocuklarımızı şeriata teslim etmeyeceğiz! Doğayı talana teslim etmeyeceğiz!

ÜLKEMİZE, DOĞAMIZA, ÇOCUKLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE HIZIR OLACAĞIZ.

Yaygınlaşan ultra milliyetçiliğe, Siyasal İslamcılığa, Kürt, Alevi, mülteci düşmanlığına karşı toplumun direnen kesimleri ile demokrasi kavgasına omuz vermeye devam edeceğiz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir