Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

TÜRKİYE’ DE SOKAK HAYVANLARI SORUNU NASIL ÇÖZÜLEBİLİR?

Sokak köpeği sorununun çözümüne yönelik fikirler, yaklaşımlar...

Güney ve Doğu Avrupa’da özellikle Romanya, Bulgaristan ve birçok ülkede ve dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca sahipsiz köpek yaşamaktadır.

Son günlerin en önemli konularından birisi olan sokak hayvanları ve onları katletme yasasından yola çıkarak bu konuda Avrupalılar ve diğer ülkeler bu sorunu nasıl çözüyolar, çözmüşler onu sizler için araştırdım. İlk önce şunu belirtmeliyimki yaşadığım Almanya‘ da sokak köpekleri, hayvanları yok diyebiliriz ama buna rağmen burada çok güçlü hayvan haklarını koruyan yasalar ve onların haklarını savunan dernekler, insiyatifler bulunuyor.
Sadece Almanya dışındaki diğer Avrupa ülkelerinin çok sayıda sokak hayvanıyla karşı karşıya olduğunu düşünenler yanılıyor olabilirler. Almanya’da hiç sokak köpeği olmamasına rağmen, burada yaklaşık iki milyon sokak kedisinin yaşadığı tahmin edilmektedir
EN ÇOK SOKAK KÖPEĞİ HANGİ ÜLKEDE VAR?
Durum özellikle Güney ve Doğu Avrupa ülkelerinde çok vahim. Avrupa’daki sokak köpeklerinin çoğunun yaşadığı iki ülke varmış; Birisi Türkiye diğeri ise Romanya. Bu ülkelerde durum çok vahim ve alarm zilleri çalıyor. Bu nedenle Türkiye’ de toplumun geniş kesimlerinden gelen büyük tepkilere rağmen MHP destekli AKP hükümetinin köpekleri öldürme yasa tasarısı dün komisyondan geçti. Yunanistan ve İtalya da yüksek sokak köpeği nüfusuna sahip ülkeler.
Güney ve Doğu Avrupa’da özellikle Romanya, Bulgaristan ve birçok ülkede ve dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca sahipsiz köpek yaşamaktadır.
Bu hayvanlar ve yavruları “sokak köpekleri” olarak adlandırılmaktadır. Alman Hayvanları Koruma Birliğine göre (www.tierschutzbund.de ) Sokak köpeği popülasyonlarının ortaya çıkmasının nedeni, köpek besleyen, köpek sahiplerinden kaynaklanmaktadır: Birçok azıtılan, evden kaçan ve doğadan kırsal alanlardan şehirlere inen köpek kontrolsüz bir şekilde serbestçe dolaşmakta, kısırlaştırılmamakta ve dişiler çiftleşme dönemlerinde erkeklerden yeterince korunmamaktadır.
Almanya‘ da konuştuğum hayvan hakları derneği yöneticilerinin bana anlattıkları, verdikleri bilgilere göre sonuç olarak, dişi köpekler genellikle hayatları boyunca birkaç kez yavru doğuruyorlar. Çoğu zaman bu yavrular için yeni sahipler bulunamıyor. Kendi evlerinde istenmeyen yavrularla ileride sorun yaşamamak için, hayvan sahipleri genellikle sadece bir yavruyu – erkek olanı – tutarken, diğer yavrular ve anneleri terk ediliyor, azıtılıyor.
Bu sokak köpeklerinin bir sonraki nesli ise genellikle hassas yavruluk dönemlerinde insanlarla yan yana gelemiyorlar ve insan varlığına alışkın değildir. Bu köpekler hayatlarının geri kalanında çekingen, utangaç, korkak olarak kalıyorlar. Onları daha sonraki bir aşamada sosyalleştirmek imkansızlaşıyor.
Bununla birlikte, sokak köpeklerindeki davranışların farklı boyutları vardır.
Açık hava köpeği: Bazı hayvanlar şehirlerde yaşıyor, besleniyor ve aşağıdakilerle iyi geçiniyıor.
Diğerleri vahşi doğada yaşayıp insanları çok nadiren görüyorlar .
Tüm bu köpeklerin evi, barkı, kalacak yerleri yoktur. Boş evlerde barınak arıyorlarmış,
parklarda ya da çalılıkların altında fareler ve çöplerle besleniyor ve hatta insanlara yalvarabiliyorlarmış.
Evcilleştirilmeleri ve insanların etrafında yiyecek bulmaya alışkın olmaları nedeniyle
birçok sokak köpeği insanların çevresinde yemek yiyormuş. Her zaman yiyecek, su ve barınak arayışı içinde oluyorlarmış
Yavruluk döneminde sosyalleştirilen köpekler insanlara daha yakın durur ve eğer ve iyi deneyimler yaşarlarsa, onlar da insanlara katılabiliyorlarmış. Öte yandan, sosyalleşmiş köpekler genellikle diğer köpeklerden sadece önemli bir mesafe uzakta dururlarmış.
Sokak köpeklerinin yaşam koşulları hayvan refahı ile ilgilidir. Bunların çoğu bulaşıcı hastalıklardan ve parazit kapmadan etkileniyorlarmış. Zayıflamış köpekler kısırlaştırılmadıkları takdirde hala yüksek bir üreme oranına sahiplermiş.
YAKALAMA VE ÖLDÜRME ASLA ÇÖZÜM DEĞİLDİR !
Bazı İlgili ülkelerdeki belediyeler çok sayıda sokak köpeği sorunuyla karşı karşıyadır, uğraşmaktadır.
Sokak köpekleri sorununda genellikle kolay çözüm yolunu seçenler şu şekilde tepki veriyorlar ; yakalarlar ve acımasızca öldürürüler hayvan haklarına, sağlığına ve refahına tamamen aykırı şekillerde bu zavallı canlıları öldürmek bir vicdansızlıktır. Dünyanın özellikle geri kalmış coğrafyalarında her yıl binlerce köpek yakalanıyor ve öldürülüyor, çoğu zaman genellikle en ilkel şekilde şekilde öldürülmektedir. Duyarsızlık, hayvan sevgisinden yoksunluk, yasal boşluklar, yetersiz eğitim bunda önemli rol oynamaktadır.
Sokak köpeklerini öldürerek bu sorunu çözen hiç bir ülke yok.
Bu ülkelerde bu sorunu çözmek amacıyla uzmanlardan oluşan bir hayvan hakkı ve sağlığı projesi hayata geçirmek gerekiyor ve bunun için aşağıdaki hususlar çok önemlidir:
– Kısırlaştırma ve kısırlaştırılan köpeklerin (özel ve sokak köpekleri) ülke içinde tutulması
– Hayvanların tanımlanması ve kayıt altına alınması
– Kuduza karşı aşılama
– Halkın bilgilendirilmesi
– Hayvan hakları örgütleri, yerel idareler, yetkililer ve veteriner hekimlerle işbirliği

ALMAN HAYVAN HAKLARI DERNEĞİNİN ODESSA‘ DAKİ ÖRNEK PROJESİ TÜRKİYE‘ YE REHBER OLABİLİR Mİ?
Hayvan haklarına ve sağlığına uygun ve etkili bir çözüm bir zamanlar 80 bine yakın sokak köpeğinin dolaştığı Odessa‘ da gerçekleşmiş.
Alman Hayvan Hakları Derneği’nin Odessa hayvan sağlığı projesi örneğinden hareketle Odessa’da (Ukrayna) Alman Derneği, uzun süren kapsamlı bir ön çalışma ve yerel makamlarla yapılan müzakerelerin ardından Mayıs 2005’te bir hayvan sağlığı ve kısırlaştırma merkezi açmış. Bu projenin amacı, bu liman kentindeki sokak köpeklerinin sayısını hayvan haklarına uygun bir şekilde azaltmaktı.
Başlangıçta Odessa bilinmeyen ama çok sayıda sokak köpeğine ev sahipliği yapıyordu. Yetkililere göre 2005 yılında yaklaşık 80.000 sokak köpeği vardı. Bu çok sayıda serbest dolaşan köpek, hem şehir merkezinde (şehir parkları, yaya bölgelerinde, liman) hem de dış mahallelerde (pazar, apartman blokları arasında, havaalanında) şehir manzarasını karakterize ediyordu.
Geçici koşullar altında ve “yakala, kısırlaştır, serbest bırak” konseptine ikna olan Ukraynalı bir veterinerin yardımıyla, yakalama hizmeti tarafından teslim edilen tüm köpekler kısırlaştırıldı.

Mayıs 2005’te hayvan sağlığı ve kısırlaştırma merkezinin açılmasıyla birlikte bu çalışma sistematik ve büyük ölçekli olarak merkezi bir yerde hijyenik koşullar altında sürdürülmüş. O tarihten bu yana kısırlaştırılan köpekler kulaklarına takılan bir klips ve karınlarına yapılan bir dövme ile tanınmanmaktadırlar.. Bu sayede hangi hayvanların kısırlaştırıldığı ve kuduz aşısı yapıldığı kolayca anlaşılabilmektedir. Odessa‘ da bugün 80 bin olan başıboş köpek sayısı 3000‘ e düşmüştür.
Türkiye‘ de Sağlık Bakanlığının mutlaka köpek sahiplerinin hayvanlarını kısırlaştırmasını, etiketlemesini, kayıt altına almasını ve kuduz aşısı yaptırmasını zorunlu kılan bir yasayı yürürlüğe sokması gerekiyor. Bu zorunluluğa rağmen, çoğu köpek hala sahipleri tarafından kısırlaştırılmıyor ve bu nedenle üremeye devam ediyorsa sahiplerine cezalar verilebilir.
EN ETKİLİ ÇÖZÜM KISIRLAŞTIRMADIR
Kısırlaştırma, sokak köpeklerinin acı çekmesine ve ölümüne karşı mücadelenin anahtarıdır. Türkiyedeki tüm ölüm istasyonlarını, toplama kamplarını kısırlaştırma ve kayıt merkezlerine dönüştürmek gerekiyor. Köpek nüfusunu sürdürülebilir ve insani bir şekilde kontrol altına almanın tek yolu budur.
Bu konuda hayli tecrübeli olan, maddi açıdan güçlü olan ve birçok yabancı ülkeye bu konuda personel ve proje bazında yardım eden Alman Hayvan Hakları derneklerine başvurulması , yardım istenmesi de çok mantıklı olacaktır.
Bence ülkede başıboş hayvan sorununun yanısıra vicdansız insan sorunu da vardır unutmayalım…

Mehmet Tanlı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir