Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

Asimilasyona Karşı Aleviliği Savunarak Mücadele Edelim!

Asimilasyona Karşı Aleviliği Savunarak Mücadele Edelim!
-Hasan Subaşı-
Bazı Aleviler ” Ramazan orucu” tutuyorlar. Biz Aleviyiz. Alevilikte böyle bir oruc yoktur. ”Ramaza orucu” Sünni ve Şii toplumunun inanışında vardır. Bu toplumsal kesimler kendi inaçlarının gereğin yerine getiriyorlar. Alevilikte olmayan bu orcu tumak özünden koparak asimile olmaktır.

Sayyit Nesimi, ” ramazan orucunun” Alevilerin tuttukları bir oruc olmadığın açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu hakikate rağmen bazı Alevilerimiz sanki böyle bir şey yokmuş gibi ”ramazan orucu” tutyorlar. Bazı Alevi kurumları ise daha ileri giderek iftar sofraları kuruyorlar. Bu bir asimilasyondur. Bu asimilasyona karşı cıkalım. Ama karşı çıkarken Sünni ve Şii toplumunun oruç tutmasına kesinlikle saygıda kusur etmemeliyiz. Bu topluluklar kendi inançlarının gereğim yapıyorlar.

Biz Aleviler cemlerimizi Yedi Ulu Ozanımızın yazdıkları deyişleri okuyarak yaparız. Ulu Ozanlarımız dualarımızda yediler olarak geçerler. Adların her duyduğumuzda niyaz ederiz. Yedilerden bir olan Sayyit Nesimi bu konuda bakın neler söylüyor:
” Benim bu dem ki imanım/
Okuduğumuz ayettir hiçbir kelama benzemez/
Tahmüldür abdesimiz sabırdır namazımız/
On ikidir orucumuz ramazan benzemez’

Alevi yol önderlerimizin ve Alevi ozanlarımızın asimilasyona karşı mücadele etmeyi çok önemsediklerin gösteren bir çok deyiş ve söz var. Bu deyişlerde ve sözlerde Alevi öğeretisi katıksız bir şekilde ve olduğu gibi ortaya konulmuştur. Alevilerin cennet’e ve oradaki huri kılmanlara nasıl baktıkların ve bunarı hiçte önemsediklerini deyişlerimide görebiliyoruz. Aynı durum hacıya, hocaya yaklaşımda da ortaya çıkıyor.

” … İbreti, emelim insan hızmet.
Eşim bana hüri, evim de cennet.
Hocaya, hacıya edemem minnet.
Ibriği, tesbihi kırdımda geldim.”

Aleviliğe kitabı dinlerin ve millietlerin penceresinden bakamanın yanılgısı içinde olanlara en doğru cevabı Yunus Emra veriyor.
” Din ve millet sorarsan ise, aşıklara din ne hacet.
Aşık kişi harap olur, aşık bilmez din diyanet.
Yunus’un bu sözlerinde, Aleviliğin insan merkezli özünü ve varlıkların birliğine olan inacı görüyoruz. Dinler ve milletler tarih sahnesine çıkmadan insan varidi. Yunus, bu hakikati yol diliyle konuşarak bu şekilde dile getirmiştir. Yunus`un bu sözlerinde Hakk’ın birliğine bir inançsızlık yoktur. Yunus, Hakikata inanan bir yol eridir. Bundan dolayı, evrensel gerçeklik içinde ki her şeye yol gözüyle bakmaktadır. Cennet ile cehennem’e bakışıda bu merkezdedir.
” Cennet cennet dedikleri.
Bir ev ile bir kaç huri.
İsteyene ver sen anı
. Bana seni gerek sen…”
Bilindiği gibi, Sünni ve Şii toplulukların inanışlarında ve dini törenlerinde saz veya bağlam kullanılmaz. Çünkü bu topluluklarerın dini alimleri bizim kutsal bağlamamız şeytan icatı bir şey olarak görüyorlar. Onların şeytan icatı olarak gördükleri saza bakın biz nasıl bir kutsallık yüklüyoruz.
” Bana Hakk’ı sorma oğul.
Haber al aşık sazından.
Göğsü peygamber ağacı.
Kılıfı Ali bezinden…
Cevir bunda dilli Kur’an.
Hem erkanlı yollu Kur’an. Elimizde telli Kur’an.
Yürürüz Hakk’ın izinden.”
Bizim telli Kur’anımıza dil uzatanlara işe Aşık Dertli şu cevabı veriyor:
” Talli sazdır bunun adı.
Na ayet dinler ne kadı.
Bunu çalan anlar kendi.
Şeytan bunun neresinde.
Vendik’ten gelir teli.
Ardıç ağacından kolu.
Be Allahın sersem kulu.
Şeytan bunun neresinde.”
Bu şiirlerde ve deyişlerde Alevilik gerçeği dile getiriliyor. Biz bu görüş ve düşüncelerle bütünleştiğimizde kimse bizi asimile edemez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir