Bir yol insanını Yolculamak: Hüseyin Gazi Metin
-Türkan Duğan-
Her can, yaşamını kendi hakikatiyle örer. Alevi toplumunda ise bu hakikatin taşınmasında dervişlerin, ozanların ve dedelerin rolü büyüktür. Hüseyin Gazi, bu toprakların mitolojik hafızasında yankılanan bir ermiş, bir Alevi dedesidir. Bir yol eri
üzerinden, bir Alevi dedesinin duruşunu, öğretilerini ve bu öğretilerin tarih boyunca devletleşmeye ve asimilasyona karşı direnişini irdeleyeceğiz.
Alevi Dedesi ve Felsefesi
Alevi dedesi, yalnızca bir inanç önderi değil, aynı zamanda halkın içinde halkla birlikte yürüyen bir rehberdir. Alevi felsefesi, özü itibarıyla insan-ı kamil olmayı, dört kapı kırk makamı ve insanı merkezine alır. Bu yol, “Eline, beline, diline sahip ol” düsturuyla insanı erdemli bir varlık olmaya çağırır.
Alevi dedesi, doğrudan devletin veya herhangi bir otoritenin yönlendirmesine değil, Hak’tan ve halktan aldığı irfana dayanır. Dedelik makamı, kişinin bilgeliği, adaleti ve yol üzerindeki yolculuğuyla hak edilir. Bu nedenle, Alevi dedesi, hiçbir zaman devletin Alevisi olmamış, halkının ve inancının hizmetinde kalmıştır.
Öğretiler ve Direniş önemlidir.
Alevilik, tarih boyunca hem içsel hem dışsal direnişin adıdır. Alevi öğretileri, insanın kendisini tanıması, toplumla uyum içinde yaşaması ve doğayla bir olmasını öğütler. Ancak bu öğretiler, tarihin pek çok döneminde tehdit olarak görülmüş, Aleviler asimilasyon politikalarına maruz bırakılmıştır.
Alevi dedeleri ve dervişleri, bu baskılara rağmen yolun değerlerini korumuş ve “rızalık şehri” idealini yaşatmıştır. Bu şehir, sadece bir ütopya değil, aynı zamanda Alevi toplumunun özgür ve eşit yaşam arayışını temsil eder. Asimilasyon çabalarına karşı, Alevi felsefesi “devlete boyun eğmeden, Hak’ka yönelerek” bir varoluş biçimi sunmuştur.
Devletin Alevisi Olmayacağiz. Yıllardır verilen bir mücadele ve ödenen bedeller.
“Alevilik, devlet eliyle şekillendirilemez.” Bu, Alevi toplumu için bir varoluş ilkesidir. Devlet, tarih boyunca Aleviliği kendi ideolojik projelerine uydurmak istemiş, kimi zaman onu folklorik bir değer haline indirgemeye çalışmıştır. Ancak Aleviler, inançlarının özüne, kültürlerine ve tarihsel hafızalarına sahip çıkarak bu çabaları boşa çıkarmıştır.
Bir Alevi dedesi için en büyük hizmet, halkına ve Hak’ka olan bağlılığıdır. Bu bağlılık, ne sarayların ne de siyasetin kapısında değil, cem meydanında, lokma paylaşımında, semah dönülen meydanlarda şekillenir. Dedeler, bu yüzden devlete yaranmak için değil, Hak için var olmuşlardır.
Yolculuk ve Mirasa Sahip Çıkmak
Bir dervişi yolculamak, yalnızca bir bedenin toprağa verilmesi değildir. Bu, bir fikrin, bir ışığın ve bir mirasın gelecek nesillere aktarılmasıdır. Hüseyin Gazi, bu topraklarda direnişi ve inancı simgelemiştir.
Alevi toplumu, kendi yolunda ilerlerken, asla asimile olmadan, kendi kimliği ve inancıyla dimdik durmaya devam ediyor. Çünkü bu yol, sadece bireylerin değil, insanlığın bir vicdan muhasebesidir. “Yol bir, sürek bin bir” diyenler için, bu yolculuk hiçbir zaman bitmez; sadece yeni bir kapıda yeniden başlar.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler